Coğrafi konumu itibariyle “uzak’’ ve “yalnız’’ bir ülke olan Avustralya 7,6 milyon kilometre karelik yüz ölçümüyle Rusya, Kanada, Çin, ABD ve Brezilya’nın ardından dünyanın en büyük altıncı ülkesi. “Yalnız’’ çünkü hiçbir ülkeyle kara sınırı yok. Bir başka deyişle “dünyanın en büyük adası’’ ve “dünyanın en küçük kıtası’’. Okyanusya kıtasının en büyük ülkesi ve kıtanın %86’sını oluşturuyor.
Resmi adı Avustralya Milletler Topluluğu olan ülkenin nüfusu 26,8 milyon. Böylesine büyük bir yüz ölçümüne göre düşük bir nüfusa sahip. Yüzölçümüne kıyasla nüfus göz önüne alınırsa Moğolistan ve Namibya’dan sonra dünyanın en düşük nüfus yoğunluğuna sahip üçüncü ülkesi. Bunun nedeni, ülke topraklarının yaklaşık %20’si çöl ve yaklaşık %40’lık alanı yerleşime uygun değil, yani yaşanamaz durumda.
Sahip olduğu doğal güzellikleri ve bio çeşitliliğiyle bir harikalar diyarı olarak anılan ülkenin başkenti sanıldığı üzere Sidney ya da Melbourne değil Canberra şehri. Diğer önemli şehirleriyse Sydney, Melbourne, Brisbane, Perth ve Adelaide.
Adı üstünde tam bir “Milletler Topluluğu’’. 1976 yılından bu yana Avustralya nüfus sayımında ırksal geçmişi sorgulamıyormuş lakin tahminlere göre nüfusun %85-90’ı Avrupalılardan oluşuyor. İngilizlerin kıtaya gelişinden bugüne adanın yerlileri olan Avustralya Aborjinleri’nin nüfusu her geçen gün azalmış.
Bugün nüfusun büyük çoğunluğu Avrupalı, %31,6’sı İngiliz, %9,1 İrlandalı, %7,5 İskoç, %4,3 İtalyan, %4,1 Alman, %1,8 Yunanlı. Son yıllarda Çin, Hindistan, Vietnam, Filipinler ve Pakistan olmak üzere Asya ülkelerden de nüfus almış. Söylenenlere göre Avusturya yerlileri olan Aborjinlerin bugün nüfusa oranı kimi kaynaklara göre %3 kimilerine göreyse sadece %1,5’e inmiş durumda.
Burada bir parantez de Kıbrıs’tan göç eden Türkler için açmak isterim. Avustralya Kıbrıs’tan da göç almış. Tanıştığım Kıbrıs Türklerine nedenini sorduğumda zamanında adada yaşanan Rum zulmünden dolayı aile büyüklerinin buraya göç ettiklerini söylediler. Öyle ki aralarından bakanlığa kadar yükselen bir kişi de var. Sayın Hon Natlia Suleyman Hanım Victoria Eyaleti’nin Gençlik Bakanlığı ve Küçük İşletmeler Bakanlığı görevini yürütüyor. Fuara Türk firmalarının katıldığı haberini alınca kendisi bizzat bizleri ziyaret etmeye geldi. Bu vesileyle başta Sayın Bakan’a, Başkonsolosu’muz Sayın Doğan F. Işık’a, Ticaret Ateşemiz Sayın Hazal Oğuz Sarıkaya’ya ve Ticaret Ataşeliğimizde görevli Sayın İdris Muslu Bey’e nazik ziyaretleri ve destekleri için teşekkür ediyorum.
Evet, dünyada ulaşımı en zor ülkelerden biri lakin göç etmek isteyenlerin de hala uğrak yeri. Nüfusun %30’u ülke dışında doğanlardan oluşuyor.
Özellikle Batı’da aşırı sağcılığın ve bir yönüyle ırkçılığın tekrar arttığı bir dönem olmasına rağmen Avustralya ırkçılığın en az yaşandığı ülkelerden biri. Ülkede 270’den fazla farklı etnik grubun yaşadığı ve 300’den fazla farklı dil ve lehçe konuşulduğu söyleniyor.
