İklim krizinin yol açtığı riskler hayatımızın her alanında etkisini yoğun bir şekilde gösteriyor. Peki yatırım devleri bu risklerin ne kadar farkında?
International Forum of Sovereign Wealth Funds – Uluslararası Varlık Fonları Forumu (IFSWF) tarafından açıklanan verilere göre dünyanın en büyük ulusal varlık fonları (UVF), yatırım kararlarında çevre, sosyal ve yönetişim kriterlerini (ESG) yeterince dikkate almıyor.
IFSWF’ye göre dünya genelinde UVF’lerin toplam varlığı yaklaşık 8 trilyon dolara ulaşıyor. Oysa, UVF’lerin 2015 yılından bu yana yenilenebilir enerjilere yaptıkları yatırım 7,2 milyar dolar. Bu oran petrol ve gaz yatırımlarının üçte birinden daha az bir miktara denk geliyor.
Bazı UVF'ler, büyük kurumsal fonlara oranla ESG kriterlerini daha fazla dikkate alıyor. Örneğin Yeni Zelanda, 2025 yılına kadar portföyündeki emisyon oranını yüzde 40 azaltacağını açıkladı.
Ortadoğu fonları ise portföylerini karbonsuzlaştırmakta biraz daha zorlanıyorlar. Bunun nedeni tabi ki ekonomilerinin uzun senelerdir fosil yakıtlara dayanıyor olması. Bu fonlar, her ne kadar iklim hedefl erini açıklamasalar da, ESG kriterlerine uyum sağlamak için çaba sarfediyorlar. Reuters tarafından gerçekleştirilen ankete göre, fonlar düşük ESG derecesine sahip şirketlere yönelik farklı yaklaşımlar sergiliyorlar.
Hong Kong Para Otoritesi Yatırım Portföyü ve Singapur Ulusal Varlık Fonu değişimi içeriden yönlendirmeyi tercih ederken, Norveç gibi Ulusal Yatırım Fonları, hisse senetlerini bu sürece dahil etmemeyi tercih ediyor.
ESG fonları şirketler için sürdürülebilir bir temel oluşturuyor
Birçok yatırım uzmanına göre, geleceğe yönelik portföylerdeki herhangi bir başarısızlık veya ESG kriterlerini dikkate alan bir gecikme, gelecekte serveti korumak ve devlet gelirlerini desteklemek için kurulan UVF’lerin uzun vadeli performansını tehdit edebilir. Uzmanlar; ESG yatırımlarının şirketlerin işlerini daha sürdürülebilir bir temel üzerine kurmasını hızlandıracağını söylüyor.
Merkezi New York’ta bulunan çokuluslu bağımsız yatırım bankası ve finansal hizmetler şirketi Jefferies’in Küresel ESG ve Sürdürülebilirlik Araştırması Başkanı Aniket Shah, “Ulusal Varlık Fonları, dünyanın uzun vadeli yatırım sermayesidir. Bu nedenle iklim değişikliğine nasıl tepki verdikleri çok önemli” diyor.
Petrol ve gaz anlaşmaları ön planda
Abu Dabi, Yeni Zelanda, Norveç, Kuveyt, Katar ve Suudi Arabistan dahil olmak üzere birçok fon, iklim risklerini büyük sermaye havuzlarının yönetimine entegre etmeyi amaçlayan Tek Gezegen Girişimi’ni imzaladı. 30’dan fazla fon ise, iyi yönetişim, hesap verebilirlik, şeffaflık ve sağduyuyu teşvik etmeyi amaçlayan gönüllü bir hedefler dizisi olan Santiago İlkeleri’nin üyesi konumunda.
Yine de, düşük karbon yolcuğunda yeterli iyileşme sağlanamamış durumda. IFSWF verilerine göre, Ulusal Varlık Fonları 2021’den bu yana neredeyse her yıl yenilenebilir enerjiden çok petrol ve gaz anlaşmalarına yatırım yaptı. Tek istisna ise 2016 yılı oldu. 2016 yılında yapılan anlaşmalarda, iki sektör arasında daha eşit bir bölünme söz konusu oldu. IFSWF’nin Veri ve Analitik Başkanı Enrico Soddu, bazı petrol ve gaz yatırımlarının karbondan uzaklaşmaya yardımcı olacağını ve gelecekte hidrojen taşımak üzere uyarlanabilecek boru hatlarını içerdiğini söylüyor. Bununla birlikte, alternatif varlık piyasası hakkında finansal veri sağlayan
Preqin’e göre, yenilenebilir enerjiler son on yılda UVF’larının toplam altyapı yatırım anlaşmalarının dörtte birinden daha azını oluşturdu.
Ulusal Varlık Fonları’na göre iklim riski önemli, ama…
Reuters tarafından 13 Ulusal Varlık Fonu arasında gerçekleştirilen ankete göre, Ulusal Varlık Fonları iklim riskini önemsiyor; fakat bu fonlar ESG stratejileri ve hedefleri konusunda farklı cevaplar veriyor.
Yeni Zelanda, ESG hedeflerini açıklayan sayılı fonlardan biri. Fon, yatırım yaptığı şirketlerin sera gazı emisyonları veya su tüketimi gibi finansal olmayan verilerini de açıklamasını istiyor. 649 milyar dolarlık Abu Dabi Yatırım Otoritesi (ADIA) ise Avustralya Gelecek fonu gibi, iklim risklerini yatırım planlamasına dahil ettiğini ifade ediyor.
Singapurlu 417 milyar dolarlık Temasek Holdings, yatırım yapmayı hedeflediği şirketlerin emisyon profilini dikkate alıyor. Hong Kong Para Otoritesi Yatırım Portföyü de, iklim risklerini yönetmek için farklı ölçümlemeler yaptığını ifade ediyor.
Suudi Arabistan’ın 430 milyar dolarlık Kamu Yatırım Fonu (PIF); Kuveyt’in 534 milyar dolarlık Kuveyt Yatırım Otoritesi (KIA); 295 milyar dolarlık Katar Yatırım Otoritesi (QIA) ; 302 milyar dolarlık Dubai Yatırım Şirketi (ICD) ve 1 trilyon dolarlık Çin Yatırım Şirketi (CIC) ise Reuters’ın anketine katılmak istemeyen fonlar arasında yer alıyor.
Avustralya fonları sürdürülebilirlikte ilk sırada
Fonların ESG performansını ölçmek çok kolay değil, çünkü bu yatırımlar tarih, coğrafya ve büyüklük bakımından farklılık gösteriyor. Fonların tamamının yeterince şeffaf olmaması da ölçümlemeyi zorlaştırıyor. Fakat, varlıklarını kamuya açıklayan 25 fona bakıldığında, Avustralya’nın 166 milyar dolarlık Gelecek Fonu’nun sürdürülebilirlik açısından en yüksek puan alan portföye sahip olduğu görülüyor. Avustralya’yı Yeni Zelanda’nın 41 milyar dolarlık NZ Super Fonu ve dünyanın en büyük fonu olan Norveçli 1,3 trilyon dolarlık Norges Bank Investment Management izliyor.