Ulusların geleceği gençlere; gençlerin geleceği eğitime teslim

Neslihan GÖKDEMİR AĞAR Enerjide İnovasyon

Yaşamı dönüştüren büyük güç eğitimde ulusların inşa ettiği eğitim programlarına sağlanan Dünya Bankası destekleri gençlerin yarınlarını dönüştürüyor… İnsanlığı radikal bir vizyonla dönüştürmek; eşitlikçi, sosyal, çevresel, ekonomik ve teknolojik adaletle mümkün… Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları çerçevesinde, 2030 yılının önemi ile Dünya Bankası’nın tehlikeye giren hedeflerini DÜNYA Eğitim Dosyası'nda DİPFRİZ’den çıkartmıştık. Bugün de 19 Mayıs 'a özel bir çerçeveden; eğitim, gençlik ve gelecek ilişkisine odaklanıyoruz.

Dünya Bankası, gelişmekte olan dünyada eğitimin en büyük finansörü olarak, 90 ülkede eğitim programları üzerinde çalışıyor. Pandemide ortaya çıkan ve derinleşen sorunlar nedeniyle, 2030 yılına kadar herkes için kapsayıcı ve eşitlikçi, kaliteli eğitim ve yaşam boyu öğrenme fırsatlarına erişim için dünya hükümet ve kamuoylarına çeşitli çağrılarda bulunuluyor. Hükümetlerle işbirliğinde; çocukları okula geri döndürmek, kaybedilen öğrenim sürelerini kurtarmak, daha iyi, daha eşitlikçi ve daha esnek eğitim sistemleri kurarak ilerlemeyi hızlandırmak, iddialı ve agresif ‘Öğrenme İyileştirme Programları’nın tasarlanmasına bağlı.

Eğitimde bilgi ve iletişim teknolojilerinin yerinde kullanımı ve öğrenme sürecine yeni ve yenilikçi destek biçimlerinin sağlanması hem öğretmenler hem de tüm gençler için son derece önemli! Çünkü ulusların geleceği gençlere, gençler de eğitime teslim…

Dünya Bankası, öğrenmeyi güçlendirmek için bilgi ve iletişim teknolojilerinin (BİT’ler) eğitim sistemlerinde (“EdTech”) etkin ve uygun kullanımı hakkında yenilikçi proje ve araştırmaları destekleyerek faaliyetlerini geliştiriyor. Bilgi paylaşım faaliyetlerini desteklemek için dünya çapındaki hükümetler ve kuruluşlarla ortaklaşa projeler üretiyor. Eğitimle ilgili daha büyük çalışmaların bir parçası olarak, dünya çapında yoksulluğun azaltılmasına da çeşitli katkılarda bulunuyor.

PEKİ NASIL?

Ülkeler esnek hibrit öğrenme sistemleri geliştirmek için EdTech yatırımlarından nasıl yararlanabilir? 

Dünya Bankası, uygun fiyatlı bağlantı, cihaz tedariki, bulut çözümleri ve çok modlu eğitim sunumu sorunlarının nasıl ele alınacağını belirlemek için ülkelerle yeni bir çözüm arayışında. Ulusların uzaktan öğrenmeye yaptığı yatırımlar, eğitimdeki mevcut zorlukların üstesinden gelinmesine yardımcı olurken, pek çok ülke artık uzaktan eğitim için ikili bir role sahip. Okul dışı çocuklara ulaşmanın ve tüm vatandaşlara yaşam boyu eğitim sağlamanın bir yolu bu…

Ülkeler öğrenme kaybını nasıl kurtarabilir, verileri daha etkin bir şekilde kullanabilir ve öğrenmeyi teknolojiyle nasıl kişiselleştirebilir?

Dünya Bankası, uyarlanabilir öğrenme sistemleri, uzaktan değerlendirme ve eğitim sistemlerinin eğitimi kişiselleştirmek için öğrenme analitiğini nasıl daha etkin kullanabileceği konusundaki çalışmalarını da derinleştiriyor. Bu çalışmanın büyük bir kısmı, verilerin daha etkin kullanımını desteklemek için Eğitim Yönetim Bilgi Sistemleri (EMIS 2.0) için yeni stratejiler geliştiriyor.  

Hibrit öğrenme sistemlerinde öğretmenler için değişen roller ve yeni beceriler nelerdir ve teknoloji aracılığıyla ek insan bağlantılarından nasıl yararlanılabilir?

Dünya Bankası, ülkeleri güçlendirmek ve desteklemek amacıyla öğretmen yeterlilik çerçevelerini, öğretmen ağlarını ve yenilikçi öğretmen topluluklarını araştırıyor. Öğretmenler, özellikle teknolojiyle dolu bir ortamda, daha doğrusu öğrenmenin merkezinde yer alabiliyorlar.

Ülkeler, kaliteli içeriğe ve öğrenme deneyimlerine erişimi genişletmek için açık teknoloji ekosistemlerinden nasıl yararlanabilir?