Nüfusun %52’si Hristiyan, %2,6 Müslüman, %2,4 Budist,%2 Hindulardan oluşmakta. Herhangi bir dine inanmayanların oranıysa %30.
Bazı kaynaklarda ülkenin resmi dili İngilizce gözükse de ülkenin resmi bir dili yok. Lakin ülkede yaşayanların %80’inden fazlası İngilizce konuştuğundan dolayı resmi işlerde İngilizce dili kullanılıyormuş.
Avustralya pasaportu dünyanın en güçlü sekizinci pasaportu. Avustralya pasaportuna sahip olanlar 184 ülkeye vizesiz seyahat edebiliyorlar.
Ülkenin para birimi Avustralya doları. Ülkede kâğıt paralar plastik. Polimerden üretilen bu kâğıt paralar hem hijyenik hem taklit edilmesi zor, hem daha dayanıklı hem de geri dönüştürülebilir.
Coğrafi olarak Çin’e daha yakın olmalarına ve Çin ile güçlü ticaret bağlarına rağmen, Avustralya’nın ABD ve İngiltere siyasetine çok daha yakın olduğunu söyleyebiliriz. Bildiğiniz üzere ABD geçtiğimiz senelerde Çin tehdidinden dolayı odağını Avrasya’dan Asya-Pasifik bölgesine çevirmiş ve Soğuk Savaş döneminde Rusya’ya yaptığı gibi Çin’i çevrelemek istemişti. Bu stratejide Avustralya; Japonya ve G. Kore ile ABD’nin bölgedeki en önemli müttefiki. Çin’in Hint-Pasifik’te artan etkisini azaltmak için de ABD ve Birleşik Krallık’la birlikte 2021 yılında AUKUS ismini verdikleri ortak güvenlik paktı da imzaladılar.
Öncelikle ülkede hayat standartlarının yüksek olduğunu söylemek isterim. Öyle ki dünyanın en yüksek asgari ücret veren ülkelerin başında geliyor. Asgari ücret yaklaşık aylık 4000 Avustralya Doları. Lakin ülkede büyük oranda asgari ücretten fazla maaş veriliyor. Maaşlar 2 haftada bir ödeniyor.
Avustralya dünyanın en büyük 13. ekonomisi, Doğu’da olsa da Batı gelişmişliğinde. 1,7 trilyon dolar GSYİH’ya sahip ve kişi başı milli geliri 65 bin dolar. Enflasyon %3,4 oranında ve faizler %4,35 civarlarında. Üç aydır beklenenin üzerinde enflasyon rakamlarıyla karşı karşıyalarmış.
Avustralya ekonomisinde hizmetler sektörünün önemli bir yeri var. Ekonomi içinde hizmetler sektörünün payı GSYİH’nin %74’üne ulaşmış. Doğal olarak işgücü piyasasında istihdam edilen kişilerin %89’u da hizmetler sektöründe çalışmakta.
Bunun yanında tarım ve madencilik sektörleri ülke ihracatında önemli iki sektör. Avustralya’da tarımsal üretimin %72’si ihraç edilmekte. Madencilik sektörünün GSYİH içinde aldığı paysa %13,2 seviyesinde. Madencilik sektörü yaklaşık 300 milyar dolar seviyesindeki ihracatıyla toplam ülke ihracatının üçte ikisini oluşturmakta.
Ülkenin, boksit, kömür, demir cevheri, bakır, kalay, altın, gümüş, uranyum, nikel, tungsten, nadir toprak metali, mineral kum, kurşun, çinko, elmas, doğal gaz ve petrol gibi çok zengin yeraltı kaynakları bulunuyor. Ayrıca Avustralya, dünya kömür ihracatında lider ülke olup, tek başına dünya kömür ihracatının %40’ını gerçekleştirmekte.
İmalat sanayisinin ülke ekonomisi içinden aldığı pay yaklaşık %5 olup, gıda ve içecek üretimi, makine ve teçhizat üretimi, metal ürünler üretimi, petrol, kömür, kimyasallar ve kauçuk üretimi başlıca alt sektörler olarak göze çarpmakta.
