Av. Mustafa YAŞAR
Ankara Barosu
Rusya Federasyonu tarafından 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya yönelik başlatılan saldırı ile uluslararası hukuk ağır bir ihlale uğramış, bölgemiz ve dünyanın güvenliği ciddi bir tehditle karşı karşıya kalmıştır. Rusya Federasyonu’nun bu haksız ve hukuksuz eylemi özellikle Ukrayna’da yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, mülkiyet hakkı, konuta saygı hakkı gibi en büyük insan hakları ihlallerinin yaşanmasına neden olmaktadır.
Berlin, Londra, Paris, Tokyo gibi dünyanın pek çok şehrinde Rusya Federasyonu’nun saldırısını kınamak, savaşı durdurmak ve barışı tekrar sağlamak amaçlı gösteriler devam etmektedir. Bu gösterilerde insanların temel hak ve hürriyetlerini hiçe sayarak insanlığa karşı – barışa karşı suç işleyenlerin uluslararası yargı önünde hesap vermeleri amacıyla “Den Haag is calling – Ден Хааг вызываeт” veya “Putin nach Den Haag” pankartları ile göreve çağırdıkları kurum Uluslararası Ceza Mahkemesidir (International Criminal Court).
Dünyanın hukuk başkenti (Legal Capital of the World) olarak nitelenen ve pek çok uluslararası mahkemeye ev sahipliği yapan Hollanda/Lahey’de 11 Temmuz 2002 tarihinden beri faaliyetini sürdürmekte olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Ukrayna saldırısı emrini veren, planlayan ve uygulayan gerçek kişileri yargılayıp yargılayamayacağı konusu ise aşağıda incelenmiştir.
Sürekli ve olağan bir mahkeme statüsünde olan ve şimdiye kadar 30 davaya bakan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin görev, yetki ve kuruluşu 17 Temmuz 1998’de imzalanan Roma Statüsü ile düzenlenmiştir.
Buna göre Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin;
a- Görevi; 1 Temmuz 2002 ve sonrası işlenen, uluslararası toplumun tamamını ilgilendiren en ağır cürümler olan soykırım suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar, savaş suçları ve saldırı suçu ile ilgili dava ve işlere bakmaktır. Bu suçların tanımı Roma Statüsü metninde açıkça yapılmıştır.
b-Yargı yetkisi bakımından; Roma Statüsü’nün yer bakımından hiçbir hüküm içermemesi nedeniyle dünyanın herhangi bir köşesinde işlenen görevi dahilindeki suçları kapsadığı değerlendirilmektedir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kişi bakımından yargı yetkisi, yukarıda sayılan suçları bizzat işleyen, işlenmesini emreden, isteyen ya da özendiren, suçun işlenmesine yardımcı ya da ortak olan ya da herhangi bir biçimde suçun işlenmesine ya da teşebbüsüne katılan, soykırım suçunu doğrudan ve kamu önünde özendiren, 18 yaşından küçük olmayan, devlet başkanları dâhil hiç kimse için yargı bağışıklığı/dokunulmazlığı olmadan tüm gerçek kişileri kapsamaktadır. Gerçek kişiler haricindeki devletler, silahlı kuvvetler veya şirketler gibi tüzel kişiler veya kurumlar Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisi dışındadır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisi bir devletin kendi yargı makamlarının anılan suçların failleri hakkında soruşturma ve kovuşturma görevini yapmadığı veya yapamadığı durumlarda doğar.
c- Kuruluşunda; Mahkeme Başkanlığı, Hazırlık Dairesi, Birinci Derece Mahkeme Dairesi ve İstinaf Dairesi birimleri bulunmaktadır. Bu birimlerde toplam 18 yargıç görev yapmakta, yargıç sayısı ihtiyaca göre artırılabilmektedir. Mahkeme yargıçlarının ceza hukuku veya uluslararası hukuk alanında deneyimli ve özellikle insani hukuk ve insan hakları uygulamasında bulunmuş olmaları şartı aranmaktadır. Halen Mahkeme Başkanlığı görevini Polonya’dan seçilen Piotr Hofmański yürütmektedir.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılığı ise hiçbir makamdan emir ve talimat almayan, Uluslararası Ceza Mahkemesi bünyesinde yargılamaya esas olacak soruşturmayı bağımsız ve tarafsız olarak yapmak ve gerektiğinde iddianameyi hazırlamakla görevli bağımsız bir organdır. Halen Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcılık görevini İngiltere’den seçilen Karim A. A. Khan QC yürütmektedir.
Savcılık tarafından soruşturma açılması, savcılığın kendiliğinden yaptığı ön inceleme sonucu gerekli görmesi durumunda veya Roma Statüsü’ne taraf devletlerden birinin başvurusu üzerine veya BM Güvenlik Konseyi'nin BM Şartı’nın 7. Bölümü (Barışın Tehdidi, Bozulması ve Saldırı Eylemi Durumunda Alınacak Önlemler) çerçevesinde bir veya birden çok suçun işlenmesi ihtimalini dikkate alarak soruşturma açılması için konuyu savcıya intikal ettirmesi hâlinde mümkün olmaktadır.