Dünya Bankası, yeni eğitim içeriği ve müfredatının tasarımını ve geliştirilmesini desteklemek için müşteri ülkelerdeki geniş yenilikçi ekosistemi dahil etmek için açık küresel kamu malları ve stratejileri geliştiren ortaklarla işbirliği de yapıyor. Ekip, yeni açık eğitim kütüphaneleri geliştirmek için EdTech İnovasyon Merkezleri ve yaratıcı yetenekler etrafında uygulama toplulukları geliştiriyor.

Teknoloji, gelecekteki becerilerin geliştirilmesini, ölçülmesini ve akreditasyonunu nasıl destekleyebilir?

Dünya Bankası’nın, ülkeleri, öğrenciler ve öğretmenlerde 21. yüzyıl yeterliliklerini yeniden tanımlamaları için destekliyor. Bu becerileri daha etkili bir şekilde ölçmenin yollarını keşfederek, bu becerilerin ölçülmesi ve geliştirilmesi; eğitim için blok zinciri konusunda uygulama topluluklarında bilgi ve deneyim paylaşan dış ortaklarla işbirliği içinde akredite edilmesini sağlıyor.  

Ama eğitim teknolojisine yatırım da tek başına çözüm olmuyor

EdTech’e yapılan yatırım artıyor olsa da, öğrenme ve sonuçları birçok ülkede önemli ölçüde değişmiyor. Bir OECD raporu, PISA ile ölçülen okullarda bilgisayar kullanımının etkileri söz konusu olduğunda, «öğrenci performansı üzerindeki etkinin en iyi ihtimalle karışık olduğunu» vurguluyor. Nasıl mı? Bugüne kadar edinilen deneyimler, uzaktan öğretme ve öğrenmenin yüz yüze pedagoji ile aynı olmadığını vurguluyor. Örneğin, e-içeriğe erişimi olan birçok öğretmen, onu sınıfta okumak için bir ders kitabı gibi kullanıyor. Bazı yeni düzenlemelerin kapsamı da şöyle: Daha kısa ve daha modüler içerik, eğitici-eğlenceli olmak gibi daha çarpıcı konseptler, sürekli geri bildirim, daha küçük grup çevrimiçi tartışmalar ve daha açık uçlu sorular üzerinde yoğunlaşma…

Eğitimin özünde insan bağlantıları ve ilişkileri var tabii...

 Büyük öğretmenler ve öğrenciler arasında yüz yüze bir ortamda gerçekleşen sihri asla değiştiremesek de, uzaktan bağlantıları geliştirmek için teknolojinin sosyal yönlerine odaklanılması da şart. Hem okulda hem de evde öğrencilere ulaşan karma bir öğrenme ortamında teknolojinin öğrenme ve öğretmeni nasıl geliştireceğine çok daha fazla odaklanılması gerekiyor…

‘PISA’ VE EĞİTİMDE DİJİTAL GELECEĞİN ZORLUKLARI…

Açılımı “Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı” olan PISA, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından üçer yıllık dönemler hâlinde, 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiriyor. Yenilikçi alan değerlendirmeleri ve disiplinler arası 21. yüzyıl yeterliliklerini hedef alarak, PISA ülkelerine/ekonomilerine öğrencilerinin ‘Yaşama Hazır Bulunuşluluk’ hakkında daha kapsamlı bir bakış açısı sağlıyor. 2012’den beri PISA, her döngüde yenilikçi bir alan değerlendirmesi içeriyor. 2022 yoldayken, PISA 2025 Dijital Dünyada Öğrenme değerlendirme sonuçlarının Aralık 2027’de açıklanacağını hatırlatalım.

PISA’nın temel amacı, öğrencilerin okulda öğrendikleri bilgi ve becerileri günlük yaşamda kullanma becerisini ölçmek şeklinde özetlenebilir. Ayrıca gençlerimizi daha iyi tanımak; onların öğrenme isteklerini, derslerdeki performanslarını ve öğrenme ortamları ile ilgili tercihlerini daha açık bir biçimde ortaya koymaktır. PISA’da zorunlu eğitimin sonunda örgün eğitime devam eden 15 yaş grubundaki öğrencilerin; Matematik okuryazarlığı, Fen Bilimleri okuryazarlığı ve Okuma Becerileri konu alanlarının dışında, öğrencilerin motivasyonları, kendileri hakkındaki görüşleri, öğrenme biçimleri, okul ortamları ve aileleri ile ilgili veriler toplanıyor. PISA araştırmasında kullanılan “okuryazarlık” kavramı, öğrencinin bilgi ve potansiyelini geliştirip, topluma daha etkili bir şekilde katılmasını ve katkıda bulunmasını sağlamak için yazılı kaynakları bulma, kullanma, kabul etme ve değerlendirmesi olarak tanımlanmaktadır.

Bu araştırma, OECD Eğitim Direktörlüğü’ne bağlı olan PISA Yönetim Kurulu tarafından yürütülmektedir. Araştırmada kullanılan testlerin ve anketlerin geliştirilmesi, analizlerinin yapılması, uluslararası raporun hazırlanması gibi işlemler, PISA Yönetim Kurulu gözetiminde belirlenen bir konsorsiyum tarafından gerçekleştiriliyor.

