Usta-Çırak

Ömer Kart Sporun Ruhu

Her meslek dalında, zaman içinde biriktirilmiş bilgi ve deneyimlerin aktarılması büyük önem taşır. Spor dünyasında da bu aktarımın en etkili yollarından biri, usta-çırak ilişkisidir. Tarih boyunca farklı alanlarda bu ilişki, yeni nesillere sadece bilgi ve beceri değil, aynı zamanda ahlaki değerler ve mesleki disiplin kazandırmıştır. Ustaçırak ilişkisinin modern spor dünyasında hâlâ oldukça güçlü bir yeri olmasına rağmen, ülkemiz spor kültüründe maalesef eski değerini koruyamadığını gözlemliyoruz.

Deneyimli bir birey ile meslekte yeni olan ve öğrenmeye açık bir kişinin arasında kurulan bu güçlü ilişkide, usta hem mesleğin inceliklerini hem de etik değerlerini aktarırken, çırak, hem teorik bilgiyi hem de pratiğin getirdiği detayları öğrenme fırsatı bulur. Usta-çırak ilişkisi, yalnızca mesleki bir aktarım değil, güven, sabır ve kişisel gelişim temelleri üzerine kurulu bir hayat paylaşımıdır. Çırak, ustasının yönlendirmesiyle sadece mesleğinde değil, hayatın genelinde de doğru bir rehberliğe kavuşurken, usta da mesleğin devamlılığını sağlamış olur. Bu karşılıklı öğrenme ve gelişim döngüsü hem ustanın hem de çırağın hayatını zenginleştirir.

Usta-çırak ilişkisinin spor dünyasında nasıl bir etki yarattığını anlamak için hem ulusal hem de uluslararası alanda tanınmış, iki önemli voleybol ustasının ismini anmak faydalı olabilir: Enver Göçener ve Cengiz Göllü.

A Milli, Ümit Milli, Genç Milli takımlarının antrenörlüğü, Voleybol Antrenörler Derneği’nin bir numaralı üyeliği, defalarca kazanılan Türkiye şampiyonlukları, tüm bilgisi ve tecrübesiyle nice antrenöre ilham kaynağı olan Enver Göçener, kazandığı “Hocaların Hocası” unvanını fazlasıyla hak etmiş bir spor insanıdır.

Sadece teknik bilgisi ve başarılarıyla değil, usta-çırak ilişkisine verdiği önemle de tanınır. Üniversitelerin spor bölümlerine hazırlanan gençlere verdiği ücretsiz hazırlık kurslarıyla, genç spor eğitmenlerinin sadece sahada başarılı olmalarını değil, aynı zamanda karakterli ve disiplinli bireyler olarak yetişmelerini hedeflemiştir. Uluslararası Olimpiyat Komitesi tarafından Almanya Leipzig Üniversitesi’nde Voleybol Psikolojisi, Pedagojisi ve Spor Tıbbı konularında ihtisas yapmakla ödüllendirilen Göçener, dünya sporuna yaptığı katkılarla hizmet madalyası almıştır.

Spor dünyasında usta-çırak ilişkisini güçlü bir şekilde yaşatan bir diğer isim de Cengiz Göllü’dür. Türk kadın voleybolunun mimarı olarak bilinen Göllü, 1960’lı yıllardan itibaren voleybol alanında sayısız başarının öncüsü olmuştur. Kariyerinin tüm detaylarını anlattığı Okul Bahçesinden Olimpiyata Voleybolla Geçen 56 Yıl isimli otobiyografisinde, sadece şampiyonluklar, maçlar, antrenmanların hikayesini anlatan bir antrenörle değil, dostluğun, saygının, ailenin, disiplinin, sevginin önemini anlatan bir spor insanıyla karşılaşıyorsunuz.

Kadın Voleybol Milli Takımı’nın başında yer alarak, Türkiye’yi Avrupa’da söz sahibi yapan Göllü’nün ustalık dönemi, sadece saha içi başarılarıyla değil, aynı zamanda yeni nesil antrenörlerin yetişmesine olan katkılarıyla anılıyor. Bu ustalık süreci, Türk kadın voleybolunun bugünkü dünya çapındaki başarısının temellerini atmış, onun rehberliği altında yetişen sporcular Türkiye’nin voleybol sahnesindeki yükselişine büyük katkılar sağlamıştır.

Enver Göçener ve Cengiz Göllü’nün aktarmaya çalıştığı usta-çırak ilişkisi, sadece bireysel gelişimi değil, aynı zamanda mesleki geleneklerin korunmasını da sağlıyor. Geleneksel değerlerin sürdürülmesi, spor gibi sürekli evrilen ve yenilenen bir alanda bile başarı için kilit rol oynar. Her yeni jenerasyon, bir önceki nesilden aldığı bilgi ve deneyimleri kendi pratiğine entegre ederken, mesleğin temel değerlerini de koruyarak geleceğe taşır. Uzun vadeli başarıların temellerinin atılması için, çırakların, ustalarından aldıkları bilgi ve becerileri geliştirerek, kendi nesillerine aktarabilecek donanımı kazanmaları gerekir.

Günümüzün hızlı değişen dünyasında, teknolojinin spor üzerindeki etkisi her geçen gün daha da artıyor. Ancak teknolojinin sunduğu imkânlar ne kadar genişlerse genişlesin, ustaçırak ilişkisinin spor dünyasındaki rolünden vazgeçilemez. Çünkü spor, sadece fiziksel bir yetkinlik değil, aynı zamanda karakter inşası, sabır ve disiplin gerektiren bir alandır. Bu yüzden, Enver Göçener ve Cengiz Göllü gibi isimlerin benimsediği bu ilişki modeli, zenginleşen mesleki birikimini kuşaktan kuşağa aktarırken, genç nesillerin yolunu aydınlatmaya devam edecektir.

Tüm yazılarını göster