Avustralya’nın çok çeşitli doğal kaynakları yabancı yatırımcıyı da ülkeye çekmekte. Büyük kömür rezervleri, demir, bakır, altın, doğal gaz, uranyum ve yenilenebilir enerji kaynaklarında yapılan yatırımlar bu sektörleri ciddi anlamda geliştirmekte.
Avustralya’nın dış ticaret hacmi son yirmi yılda yaklaşık altı kat artmış. Aynı dönem içinde ihracatının artma oranı ithalatınkinden çok daha fazla olmuş. Sonuç olarak yirmi yıl önce 10 milyar dolar dış ticaret açığı veren Avusturya geçtiğimiz sene yaklaşık 95 milyar dolar dış ticaret fazlası veren bir ülke konumuna gelmiş.
2023 yılı verilerine baktığımızda; ülke ihracatının bir önceki yıla göre yaklaşık %8 azalışla 402 milyar dolardan 371 milyar dolara gerilediğini, ithalatınınsa %5’lik bir azalmayla 290 milyar dolardan 276 milyar dolara gerilediğini görüyoruz.
Ülkenin en çok ihraç ettiği ürün gruplarına baktığımızda; mineral yakıtlar ve yağlar, metal cevherleri, cüruf ve kül, mücevherci eşyası, çimento, toprak, taş, tuz, kükürt, alçı, kireç, hububat, etler ve yenilen sakatat, inorganik kimyasallar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, alüminyum ve alüminyumdan eşya, yağlı tohum ve meyveler, saman ve kaba yemler başı çekmekte.
Görüldüğü gibi Avustralya doğal kaynaklar bakımında çok zengin bir ülke olup önemli bir doğal kaynak, enerji ve gıda ihracatçısı konumunda. ABD politikalarına yakın olsa da ülkenin ihracatı ve ithalatında Çin en büyük ticari ortağı durumunda.
Avustralya ihracatının üçte birini Çin’e yapmakta. Çin’in ardından Japonya, G. Kore, Hindistan, ABD, Tayvan, Yeni Zelanda, Vietnam, Endonezya ve Singapur Avustralya’nın en fazla ihracat yaptığı ülkeler. Avustralya’nın dış ticaretinde Asya ülkelerinin ağırlığı fazla.
Ülkenin en çok ithal ettiği ürün gruplarına baktığımızdaysa; motorlu kara taşıtları, mineral yakıtlar, yağlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, elektrikli makina ve cihazlar, eczacılık ürünleri, optik, fotoğraf, ölçü, tıbbi alet ve cihazlar, mücevherci eşyası, plastikler ve mamulleri, demir veya çelikten eşya, mobilyalar, aydınlatma cihazları, prefabrik yapılar öne çıkmakta.
Yukarıda da söylediğim gibi Avustralya’nın ithalatında da Çin en büyük oyuncu. Avustralya ithalatının dörtte birini Çin’den yapmakta ve ülkenin ithalatında diğer önemli ülkelerse; ABD, G. Kore, Japonya, Tayland, Malezya, Almanya, Singapur, Vietnam ve İtalya olarak sıralanmakta.
Avustralya’nın Çin, ABD, Yeni Zelanda, Japonya, Singapur, Malezya, Tayland, G. Kore, Japonya, Hong Kong, ABD, Şili, Peru ve ASEAN ile serbest ticaret anlaşmaları bulunmakta olup, Hindistan, Körfez ülkeleri ve Avrupa Birliği ile de müzakereler devam etmekte.