PISA’nın ulusal düzeyde çeviri ve uyarlama işlemlerinin yapılanması, araştırmanın uygulanması, analizlerin yapılması ve ulusal raporun hazırlanması gibi işlemler araştırmaya katılan her ülkede belirlenen ulusal merkezler tarafından hayat buluyor... PISA 2022 Yaratıcı Düşünme Değerlendirmesi birkaç metodolojik yenilik içeriyor.

Değerlendirme, görsel bir tasarım aracına dayalı yeni, etkileşimli öğe türleri içeriyor… PISA’da ilk kez, bazı maddeler öğrencilerin yazılı bir yanıt oluşturmak veya doğru yanıtı seçmek yerine görsel bir eser üretmelerini gerektirecek… Değerlendirme, yalnızca tek bir çözümü olmayan ancak birden çok doğru yanıtı olan açık uçlu görevleri içerecek... Bu da, dünya çapındaki birçok öğrencinin yanıtlarının toplanması ve analizi ile bilgilendirilmiş olan rubriklere ve örnek yanıtlara dayalı daha karmaşık puanlama yöntemlerini gerektiriyor.  

RUBRİK NEDİR?

En kısa anlamı ile Dereceli Puanlama Anahtarı; ölçülmesi istenilen performans ya da değerin ölçümü sırasında yapılacak iş ve işlemlerin çizelgesi yani ölçeğidir. Rubrik, öğrenci ya da katılımcıların alması gereken bilgi ya da eğitimi ne derecede aldığını net şeklide aktaran bir puanlama listesidir. Rubrik sonucuna göre, öğrenci ya da katılımcı ne seviyede olduğunu görebilir ya da ölçebilir. Rubrikler net sonuçlar veren objektif çalışmalardır.

PISA 2025  ise Dijital Dünyada Öğrenme  ve Değerlendirme konusuna odaklanmış durumda… PISA için birkaç önemli yenilik sunuyor. Her test ünitesi, öğrencilerin öğreticiler veya işlenmiş örnekler gibi bilgi boşluklarını doldurmak için çeşitli kaynaklar bulabilecekleri ve ilerlemeleri hakkında akıllı geri bildirim alabilecekleri modern, dijital bir öğrenme ortamı olarak tasarlanmış durumda. Alçak zeminli ve yüksek tavanlı bu açık uçlu ortamda, öğrenciler farklı alt görevlere ne kadar zaman ayıracakları konusunda seçimler yapmak, karmaşık problemlerin nasıl üstesinden gelineceği konusunda stratejiler geliştirmek ve ilerlemelerini izlemek ve değerlendirmek zorundalar. Öğrencilerin performansı, yalnızca sorulara doğru yanıt verme kapasiteleriyle değil, aynı zamanda bir program veya bir hesaplama modeli olarak temsil edilen, ortaya çıkan anlayışlarının somut bir temsilini ne ölçüde oluşturabildikleri ile de değerlendiriliyor. İlk kez, PISA, motivasyon ve duygu düzenleme ölçütleri de dahil olmak üzere öğrencilerin kendi kendini düzenleyen öğrenme süreçlerinin uluslararası karşılaştırmalarını sağlayacak bu araştırmasında... Bu kanıt, yenilikçi analitik modeller aracılığıyla yanıt ve süreç verilerinin birleştirilmesiyle oluşturuluyor.

Okullarımızı organize etme konusunda zararlı ve verimsiz olan her şeyi gözden geçirmeli ortadan kaldırmalıyız. Bunları değiştirerek çocuklarımızın ve gençlerimizin okuldan aldıkları mutluluğu büyük ölçüde artırabilir, öğrenme yeteneklerini artırabiliriz. Böylece eğitim sonuçlarında güçlü kazanımlar elde edebiliriz. Bunun için ulusça öncelikle üç alana odaklanabiliriz: Olumsuz süreçlerin ve sonuçların azaltılması; Sosyal uyum ve empati gelişinin sağlanması; Okul sonrası aktivitelerin arttırılması.

Herkesin kendine ait bir iç pırıltısı vardır

Okulda, akademik olarak yeterince başarılı olmayanlar, genellikle daha yetersiz olarak damgalanırlar. Herkesin kendine ait bir iç pırıltısı vardır. Öğrencilerin okuldaki 'kötü' hafızaları kapasite eksikliğinden değil, ilgi eksikliğinden olabilir.  Eğitim, hevesli öğrencilerin ve merak uyandıran öğretmenlerin olduğu her yerde gerçekleşir. Zor olan, okullarda bu deneyimi yaşatmak ve devam ettirmektir. Çocuklarımız çok şey başaracak kadar yeteneklidir ancak bizden bağımsız olmalarına yardım etmeliyiz.  Eğer öğrencilerimden çok çalışmalarını istiyorsam, o halde onların görebileceği en çok çalışan kişi ben olmalıyım. 

Prof. Ken Robinson

Tüm yazılarını göster