Büyük bölümü döviz kuru ve emtia fiyatlarındaki yükselişten kaynaklanan yurt içi üretici fiyatları endeksindeki (Yİ-ÜFE) artış, talep koşulları nedeniyle tüketici fiyatlarına yansıtılamıyor. Geçişkenliğin yavaş seyretmesi nedeniyle üretici ve tüketici fiyat endeksleri arasındaki fark da rekor seviyelerde seyrediyor. TÜİK’in açıklamasına göre, mayıs ayı itibariyle yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 17 seviyesinde iken, üretici fiyatlarındaki artış yüzde 38’i aştı. Aradaki makas, gecişkenliğin zayıflamasıyla mayısta 22 puana yaklaştı. Tarihsel seriler, üretici fiyatlarındaki artışın tüketici fiyatlarına birebir yansımadığını gösteriyor.
Geçişkenlik, 3-4 aylık bir dönemde büyük ölçüde tamamlanıyor ve uzun dönemde her iki endeksteki artış oranları yakınsıyor. Dolayısıyla, (eğer tüketici fiyatlarının ölçümünde bir sorun ya da hata yoksa) üreticinin maliyetleri üzerinde tüketiciye yansıtılmayı bekleyen 22 puanlık bir enflasyon stoku var ve önümüzdeki dönemde Yİ-ÜFE’den TÜFE’ye bu seviyede olmasa da buna yakın bir katkının gelmesi beklenmelidir. İçeride perakende fiyatlara yansıtılamayan maliyet artışlarının, ihracat fiyatlarına ise neredeyse birebir oranda yansıtıldığı görülüyor.
İhracata konu ürünlerdeki fiyat değişimlerini izleyen yurt dışı üretici fiyatları endeksindeki (YD-ÜFE) artışın döviz kuru sepetindeki ortalama artışla paralel gitmesi bu olguyu doğruluyor. Ancak, yurt içi ÜFE ile yurt dışı ÜFE aynı bazla (2010=100) izlendiğinde ise 2015 yılından bu yana her iki endeks arasındaki makasın belirgin şekilde açılması dikkat çekici bir gelişmeye işaret ediyor. 2015’e kadar aynı paralelde giden yurt içi ve yurt dışı üretici fiyatlarının bu tarihten sonra belirgin ve hızlı bir şekilde açılması da (ölçümde sorun yoksa) izaha muhtaç bir gelişme olarak öne çıkıyor.