Üretken yapay zeka’ Türkiye ekonomisine 60 milyar dolar katkı yapar

Vahap MUNYAR İŞ DÜNYASINDA DİYALOG

ÜLKE Direktörlüğünü Mehmet Keteloğlu’nun yürüttüğü Google Türkiye ekibi, bir süre önce Implement Consulting Group’la görüştü: 

- Önümüzdeki 10 yıl içerisinde Türkiye’nin yapay zeka potansiyelinden en iyi şekilde faydalanabilmesi için “yapay zekanın sunduğu ekonomik katkılara” ışık tutulmasının önemli olduğuna inanıyoruz. 

Implement Consulting Group, Google’ın da desteğini alarak çalışmayı başlattı. Ortaya önemli ipuçları veren bir rapor çıktı:

· Yapay Zekanın Türkiye’deki Ekonomik Potansiyeli: Üretken Yapay Zekanın Fırsatlarını Yakalamak… 

Google Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu’nun ev sahipliğinde İstanbul Modern’de gerçekleşen buluşmada İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Öğretim Üyesi ve Türkiye Yapay Zeka Platformu (AITR) Eşbaşkanı Prof. Altan Çakır’ın önsözünü yazdığı raporla ilgili sunumu izledik.

Mehmet Keteloğlu, sunuma şöyle girdi: 

- “Üretken yapay zeka” teknolojisi hızla gelişiyor. En gelişmiş ülkelerde ekonomiye katkısı, 10 yıl kadar kısa sürede zirveye ulaşabilir. “Üretken yapay zeka”nın Türkiye’nin Gayrı Safi Yurt İçi Hasılasını (GSYİH) artırma potansiyeline sahip olduğunu belirtti: 

- Türkiye’de üretkenliğin ve GSYİH’nin artırılması açısından potansiyel taşıyan “üretken yapay zeka”dan faydalanmak, ilgili becerilere ve inovasyona yatırım yapmayı gerektiriyor. Bu yeni teknolojinin ekonominin ürün ve hizmet kapasitesini artırarak fiyat baskılarını düşürebileceğini, reel ücretlerde artış sağlayabileceğini kaydedip, araştırmadan çıkan şu çarpıcı veriyi ortaya koydu:

- “Üretken yapay zeka”, yaklaşık 10 yıl içerisinde tek başına Türkiye’nin GSYİH’sine yüzde 5 ilave katkı sağlayabilir. Bu da 1.2-1.4 trilyon liraya (50-60 milyar dolar) denk gelir. 

Implement Consulting Group’un ortaklarından Eva Rytter Sunesen, bu noktada “üretken yapay zeka”yı anlattı: 

- “Üretken yapay zeka”, 2022 yılında kullanıma sunulan yeni bir yapay zeka biçimidir. 2023 yılında ise daha da bilinir hale geldi. Metin, kod, görsel, ses ve videoları anlayabiliyor, bunları kullanarak yeni içerikler üretebiliyor, bunları sentezleyebiliyor. “Üretken yapay zeka”nın hemen hemen her alanda veya sektörde kullanılabileceğinin altını çizdi: 

- Yapay zeka insanların görevleri daha hızlı ve iyi yapmasına yardımcı olurken “üretken yapay zeka” artık doğal dil, ses ve görüntülerle etkileşim kuruyor. 

“Yeni beceriler”den örnekler sıraladı: 

· Yeni ve benzersiz görseller üretme: Örneğin, kullanıcıdan alınan doğal dil girdileri doğrultusunda henüz var olmayan bir ürünün resmini üretme. 

· Metinleri ve kodları analiz etme, düzeltme: Örneğin, metni çevirip farklı bir hedef kitleye uyarlama ya da programlama dilleri arasında kod çevirme. 

· Ses ile etkileşim kurma: Örneğin, bir doktorun notlarını metin şeklinde düzenleme veya bir telefon görüşmesinin ardından müşteriyle yazılı olarak iletişim kurma. 

· Araştırma ve veri analizi yapma: Örneğin, alakalı bilgileri bulmak üzere web’de arama yapma ve geniş veri kümelerinden elde edilen sonuçları sentezleme. 

Son gelişmelerin yapay zeka modellerinin yetenekleri ve kullanılabilirliğini artırdığını, bireysel kullanım için benimsenmesini hızlandırdığını bildirdi: 

- 2023 yılında tüm dünya çapında işlerinde “üretken yapay zeka” kullanan çalışanların oranı yüzde 28’e ulaştı. Türkiye’ye döndü: 

- 2023 yılında yapay zeka çözümleri kullanan Türkiye’deki girişimlerin oranı yüzde 5.5’ti. Türkiye’deki yapay zeka kullanımı ile ilgili şu noktaya dikkat çekti: 

- Şirket düzeyinde benimsenen bazı çözümlerde “üretken olmayan”lar da öne çıkıyor. Türkiye’de “üretken yapay zeka” teknolojisi henüz herhangi bir şirket veya kurum düzeyinde yaygın kullanıma geçirilmiş değil. Mehmet Keteloğlu ve Eva Rytter Sunesen, sunumlarının bu bölümünü şu uyarıyla noktaladı: 

· “Üretken yapay zeka”nın uygulamaya konulmasında yaşanacak 5 yıllık bir gecikme, Türkiye’nin potansiyel GSYİH artışını yüzde 5’ten 1’e düşürebilir. 

· Yani, GSYİH’de yüzde 5’lik artışla 1.2-1.4 trilyon lira (50- 60 milyar dolar) katkı sağlanabilecek iken GSYİH’deki artış yüzde 1 olursa rakam 150-200 milyar liraya (6-9 milyar dolar) iner. 

