Mustafa Mertcan
Dof Robotics YK Başkanı
Özellikle son birkaç yılda yerli teknoloji şirketlerinin uluslararası borsalarda listelenme haberlerini almaya başladık. Başlangıçta başarılı gibi görünen halka arzların bir süre sonra bazı sıkıntılar yaşadığına şahit olduk. Bu başarısız görüntüler yerli şirketlerimiz için yurtdışı halka arz taleplerini azaltmış gibi duruyor. Fakat bu sürecin çok uzun sürmeyeceğini ve kısa süre sonra özellikle Avrupa borsalarında bir çok yerli teknoloji girişimimizin halka arz için sürece başlayacağını, bu durumun nedenlerini ve ilerleyen yıllarda Türk teknoloji ekosistemi için ne kadar büyük bir sorun oluşturacağını bu yazımda sizlere anlatacağım..
Geçtiğimiz aylarda Borsa İstanbul’da Girişim Sermayesi Pazarı olarak adlandırılan ve kriterleri ana pazara göre oldukça düşük olan bir çalışma yapıldı. Bu sayede 29.12.2023 tarihindeki bülten ile SPK tarafından getirilen 750 milyon TL ciro, 1.5 milyar TL aktif büyüklük şartlarına uyamayan teknoloji ağırlıklı girişimlerin çok daha düşük kotasyonlar ile halka arzının önü açılmıştı. Fakat BİST’de oluşturulan bu yeni pazarda ancak nitelikli ve kurumsal yatırımcıların işlem yapabilecek olması ve daha birçok şartlar özellikle girişimci kimliğinden sıyrılmış ve globalleşme sürecindeki teknoloji şirketlerimize pek uyduğu söylenemez. Türkiye'deki orta ölçekli şirketlerin sermaye piyasalarında daha aktif bir rol oynamalarını teşvik etmek ve bu şirketlerin yurt dışı piyasalara yönelmesini engelleyici tedbirler almak için bazı konular önceliklendirilmelidir. Kârlılık oranının dikkate alınması, teknoloji gibi katma değerli üretim yapan ve ihracatçı şirketlere öncelik verilmesi gibi konular, yabancı yatırımcıyı çekerek borsanın değerinin artmasına imkân sağlayacaktır.
Peki, uluslararası borsalarda bu durum nasıl diye bakacak olursak; öncelikle son yıllarda tutarlı büyümesi ile dikkatleri üzerine çeken ve Dünyanın en büyük borsalarından biri olan Londra borsasını bu alanda ele alabiliriz. LSE (London Stock Exchange) hali hazırda Avrupanın açık ara en büyük borsası konumunda. Toplam piyasa büyüklüğü 4,7 trilyon Pound olan LSE, 2023’de 300’den fazla yeni şirket halka arzı yaparak yaklaşık 18 milyar Pound’luk halka arzlar gerçekleştirdi. Bu rakam En yakın takipçisi Frankfurt borsasından 2,3 kat daha fazla. LSE’nin halka arz kriteri ise sadece 30 Milyon Pound şirket değeri. Evet, doğru, ne ciro şartı var ne de aktif büyüklük! Bir diğer önemli nokta ise, şu anda LSE, 671 firma ile dünyanın en fazla yabancı firmasını ağırlayan borsası. 666 adet yabancı firma ile Nasdaq bu listede ikinci sırada yer alıyor.
LSE bu günlerde, bizler gibi gelişmekte olan ülkelerde bulunan özellikle teknoloji firmalarını radarına almış durumda. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde birçok teknoloji firmasını LSE’de halka arz olurken göreceğiz. Elbette dünyanın en iyi borsalarından birinde Türk şirketlerinin listeleniyor olmasının hiçbir sakıncası olmadığı gibi bu durumun inanılmaz bir marketing değeri var. Fakat şöyle de bir gerçek var ki; Londra borsası gibi diğer borsalarında bunu yapıyor olmalarının en önemli sebebi, ellerinde bulunan ve çok değerli olan borsalarını, ulusal ve uluslararası yatırımcılar nezdinde daha fazla çeşitlendirmek ve güçlendirmek.
Tüm bu uluslararası borsalar, harika projeksiyonlara sahip bu şirketleri kendi ülkelerinde halka arz etmeye çalışırken biz ne yapıyoruz? Tekdüze kriterler koyarak, özellikle teknoloji üreten ve bunu ihraç eden firmalarımızı uluslararası borsalara kaptırıyoruz. Daha da önemlisi, bir tane doğru ve iyi bir örneğin ardından başlayıp, onlarca farklı şirketin yabancı borsaları tercihi ile sonuçlanacak bir fitilin ateşini yakıyoruz. Eğer bundan 10 yıl sonra, “Bir zamanlar bu şirketler ‘Yerli ve Milliydi!’” diye başlayan cümleler duymak istemiyorsak bir an evvel bu konuda bir önlem almalı ve şu anda en önemli konumuz olan ihracat ve teknoloji yapan şirketlerimiz için yeni bir kulvar oluşturmalıyız.
Unutmamak gerekir ki: özellikle teknoloji alanında faaliyet gösteren birçok şirketin yüksek şirket değerine sahip olması için ne aktif büyüklük ne de yüksek cirolara ihtiyacı yok. Bu kapsamda, düzenleyici otoritelerin mevcut şartları gözden geçirmesi ve teknoloji gibi sektörlerin ihtiyaçlarına uygun daha esnek düzenlemeler getirmesi, Türkiye'nin sermaye piyasalarının global standartlara uyum sağlamasında ve yabancı yatırımcıları çekmede önemli bir adım olabilir. Bu kotasyonların negatif sonuçları oldukça belirgin olacaktır. Yüksek değerli şirketler yabancı piyasalarda listelenmeyi tercih ettiklerinde, yerel piyasa sadece potansiyel listelemeleri ve bunlarla gelen sermayeyi kaybetmekle kalmaz, aynı zamanda şirketin varlıklarının tamamen ülke dışına taşınma riski de vardır. Bu durum, sermaye ve fikri mülkiyetin drenajına yol açabilir ve bu şirketlerin yerel ekonomiye yapabileceği etkiyi azaltır.