Koronavirüs, örgün eğitimin iki yılına damga vurdu. Aşılamanın başlamasının ardından yeşeren umutlar, “Okullar ne zaman normal eğitime başlayacak” sorusunu gündeme getirirken, Milli Eğitim Bakanlığı, Bilim Kurulu’nun görüşlerine dayanarak okulların 1 Mart’tan itibaren kademeli olarak yüz yüze eğitim vermeye başlayacağını açıkladı. Vaka sayılarındaki dalgalanma ve yeni varyantların artırdığı belirsizlik sürüyor ancak 1 Mart tarihi henüz revize edilmedi.
Öte yandan toplumda gerek eğitimciler gerek ebeveynler gerekse öğrencilerin ortak olduğu bir görüş var: Dijital imkanlar ve bilgi düzeyi arasındaki farklılık, eğitimde fırsat eşitsizliğini artırdı. İşte bu ortamda okulların yüz yüze eğitime başlamasına iki hafta kala İnsani Gelişim Vakfı (İNGEV) ve Bilgi Üniversitesi’nden toplumun uzaktan eğitime karşı tutumunu ortaya koyan bir araştırma geldi. İNGEV Toplumsal Araştırmalar Merkezi (TAM) ve Bilgi Üniversitesi’nin işbirliğinde gerçekleşen İnsani Gelişme Monitörü Araştırması, toplumun uzaktan eğitim konusunda çekimser olduğunu gösteriyor.
Öğretmenin yükü ebeveynin üzerinde
Bu çekimserliğin en öne çıkan nedeni, tüm öğrencilerin uzaktan eğitime katılabilmek için ihtiyacı olan dijital erişime sahip olmaması. Ebeveynlerin dijital okur-yazarlıklarının çocuklarının uzaktan eğitim sistemini kullanmasına yardımcı olabilecek seviyede olmaması ise bir diğer bariyer olarak algılanıyor. Diğer yandan taraflar, öğrencilerin sürekli evde olması nedeniyle yüz yüze eğitimde öğretmenin sorumluluğunda olan önemli görevlerin de ebeveynlere yüklendiğini düşünüyor. Burada ebeveynler arasındaki eğitimin eşit olmadığı göz önünde bulundurularak eğitim eşitsizliğinin giderek arttığı endişesi öne çıkıyor.
Uzaktan eğitimi yeterli görenler yüzde 23
Araştırmanın sonuçlarına göre toplumda uzaktan eğitim sistemine güvendiğini belirtenlerin oranı yüzde 39. Bu sistemin tek başına yeterli olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 23. Araştırma sonuçlarını değerlendiren İNGEV TAM Direktörü Can Çakır, toplumun uzaktan eğitim konusunda çekimser olduğunu belirtiyor. Çakır, “Ülkemizdeki tüm öğrenciler gerekli dijital erişime sahip değil. Ayrıca birçok ebeveyn de dijital araçlara yeteri kadar aşina olmadığını belirtiyor. Anne-babalarda özellikle ilkokul seviyesindeki çocukların uzaktan eğitimine yardımcı olamayacağı görüşü yaygın. Bütün bunlar, toplumda dijital erişim ve okuryazarlık seviyesine göre oluşan eşitsizliklere işaret ediyor. Toplumun yüzde 66’sı uzaktan eğitimin öğrenciler arasında eşitsizliğe neden olduğu görüşünde” diyor.
Araştırmaya göre toplumun yüzde 85’i uzaktan eğitimde öğrencinin başarısının veli-öğretmen iş birliğine bağlı olduğu konusunda hemfikir. Yüzde 81’i ise bu sistemin ebeveynlerin çocuklarıyla daha fazla ilgilenmesi gerektirdiğine inanıyor. Araştırmaya göre toplumda uzaktan eğitim sisteminin özellikle evden çalışan ebeveynlere ek yük yarattığı algısı hakim (yüzde 62), yarıdan fazla bir kesim ise (Yüzde 53) öğrencinin uzaktan eğitimini takip etmenin, annenin sorumluluğunda olduğu görüşünde.
Sınav başarısını düşürür: %64
Çakır’ın verdiği bilgilere göre uzaktan eğitime güvensizliğin nedenlerine bakıldığında yüzde 66’lık bir oran öğrencilerin derslerine motive olamamasını belirtiyor. Araştırmaya katılanların yüzde 62’si öğrencilerin bu sistemde gerektiği kadar sosyalleşemediklerini, yüzde 63’ü kişilik gelişimi için uzaktan eğitimin yeterli olmadığını düşünüyor. Yüzde 57’lik bir kesim ise bu sistemin öğrencinin aktif katılımını engellediği inancında. Halkın yüzde 64’ü uzaktan eğitim alan öğrencilerin sınav başarısının daha düşük olacağını düşünüyor.
Zengin evde kalsın, fakir okula gitsin diyor
Uzaktan eğitimin yetersizliği ve eşitsizliğinde herkes hemfikir. Peki bu şartlarda “Çocuğum okula gitsin” diyen kaç kişi var? Araştırmanın sonuçları toplumun bu konuda da net bir fikre sahip olmadığını ortaya koyuyor. Çoğunluk, uzaktan eğitim için net bir güven belirtmese de sağlık nedenleri dolayısıyla yüz yüze eğitime geri dönmeye yönelik güçlü bir görüş birliği söz konusu değil. Toplumun yüzde 50’si öğrencilerin yüz yüze eğitime başlamasını desteklerken diğer yarısı karşı görüşte. Buradaki kırılımlara bakıldığında ise yüksek sosyo-ekonomik grupların yüz yüze eğitime geri dönmeye daha olumsuz yaklaştığı, ortalamanın altındaki sosyo-ekonomik grupların ise bu fikri daha fazla desteklediği görülüyor. Önemli bir bilgi de toplumun yüzde 52’sinin uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimle desteklenmesi gerektiğine inanması. Diğer yandan “Pandemi geçse bile eğitim sistemi uzaktan devam etmelidir” görüşünü savunanların oranı yalnızca yüzde 12.
Can Çakır: Devlet okulların dezavantajlı olduğu inancı hakim
İNGEV TAM Direktörü Can Çakır, uzaktan eğitim sürecinde eşitsizlik unsurlarından birinin de özel ve devlet okulları ayrımında görüldüğünü ifade ediyor. Çakır, “Toplumun yüzde 63’ü devlet okulu öğrencilerinin bu süreçte özel okul öğrencilerine göre daha dezavantajlı olduğu inancında” derken, bu noktada öğretmenlerin de motive edilmesi gerektiğine inananların yüksek oranda olduğunun altını çiziyor. Çakır, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Toplumun yüzde 70’i uzaktan eğitim döneminde öğretmen maaşlarının düşürülmesini yanlış buluyor. Yüzde 38’lik bir kesim bu süreçte öğretmenlerin zaten hak ettikleri ücretleri de alamadığı görüşünde. Diğer yandan, toplumun yüzde 62’si öğretmenlerin pek çoğunun ders içeriği geliştirme konusunda teknik desteğe ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Yüzde 40’lık bir kesim ise öğretmenlerin çalışma yoğunluğunun arttığı inancında.”