Araştırmadan çıkan sonuçlar, Türkiye’nin “üretken yapay zeka” trenini kaçırma lüksünün olmadığını ortaya koyuyor… 

10 yılda sadece 1 milyon kişi kısmen veya tam iş değiştirecek görünüyor 

GOOGLE Türkiye Ülke Direktörü Mehmet Keteloğlu, “üretken yapay zeka”nın istihdama etkileri üzerinde durdu, rapordan şu veriyi aktardı: 

· Türkiye’de işlerin yüzde 55’inde “üretken yapay zeka” ile birlikte çalışılması öngörülüyor. 

· Türkiye’de çalışanların yüzde 47’si, “üretken yapay zeka”nın işlerini olumlu etkileyeceğine inanıyor. 

Raporu hazırlayan Implement Consulting Group’un ortaklarından Eva Rytter Sunesen, istihdam tarafıyla ilgili detaylara girerken önce şu mesajı verdi: 

- “Üretken yapay zeka” birçok işi geliştirecek. Türkiye’de istihdamda olan 31 milyon kişi üzerinden yapılan değerlendirmelerde ortaya çıkan verileri 3 başlıkta irdeledi: 

· İşlerin yüzde 41’i otomasyondan etkilenmeyecek: 

Türkiye’de tahmini 13 milyon işin “üretken yapay zeka”dan çok fazla etkilenmeyeceği öngörülüyor.

Manuel işler, inşaat ve temizlik gibi dış mekan işleri, kişisel bakım ve yemek hizmetleri gibi insan etkileşimiyle yürütülen işler bu grupta yer alıyor. 

· İşlerin yüzde 55’i “üretken yapay zeka” ile gelişebilecek: Çoğu işte (17 milyon) “üretken yapay zeka”nın, sınırlı oranda otomatikleştirerek ve içerik (metin, kod, görseller) üretimine yardımcı olarak, karmaşık problemlerde çalışanlarla işbirliği yaparak ve ürün tasarımına katkı sağlayarak destek vermesi öngörülüyor.

Esasen manuel işleri etkileyen önceki otomasyon akımlarının aksine, üretken yapay zekanın öncelikle ofis çalışanlarını etkilemesi bekleniyor. 

· İşlerin yüzde 4’ünde tamamen veya kısmen iş değiştirme görülmesi mümkün: “Üretken yapay zeka”nın yaklaşık 1 milyon işte faaliyetlerin yarısından fazlasını otomatikleştirmesi bekleniyor. Bu gruptaki çalışanlara örnek olarak büro asistanları, iletişim merkezi pazarlama elemanları ve çevirmenler gösterilebilir. 

İşlerinde köklü değişikliklerle karşılaşma olasılığı yüksek olan bu çalışanların farklı mesleklerde yeniden istihdam edilmesi gerekebilir. 

Sunesen, bu bölümün sonunda istihdamla ilgili şu noktanın altını çizdi: 

- Yapay zekadan en çok etkilenecek görevlerin tamamen otomatik hale gelmesi uzun sürecek. Bu süre yaklaşık 20-25 yılı bulacak. 

"Sizi raporu açıkladığımız toplantıya kabul edemeyiz" 

GOOGLE’ın isteği üzerine Implement Consulting Group’un yaptığı araştırmaya dayanan raporun paylaşıldığı toplantıya önceki akşam 18.30’da gittim. 

Toplantıyı Ertuğrul Özkök, Özlem Gürses, Şelale Kadak, Timur Sırt, Levent Erten, Hakkı Alkan, Mirgün Cabas, Talip Yılmaz, Günseli Özen başta olmak üzere 20 dolayında meslektaşımla birlikte izledim. 

Saat 20.20’de, soru-cevap bölümü başladığında başka toplantıya yetişmek üzere ayrıldım. 

Dün yazıyı tamamlarken gazeteden bir arkadaşım bana şu bilgiyi verdi: 

- Google’ın toplantısına Yönetim Kurulu Başkanımız Hakan Güldağ ve Yayın Kurulu Başkanımız Şeref Oğuz da davetliydi. 

Hakan Güldağ, yerine yine gazetemizin üst yönetiminden bir arkadaşımızı yönlendirdi. 

Ancak, Google, arkadaşımızı kabul etmedi. Tepki gösterdim: 

- Ne demek kabul etmedi? Bilgiyi veren arkadaşım sürdürdü: 

- Hakan Güldağ’ın yönlendirdiği yöneticimiz Google’ın PR ajansındaki ilgili arkadaşı aradı. 

Toplantıya Hakan Bey’in yerine kendisinin katılacağını bildirdi. Oradan, “Sizi toplantımıza kabul edemiyoruz” yanıtı geldi. 

Bu durumu öğrenince raporu yazı konusu yapmamak gibi bir tavır içine girmeyi doğru bulmadım. Ancak, Google ve PR ajansının tutumunu da kamuoyu ile paylaşmaya karar verdim. 

Google, medyada istediği kişilere özel yemek daveti yapabilir, listesinde olmayanları kabul etmeyebilir, buna itirazımız olmaz. 

Ama kamuoyu ile paylaşılan bir raporun konuşulduğu, üstelik 20’yi aşkın medya mensubunun katıldığı toplantıya, Hakan Güldağ’ın kendi yerine katılmasını rica ettiği yönetici arkadaşımızı kabul etmemek ne demek?

Tüm yazılarını göster