Tarihsel açıdan baktığımızda; Türkiye ve Avustralya arasında 1968 yılında başlayan Türk göç programından sonra iki ülke arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin gelişmeye başladığını görüyoruz. İki ülke arasındaki ticaret rakamlarına baktığımızda son yirmi yılda yaklaşık yedi katlık bir artışı gözlemliyoruz. Hayat standartlarının ve tüketimin yüksek olduğu bunun yanında yaklaşık 180 bin Türkün yaşadığı Avustralya’da ihracatımızın çok daha iyi olma potansiyeli var gibi. Tabi diğer taraftan lojistik mesafe, zaman farkı, finansman enstrümanlarının yeterli kullanılamamasından dolayı özellikle Çin’in ve Asya ülkelerinin bize karşı avantajlı olmasını önümüzdeki engeller olarak tanımlayabilirim. 2023 verilerini incelediğimizde Avustralya’ya olan ihracatımız bir önceki yıla göre yaklaşık %2,5 azalarak 944 milyon dolar seviyelerine gerilerken ithalatımızsa %29 azalarak 1.16 milyar dolar olmuş.
İki ülke dış ticaret hacmi 2023 yılında yaklaşık %20 azalarak 2,1 milyar dolara gerilerken dış ticaret açığımız 223 milyon dolara gerilemiş.
Avustralya pazarı mutlaka değerlendirilmesi gereken, ama tıpkı Ticaret Bakanlığı’nın uzak ülkeler stratejisine konu ettiği Amerika ve Uzakdoğu ülkelerinde olduğu gibi farklı pazara giriş stratejilerinin uygulanması gereken bir ülke. Ben bu ziyaretimde kendi firmam ve sektörüm ile ilgili önümüzdeki dönemde atılabilecek adımları belirlemeye çalıştım. Gördüm ki Avustralya pazarı tek seferlik ürününüzü satıp ardından unutabileceğiniz bir pazar değil. Mutlaka uzun dönemli bir stratejiniz olmalı. Pazarda alt segment ürünlerde Çin ve Asya ülkeleri pazarı domine ederken üst segmentte Batılı markalar ağırlıkta. Hangi tüketim grubunu hedefleyeceğiniz önemli. Pazarı ziyaret etmeniz çok kolay olmadığından belki de iyi bir distribütör bularak birlikte ilerlemeniz çok daha mantıklı. Dünyanın çok uzak bir noktasında, Türkiye’den 7 saat farklı bir pazarda kalıcı bir pazara ulaşmak için özel bir çalışma gerekli, ama tabi biz özel sektöre olduğu kadar kamuya da görevler düşüyor. Yanlış anlaşılmasın, kamu denilince hemen akla destekler geliyor, mevcutta ihracat için birçok destek veriliyor zaten. Ancak Avustralya benzeri farklı pazarlar için komşu ülkelere uyguladığımız stratejileri de farklılaştırmamız, yeni enstrümanlar oluşturmamız gerekiyor.
Kaynak: T.C. Ticaret Bakanlığı Trademap
Motorlu kara taşıtları, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, meyveler ve sert kabuklu meyveler, elektrikli makine ve cihazlar, demir ve çelik taş, alçı, çimento, amyant, mika vb. maddelerden eşya, mücevherci eşyası, sebzeler, meyveler, demir veya çelikten eşya ve örme giyim eşyası ve aksesuarları.
Mineral yakıtlar, yağlar, pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucat, sebzeler ve bazı kök ve yumrular, meyveler ve sert kabuklu meyveler, mücevherci eşyası, demir ve çelik, inorganik kimyasallar, makineler, mekanik cihazlar ve aletler, çinko ve çinkodan eşya ve hububatlar.
Gördüğünüz üzere Avustralya’dan ithalatımız ağırlıklı olarak doğal kaynaklar, mineraller ve tarım ürünleriyken Avustralya’ya ihracatımızın yaklaşık üçte ikisini imalat sanayi ürünleri oluşturmakta.
Yazımın başında da söylediğim üzere güvenli bir ülke. Eğer taksi kullanacaksanız cep telefonu uygulamasıyla rahatlıkla seyahatlerinizi yapabilirsiniz. Avustralya’da araçlarda direksiyon sağda ve trafik soldan akıyor. Eğer sağdan direksiyonlu araç kullanma tecrübeniz yoksa araç kiralamanızı tavsiye etmem.
Benim görebildiğim kadarıyla Avustralyalılar sıcakkanlı, rahat ve iletişimi güçlü insanlar. Bunun yanında kurallara uyan bir toplum. Araca bindiğinizde bırakın ön koltuğu arka koltuklarda oturanların bile emniyet kemeri takmasını istiyorlar.