Savcı Karim A. A. Khan QC Ukrayna saldırısıyla ilgili 25 Şubat 2022 ve sonrası tarihlerde yaptığı açıklamalarda özetle;
- Rusya Federasyonu ve Ukrayna’nın Roma Statüsü’ne taraf devletler olmadığını,
- Ukrayna’nın 2014 ve 2015 yıllarında mahkemeye yaptığı iki ayrı başvuruda Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Ukrayna topraklarında insanlığa karşı işlenen suçlar ve savaş suçları hakkında soruşturma, kovuşturma ve hüküm verme yetki ve görevini tanıdığını, Ukrayna’nın Uluslararası Ceza Mahkemesi ile işbirliği yapacağını beyan ettiğini,
- Savcılık olarak yapılan ön inceleme sonucunda Ukrayna’da insanlığa karşı cürüm ve savaş suçu işlendiğine dair şüphenin oluştuğunu,
- 2 Mart 2022 günü itibarıyla Roma Statüsüne taraf Arnavutluk, Macaristan dahil 39 ülkenin Ukrayna durumuyla ilgili UCM Savcılığı’na soruşturma başvurusunda bulunduğunu,
- Bu başvurulara binaen Ukrayna’da 21 Kasım 2013 tarihinden itibaren tarafların işlediği ve halen işleyebileceği savaş suçu, insanlığa karşı işlenen suçlar ve soykırım suçunu kapsayacak şekilde soruşturmaya başlandığını,
- Soruşturmanın bağımsız ve tarafsız olarak yapılabilmesi için çatışmanın taraflarından ve uluslararası toplumdan destek beklediğini,
- Soruşturmayı müteakip hazırlayacağı iddianamesini Mahkemenin Hazırlık Dairesi’ne sunacağını,
- Uluslararası insani hukuka tam olarak uyulmasını talep ettiğini,
- Konuyla ilgili belge ve bilgilerin Savcılık Ofisine gönderilmesi gerektiğini bildirmiştir.
Savcılık tarafından hazırlanacak iddianamenin Uluslararası Ceza Mahkemesi Hazırlık Dairesi tarafından kabul edilmesi durumunda, anılan Daire suç failinin tutuklanması ve mahkemeye çıkarılması kararını almaktadır. Failin tutuklanması kararı UCM’nin yargılamada uyguladığı Yargılama Usul ve Delil Yönetmeliği’ne göre sanık yokluğunda yargılamanın/duruşmanın kabul edilmemesi ve sanığın duruşmalarda mutlaka hazır bulunması zorunluluğu nedeniyle verilmektedir. Failin tutuklanması, mahkemeye sevki ve yargılanması işlemi failin bulunduğu ülkenin UCM ile yakın işbirliği yapmasını gerektirmektedir.
Suç faili ile ilgili ilk duruşma, kendisine isnat edilen suçu bildirmek üzere UCM Hazırlık Dairesi’nce yapılmaktadır. UCM Başkanlığı Ukrayna’daki durum için üç hakimden (İtalya, Japonya ve Kongo ülkesi vatandaşı) oluşan 2 No. Hazırlık Dairesinin görevlendirildiğini 2 Mart 2022’de açıklamıştır.
2 No. Hazırlık Dairesi tarafından suç failinin/faillerinin yargılanması gereği sonucuna varılırsa dava dosyası yargılamaya devam edilmek üzere Mahkeme Başkanı’nın oluşturacağı UCM Birinci Derece Mahkeme Dairesine gönderilecektir. UCM Birinci Derece Mahkeme Dairesi yargılama neticesinde kararını oybirliği ile almaya gayret etmekte, ancak bu mümkün olmaz ise kararını oy çokluğu ile alabilmektedir.
UCM Birinci Derece Mahkeme Dairesi sanığın suçu işlediği kanaatine ulaşması halinde mahkumiyet hükmü verebilmektedir. Verilebilecek cezalar 30 yıla kadar hapis, fiilin özel ağırlığı ile sanığın kişisel durumunun haklı göstermesi halinde ömür boyu hapis cezası ve hapis cezasına ilave olarak adli para cezası, iyi niyetli üçüncü kişilerin haklarına zarar vermemek kaydıyla suçtan doğrudan veya dolaylı olarak sağlanan menfaat, mal ve sermayenin müsaderesi de eklenebilmektedir.
Birinci Derece Mahkeme Dairesi’nin vereceği kararlara karşı UCM İstinaf Dairesi’ne istinaf ve karar gözden geçirme kanun yollarına başvurulabilmektedir. Kesinleşmesi halinde hapis cezasının infazı, bu görevi yüklenmeyi kabul eden devletlerarasından Mahkemece seçilen devletin sınırları içerisinde gerçekleştirilmektedir.
ABD, Çin, Türkiye ve diğer bazı ülkeler Roma Statüsü’ne taraf olmamıştır. Bununla birlikte Türkiye Uluslararası Ceza Mahkemesinin faaliyetlerini yakından takip etmekte, New York veya Lahey’de düzenlenen Roma Statüsü’ne Taraf Devletler Asamblesi toplantılarına katılım sağlamaktadır.
Adalet kalıcı barışın ön şartıdır. Uluslararası adalet ise çatışma/savaş sonrası taraflar arasında uzun vadeli barışa, güvenliğe, istikrara, adil gelişme ve gelecekte savaş suçunun tekrar işlenmesinin önlenmesine katkıda bulunur. Şiddetten uzak bir uluslararası gelecek barış, istikrar, adil gelişme ve adalet temelinde inşa edilebilir. Ünlü matematikçi Blaise Pascal’ın dediği gibi “Adaletin kuvvetli, kuvvetlilerin de adaletli olması” hepimizin ortak yararınadır.