Ürünü bırak iş modeline bak

D. Ferhat DEMİR İNOVASYON DELİSİ

İnovasyon yazılarına bir manifesto ile başladım. Devamında, neden inovasyon, ne zaman inovasyon, hangi inovasyon ve haftaya nasıl inovasyon soruları ile farkındalık oluşturmak amaçlı kaleme aldığım bu seri tamamlanacak. Sonrasında inovasyona dair daha güncel ve makro konuları ele alacağız. Temellerle başlamak ve bir alt yapı hazırlamak önemliydi.

İnovasyonun az bilinenlerini tartışmaya devam ediyoruz. Geçen hafta inovasyonun farklı türleri olabileceğinden, “ürün” inovasyonunun şart olmadığından bahsetmiştim. Ürün aynı kalarak üzerine eklenebilecek yeni deneyim, hizmet, pazarlama ve iş modeli gibi inovasyonların da bir seçenek olabileceğini söylemiştim. Sektöre, pazarın olgunluğuna, stratejilere ve yetkinlik setine göre inovasyon türü değişir. Starbucks deneyim ve tamamlayıcı hizmetler inovasyonu için iyi bir örnek. Bu hafta sıra dışı iş modellerini analiz edelim. Bazıları hayatımızı kökten değiştirmeye başladı zaten.

Regülasyonların çok, katı uygulamaların yoğun olduğu finans, bankacılık ve sigortacılık gibi sektörlerde dahi iş modeli inovasyonları mümkün. Zira hem ülkemizde hem dünyada çok başarılı örnekler çıkıyor. enpara hem yıkıcı inovasyona hem iş modeli inovasyonuna güzel bir örnek. Zaten yıkıcı inovasyonlar genelde yeni iş modelleri ile gelir. Alt gruplardan başladı ve zamanla ana akıma ulaştı. Paraşüt bir başka iyi örnek.

Özellikle yurt dışında sigorta sektöründe çok ilginç modeller söz konusu. Telematik sigorta denilen söz konusu modellerde aracınızı ne kadar kullandığınıza (PAYD-pay as you drive) ve nasıl kullandığınıza göre (PHYD-pay how you drive) fatura oluşuyor. Yani önceden belirlenen sabit bir pirim yerine anlık olarak trafikte nasıl davrandığınız ve ne kadar yol yaptığınız ölçülüyor. Akabinde faturalandırılıyor.

Diğer ilginç bir iş modeli inovasyonu P2P (peer to peer) denilen aslında aracıları ve acenteleri ortadan kaldıran bir uygulama. Arkadaşlarınızla bir araya geliyor ve bir havuz oluşturuyorsunuz. Herkes havuza para aktarıyor ve herhangi bir kaza durumunda bu havuzdan kullanılıyor. Kaz yoksa paranızı geri alabilirsiniz. friendsurance isimli startup bu konuda oldukça mesafe kat etmiş gözüküyor. teambrella yine P2P sigortacılığa iyi bir örnek. En önemli farkı blockchain alt yapısı ile çalışması.

Sigorta veya bankacılık denildiğinde iş modeli veya deneyim için çok bir alan yok gibi düşünülür. Aslında mesele hiç öyle değil. Kendi adıma yıllardır sorgularım; sigorta acenteleri neden iyi bir deneyim yaşatmazlar veya banka şubelerine gittiğinizde neden hemen çıkmak isterseniz? Sigorta acentelerinde hatırınızda kalan bir deneyim var mı? Denilebilir ki artık poliçeler online’da, acenteye giden yok. Aslında bazı şeyler farklı yapılsa belki de giden olacak. Özellikle Türkiye gibi teknoloji okur yazarlığının düşük olduğu ülkelerde fiziksel tarafta deneyimlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. En basitinden gerek acentelerde gerek bankalarda bir kahve köşesi yapılabilir. Büyük bir çalışma masası konulabilir. Benim gibi sürekli diz üstü bilgisayarı ile gezen insanlar (digital tourists) kuyrukta bekleme zamanını değerlendirmiş olur ki bu bazen saatleri buluyor. Yurt dışında bankalarda böyle bir kuyruk hiç görmedim ama Türkiye’de kamu veya özel fark etmez, şubeler çakılı.

Böyle bir sektörde fiziksel tarafta neler yapılabilir diyenlere ABD’de Chase örneğini incelemelerini öneririm. Eğitimlerimde şubelerinin fotoğrafını gösterdiğimde kimse banka olduğunu anlayamıyor, tahminler genelde kafe. Amerika’nın en büyük sigorta firmalarından State Farm’ın ortak çalışma alanı (coworking space) açtığını ve burada gerek startuplarla gerek diğer paydaşlarla pek çok deneyimi ve yeni iş modelini test ettiğini hatırlatalım. Bu örnek de mutlaka incelenmeli.

Türkiye’de takip ettiğim yeni iş modeli inovasyonlarına iyi örnek olarak TikTak ve Moov gibi startuplar var. TikTak kurum içi girişimcilikten doğan bir model ama her ikisi de yeni kurulan firmalar. Saatlik ve dakikalık araç kiralayabiliyorsunuz. Dikkat edin pazarda zaten araç kiralama hizmeti mevcut. Yüzlerce araç kiralama şirketi var, fakat bu örneklerdeki iş modeli çok farklı.

enpara, paraşüt, friendsurance, teambrella, TikTak ve Moov startup olarak yeni iş modelleri ile doğan örnekler. Diğer taraftan yerleşik bir kurumsal firmanın da kendi iş modelini değiştirmesi mümkün. Mesela T-Mobile gibi dev bir firma yıllar önce sözleşmesiz aboneliğe geçerek hem kendi iş modelini değiştirdi hem rakipleri buna zorlayarak tüm sektörü dönüştürdü.

Ölçek ekonomisine dayalı, geleneksel endüstrilerde ve imalat sektöründe yeni iş modelleri pek ala mümkün. Bayilik sistemini sanırım dünyada en yoğun kullanan ülkelerden birisi biziz. Çok ciddi istihdama katkı sundukları tartışmasız ama o tarafta da bence oldukça potansiyel alanlar var. En basitinden bayileri dijitale taşıdığınızda iş modelinizi değiştirmiş olursunuz. Ya da bayilerde çok daha iyi deneyimler sunulamaz mı? Apple’ın yeniden doğuşunun arkasında kendi mağazalarında yaşattığı deneyimin büyük etkisi var. Apple bayilerle çalışmıyor mesela. Ikea da bayilerle çalışmadan direkt son kullanıcıya ulaşıyor. Ikea aynı zamanda mobilya kiralamayı bazı ülkelerde test etmeye başladı. Dikkat edin kendi iş modelini köklü olarak değiştirecek bir değişim sürecinde. Çünkü trendler o yönde. Büyük firmalar zamanla iş modellerini güncellemeli ve gerekirse yeniden tasarlamalı.

Başka sektörlerden de radikal örnekler vermek isterdim ama bize ayrılan sütun kısıtlı. Paylaşım ve deneyim ekonomisinin geri dönülmez bir şekilde yükseldiği bir dönemde ve Y-Z kuşaklarının başka hayatlar/hayaller ardında her şeyi dönüştürdüğü bir zamanda iş modeli inovasyonları artacaktır şüphesiz. Kısıtlı bütçeli startuplar ve pazarı belirli bir doyuma ulaşmış hatta inişe geçmeye yakın kurumsal firmalar mutlaka iş modellerine kafa yormalı. Göz ardı etme sınırı çoktan aşıldı.

Tüm yazılarını göster