Avustralya seyahatiyle aklımda kalan en önemli noktalardan birinin insanların mutlu, pozitif ve sıcakkanlı olduklarıydı. Burada yaşayan Türkler de farklı. Arkadaşlarımızla gezerken bir semt pazarına girdik. Oraya ziyaretçi Türk olarak geldiğimizi anlayan Türk tezgâhtar 12 dolar tutarındaki alışverişimizden tüm ısrarlarımıza rağmen ücret almadı. Yine ziyaret ettiğimiz Sofra Home firmasının sahiplerinin misafirperverlik ve nezaketleri karşısında insanın kendini mahcup etmemesi imkânsızdı. Anlatmak istediğim dünyanın çok farklı ülkelerini ziyaret eden bir kişi olarak bu konuda Avustralya’yı farklı bir yere koyabilirim.
Avustralya dünyanın en mutlu ülkelerinin başında geliyor. Suç oranı çok düşük, dünyanın en yaşanılabilir şehirleri arasında üç şehirleri var. Mesela süpermarketlerin manav bölümünde farklı meyvelerin olduğu meyve sepetleri görebilirsiniz. Bu sepetin amacıysa canı meyve çeken çocukların canları çektiğinde ücretsiz olarak tadabilmesiymiş.
Avustralya’ya en fazla iki paket sigarayla girebiliyorsunuz. Ülkede sigara çok pahalı. Nedeni sigara içmeyi caydırıcı hale getirmek. Açık alanda da olsa kafanızın estiği her yerde sigara içemiyorsunuz. Söylenene göre Melbourne’da 10 yıl içinde sigara içilmesinin tamamen yasaklanması bekleniyormuş.
Dikkatimi çeken diğer bir husus ise ülkede geri dönüşüm konusunda bir bilinç ve kültür oluşmuş. Otelde, fuar alanında, alışveriş merkezlerinde ve sokaklarda geri dönüşüm ekosisteminin olmazsa olmazı yerinde ayrıştırma yapılıyor.
Avustralya dediğimizde aklınıza ilk gelen simgenin kanguru olduğunu tahmin ediyorum. Ülkenin de ulusal sembolü olarak kabul ediliyor ve Avustralya’da 50 milyon kangurunun yaşadığı tahmin ediliyor. Kanguru haricince devasa plajları, çok uluslu yapısından dolayı çok uluslu yemek kültürü, kabuklu deniz canlıları çeşitliliği, özellikle istiridyenin lezzeti ve oldukça zengin ve üzüm bağlarından dolayısıyla da kaliteli şarapları ile öne çıkan bir ülke.
Size son birkaç bilgi vererek yazımın bu kısmına bitireyim. Avustralya en çok koyunun bulunduğu ülke olup ve kişi başına düşen koyun sayısı sekizmiş. Aynı zamanda Mısır gibi ülkelerden bile daha çok deveye sahipmiş. Öyle ki bu develeri Sudi Arabistan gibi Orta Doğu ülkelerine de ihraç etmekteymiş. Dünyanın en zehirli yılan türleri de bu ülkede yaşamakta olup; 1500’den fazla örümcek ve 400’den fazla karınca türüne ev sahipliği yapmaktaymış.
Türk Hava Yolları’yla, İstanbul’dan Melbourne, Sydney ve Canberra’ya aktarmalı olarak uçabilirsiniz. İstanbul-Melbourne arası aktarmalı olarak yaklaşık 22 saat sürüyor. Melbourne’e uçuyorsanız haftada 3 gün Singapur’da duraklama yaparak uçmanız da mümkün. Edindiğimiz bilgiye göre THY’nin uzun menzilli uçakları bünyesine katarak Avustralya’ya direkt olarak uçma çalışmaları devam ediyormuş. Eğer bu gerçekleşirse THY Avrupa’dan aktarmasız uçuş yapan ilk ve tek havayolu olacakmış.
