Unilever 'Kazandıran Denge'ye ulaştı

Unilever Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim, “Unilever, ‘Kazandıran Denge’ programı kapsamında tüm dünyada yöneticilik rollerinde yüzde 50’lik cinsiyet dengesine global olarak 2020 yılının mart ayı itibarıyla ulaşmış durumda. Unilever Türkiye’de kadın yönetici oranımız yüzde 52 düzeyinde. 7 kadın ve 5 erkek üyeli Yönetim Kurulu’muz ise yüzde 58 ile kadın ağırlıklı” diyor.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı’nın en önemli temalarından biri kadınların ekonomik güçlenmesi.

“Unilever olarak kadınların güçlenmesinin ve potansiyellerini ortaya çıkarmanın; sürdürülebilir, eşitlikçi büyüme sağlamanın bir parçası olduğuna inanıyoruz. Çeşitlilik ve Kapsayıcılık, Unilever’in küresel çapta birlikte anılmasını istediği ana konulardan biri. Bu, işimizin adil olmasını sağlamak, en iyi yetenekleri çekmek ve potansiyellerinin tamamını ortaya çıkarmalarına yardımcı olmak anlamına geliyor” diyen Unilever Dış İlişkiler ve Kurumsal İletişim Direktörü ve Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Şenel Erim, cinsiyet dengesinin sağlandığı bir iş hayatı oluşturmak için 2013 yılından bu yana ‘Kazandıran Denge’ adında global bir program yürüttüklerini söylüyor.

Unilever, ‘Kazandıran Denge’ programı kapsamında tüm dünyada yöneticilik rollerinde yüzde 50’lik cinsiyet dengesine global olarak 2020 yılının mart ayı itibarıyla ulaşmış durumda. Unilever Türkiye’de ise kadın yönetici oranı yüzde 52 düzeyinde. 7 kadın ve 5 erkek üyeden Yönetim Kurulu da yüzde 58 ile kadın ağırlıklı.

Ebru Şenel Erim, Unilever olarak kadının güçlenmesi adına üstlendikleri rolü şöyle anlatıyor:

İş yerinde kalıp yargıları aşmaya odaklandık

“Gerçekten eşit ve kapsayıcı bir toplum yaratmak, aynı zamanda cinsiyete ilişkin eski moda önyargıların kaldırılmasını gerektiriyor. Buradan hareketle 2016 yılında cinsiyetçi kalıp yargılarla mücadele etmek üzere küresel bir taahhüt başlattık. Kadınların yüzde 60, erkeklerin ise yüzde 49’unda kalıp yargıların iş yerinde kendilerine engel oluşturduğu içgörüsünden hareketle yola çıktık ve tüm çalışanlarımızın bu engelleri aşabilmesi için Unstereotype the Workplace programını hayata geçirdik.”

Reklam ve medyadaki cinsiyet kalıplarına karşı mücadele başlattık

“Dünyanın en büyük reklamverenlerden biri olarak, reklam endüstrisindeki cinsiyet kalıplarını değiştirmek ve medya içeriğiyle desteklenen zararlı kalıp yargılarla mücadele etmek üzere global olarak 2016’dan beri #Unstereotype Alliance çatısı altında çalışıyor ve sektöre liderlik ediyoruz. 2019’da da Türkiye’deki reklamlarda kalıp yargılarla mücadele için yola çıkan, Reklamverenler Derneği, Reklamcılar Derneği ve UNWomen Türkiye ortaklığında hayata geçirilen Unstereotype Alliance Türkiye’nin de kurucu üyelerinden biriyiz.”

Tüm ekosistemin değişimine öncelik verdik

“Unilever aynı zamanda, ekosistemi sayesinde çok sayıda yerel şirkete de erişebilen bir kurum. Değer zincirimiz, farklı deneyimlere, çalışma alanlarına, kısıtlamalara ve fırsatlara sahip çeşitli şirketlerden oluştuğundan, Türkiye’nin özel sektör evreninin bir prototipini temsil ediyor. Bu noktada ekosistem değişiminin kıymetli olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bir şirket yalnızca kendinden değil; birlikte iş yaptığı tedarikçileri, ajansları, bayileri yani ekosisteminden de sorumlu. Dolayısıyla bu yaklaşımı ekosisteme yaymak ve gündeme getirmek önem taşıyor. Buradan yola çıkarak, kadınların iş hayatına katılımını artıracak, daha üst pozisyonlara gelmelerini destekleyecek ve iş hayatında tutunmalarını sağlayacak uygulamaların yaygınlaşması için kendi ekosistemimizi harekete geçirmeyi düşündük ve 2017 yılında da Birlikte Güçlüyüz platformunu kurduk. Platform bünyesinde toplam 36 bin kişiyi istihdam eden 33 şirket buluyor; birbirinden öğrenmeye ve yeni örnek hikayelerle yollarına devam ediyorlar.”

İleri gitmenin de ötesinde, geri gidişi durdurmamız gereken bir noktadayız

“Cinsiyet eşitsizliği sadece acil bir ahlaki ve sosyal sorun değil, aynı zamanda kritik bir ekonomik zorunluluk… Artık dünya, kadınların piyasaları hareket ettiren bir güce dönüştüğünü ve işgücüne katılımındaki artışın küresel büyümeyi etkileme potansiyeline sahip olduğunu görüyor. Dünya Ekonomik Forumu, küresel çapta cinsiyet uçurumunun daraltılması halinde, dünya GSYİH’sının 2025 yılına kadar 12 trilyon dolar büyüyebileceğini öngörüyor. McKinsey’nin Women in the Workplace araştırması, pandemiyle beraber son 5-6 yılda kadınların işgücüne dahil olması konusunda verilen tüm çabaların boşa gittiğini gösteriyor. İleri gitmenin de ötesinde, geri gidişi durdurmamız gereken bir noktadayız. Eşitliğin ve doğru şekilde kaynak kullanımının çok kritik olduğunu gördüğümüz pandemi sürecinde bu konuyu ön planda tutmanın, şimdi çok daha kıymetli olduğuna inanıyoruz.”

Zihniyet devrimine ihtiyaç var

“Ülkemizde de toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda son yıllardaki olumlu adımlara rağmen hala istenen düzeye gelmiş değiliz. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Cinsiyet Eşitliği Raporu’na göre, 153 ülke arasında 130. sıradayız. Son yıllarda kadının iş dünyasında güçlenmesi için çok önemli adımlar atılmasına karşın, hala ‘cam tavan’ olarak nitelendirilen engeller varlığını devam ettiriyor ve yakın gelecekte de yıkılacak gibi durmuyor. Bunun için de önce bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğu muhakkak. Bunu gerçekleştirmek için de kadın-erkek hep birlikte mücadele vermemiz gerektiğini düşünüyorum.”

Tüm yazılarını göster