Üzerimize gelen kayalar

TÜSİAD’ın sınırlı katılımla yapılabilen genel kurulunda “dilekler” bölümünde söz alan iş adamı Faruk Ekinci “Biz çaba gösterip gösterip kayaları yukarı çıkartmaya çalışıyoruz birileri tekrar aşağı yuvarlıyor” dedi.

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Türkiye’yi ve dolayısıyla ekonomimizi tek merkezden yönetenler bunun ne kadar farkında bilmiyorum ama 19 Mart’tan bu yana alınan kararlar sayesinde ülkemiz bir kez daha dünyada en yakından izlenen ‘Yükselen Pazar’ ülkesi haline gelmiş bulunuyor. Türkiye’yi izlemekle görevlendirilen yabancı gazetelerin muhabirleri 24 saat izlemede kalmak zorunda çünkü en kritik kararların hangi saatte açıklanacağı belli olmuyor.

Türkiye çok yakından izleniyor çünkü Türkiye’yi yöneten otoritenin Kasım ayı başında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) başına getirdiği Naci Ağbal’ın 19 Mart’ta görevden alınması finans dünyasında büyük bir şok yarattı. Naci Ağbal’ın başkanlık görevine geldikten sonra enfl asyonla mücadeleye odaklanmış bir faiz politikası izlemeye başlaması ve bağımsız bir merkez bankası başkanı gibi davranması, uluslararası finans çevrelerinde olumlu bir hava yaratmıştı. Türkiye’nin risk primi düşmüş, Türkiye’den kaçan finans kurumları Türkiye’ye para getirmeye başlamıştı. Ülkeye giren para 16 milyar doları aşmış, Türkiye’nin yeniden “yatırım yapılabilir ülke” gibi görünmesini sağlamıştı.

Kendi kalemize gol attık

Bu tablonun ortaya çıkmasını sağlayan Naci Ağbal’ın enflasyonla kararlı bir mücadeleyle sonuç alacağına inanarak Türkiye’ye para getirmeye başlayanların Ağbal’ın görevden alınması sonrasında söyledikleri ve gelişmeleri medyada yorumlayanların yazdıkları, fena halde aldatılmış olduklarını hisseden insanların anlaşılabilir tepkisini yansıtıyor. Ağbal’ın gelmesiyle olumlu bir profil çizmeye ve bu sayede para çekmeye başlayan Türkiye’nin ani bir rövaşatayla kendi kalesine unutulmaz bir gol atması üzerine finans dünyasında derin bir düş kırıklığı yaşanıyor. Bunun uzantısında Türkiye’nin kredi notunun gözden geçirilmesi ve Türkiye ile ilgili büyüme tahminlerinin aşağı çekilmesi de hiç sürpriz olmayacak.

Türk bankalarının sendikasyon ödemelerinin bu kadar yoğunlaştığı, reel sektörün dövize endeksli borçlarının bu kadar yükseldiği ve dünya finans sisteminin her gün yeni ve ürkütücü gelişmelere sahne olduğu bir ortamda Türkiye’ye döviz çekmeyi başaran bir merkez bankası başkanını görevden almanın hikmetini anlamak kolay değil.

Türkiye’nin kötü huyu

Dünyanın önde gelen bankalarının araştırma kuruluşu olan International Institute of Finance (IIF) Türkiye’deki bu gelişmeler üzerine yayınladığı değerlendirmede Türkiye ekonomisinin 2018’den bu yana üçüncü kez ‘ani duruş’ noktasına geldiğini ileri sürüyor. IIF’e göre Ağustos 2018’de ve Mart 2019’da iki kez ‘ani duruş’ noktasına gelen Türkiye şimdi bir kez daha aynı duruma düşmüş durumda.

“Sudden stop” yani “ani duruş” deyimi, özel sermaye akımlarının aniden yavaşlaması nedeniyle döviz krizine giren ‘Yükselen Pazar’ ülkeleri için kullanılıyor. Bu duruma düşen bir ülkenin cari açığını kapatmak için faizleri yükselterek büyümesini yavaşlatmaktan başka çıkış üyolu yok.

TÜSİAD’dan yükselen tepki

TÜSİAD’ın 50.kuruluş yıldönümünde sınırlı katılımla yapılabilen genel kurulunda bir konuşma yapan TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan bugünkü durumu değerlendirirken meramını sorularla anlatmayı tercih etti ve şunları söyledi: “Hepimiz son aylarda arka arkaya gelen beklenmedik gelişmeleri anlamaya, yorumlamaya, geleceği kestirmeye çalışıyoruz. Ortalığın toz duman olduğu, yetki ve sorumlulukların sınırlarının bulanıklaştığı durumlarda nasıl karar alınır? Nereye gittiğimiz konusunda kafamızda bir cevap yoksa plan nasıl yapılır? İlan edilmiş olan kurallar yarın değişebilirse yarına ilişkin kararlar nasıl alınır?”

Genel Kurul toplantısının “dilekler” bölümünde söz alan iş adamı Faruk Ekinci ise şu çarpıcı konuşmayı yaptı: “Bugün kayaları dağın tepesinden üzerimize doğru yuvarlayan bir Türkiye var. Biz çaba gösterip gösterip kayaları yukarı çıkartmaya çalışıyoruz birileri tekrar aşağı yuvarlıyor. Bu kayaların en büyüğü ise faiz-enflasyon kayası. Bu kayalar çoğaldıkça onları yukarı taşımakta zorluk çekiyoruz. Biz bu kayaların aşağı yuvarlanmasını önleyemezsek iş insanları olarak bunun altında kalacağız. TÜSİAD’ın artık sahaya inmesi ve buna bir çare bulması gerekiyor.”

Tüm yazılarını göster