Vize işlemleri çok profesyonel bir şekilde kurgulanmış. Online başvuru yaptıktan sonra vize ofisine giderek parmak izinizi veriyor ve birkaç gün içerisinde vizenizi mail olarak alabiliyorsunuz. Avustralya’ya indiğinizde de yeni tip pasaportlarımızı sistem tanıyor ve hızlıca ülkeye giriş yapabiliyorsunuz. Bu arada Avustralya ülkeye sokulacak tarım ürünleri ve ticari mallar konusunda çok hassas. Mutlaka size verilen formlarda getirdiğiniz ürünleri beyan etmeniz gerekiyor. Numune ürünleriniz varsa yanınızda proforma faturanız olsun. Beyan ettiğinizde sorun yok, ancak beyan etmeyip kontrolde görülürse ceza ödeyebilirsiniz.
Seyahat etmeden önce muhakkak hava durumuna bir bakın. Kürenin güneyinde bulunulduğundan ve ters iklim yaşandığından bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.
İlk Hollandalılar keşfetti, İngilizler yerleşime açtı.
Zengin maden yatakları göçmen nüfus yoğunluğu da artmış.
Bildiğiniz üzere bu toprakların yerlileri ve asıl sahipleri Aborjinlerdir. Aborjinlerin 50.000 yıldan uzun süredir bu topraklarda yaşadıkları söyleniyor. Avustralya ilk kez 1606 yılında Hollandalılar tarafından keşfedilmiş. Hollandalılar adanın haritasını çizmiş ve adaya New Holland adını vermiş, lakin bu kadar uzak bir adaya yerleşim kurmayı düşünmemişler.
Adanın keşfinden habersiz olan İngilizlerse 1770 yılında adayı tekrar keşfetmiş. Aborjinlerin avcı toplayıcı olarak hayatlarına devam ettiği bu dönemde İngiliz devleti, Birleşik Krallık’ta suç işleyen mahkûmları bu adaya göndermişler.
Gelen İngilizler yerli halk Aborjinleri çöllere sürmüşler ve getirdikleri hastalıklarla Aborjinlere büyük zarar vermişler. Bu dönemde yüzbinlerce Aborjinli hayatını kaybetmiş. Adada madenlerin keşfiyle beraberde adada göçmen nüfus yoğunluğu da artmış. Söylenenlere göre, o zamanlarda İngilizler hayvan avına çıkar gibi Aborjin avına çıkıyorlarmış. Kadın erkek ayrımı olmadan Aborjinler kısırlaştırılmış ve sonuç olarak yaklaşık yüz yılda nüfuslarının %90’nını kaybetmişler. Hayatta kalanlarsa köle olarak çalıştırılmış.
İngiltere ve İrlanda’dan gelen büyük göçler sonucu 1901 yılında Avustralya Federasyonu kurulmuş. Sonuç olarak; zamanında mahkûmlar tarafından kurulan Avustralya bugün suç oranı en düşük ülkelerin başında geliyor.
Aborjinler ancak 1967’de insan yerine konulup nüfus sayımına dahil edilmiş ve ancak 1997 yılında her Avustralya vatandaşının sahip olduğu temel hak ve özgürlüklerine kavuşabilmişler.
Bugün Avustralya her ne kadar bağımsızlığını ilan etmiş olsa da İngiltere’ye hala bağımlı bir ülke. İngiliz Milletler Topluluğu’nda yer alan ülkenin Devlet Başkanı aynı zamanda Avustralya Kralı da kabul edilen İngiltere Kralı. Kral Avustralya’da genel vali tarafından temsil edilmekte. Ülke seçimle gelen başbakan tarafından yönetilse de Genel Vali’nin başbakanı görevden alma yetkisi bulunmakta.
1999 yılında Avustralya’nın cumhuriyet olması ve dönemin Kraliçesi Elizabeth’in görevden alınarak seçimle Cumhurbaşkanı seçilmesi için bir referandum düzenlenmiş. Halk bu referandumda %54,8 oranında hayır demiş. Hayır, çıkmasının nedeniyse adada Britanyalıların çoğunluğu ve daha önemlisi güvenlik kaygısı olarak gösteriliyor.