Ulusal afet kültürünü ve risk yönetimini geliştirmeliyiz

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

AKUT çeyrek asrı geride bıraktı. Bu çeyrek asırda, tamamen gönüllülük esasıyla çalışan, Türkiye’nin 27 yerleşiminde ekibi bulunan, 3 bini aşkın gönüllüsüyle, Türkiye’de arama kurtarma üzerine liderlik yapan ve aynı zamanda ilkleri başaran bir sivil toplum örgütü olarak hizmet verdi. Avrupa Sivil Koruma Mekanizması kapsamındaki Avrupa Sivil Koruma Havuzu’na giren ilk Türk arama- kurtarma ekibi oldu. Avrupa Birliği Komisyonu tarafından, ModEX kapsamında kentsel arama-kurtarma ve medikal tatbikatlarını düzenleyecek olan konsorsiyumda ortak olarak görevlendirildi v bunu başaran ilk Türk kentsel arama kurtarma ekibi oldu. AKUT Başkanı Recep Şalcı, AKUT’un 25 yılını değerlendirdi:                    

Sel ve yangın afetlerinde ‘kriz yönetimi’ olgusuna sıkışmış durumdayız “AKUT olarak, Türkiye’nin küçük bir modeli gibi her görüşten, yapıdan ve meslekten insanın içinde bulunduğu bir sivil toplum örgütüyüz. 1996 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz 4 bine yakın operasyonda, 3 bini aşkın insanın hayatını kurtardık. Yaşamın kutsal ve değerli olduğu bilinciyle binlerce hayvanın kurtarılmasını sağladık. 5 yılda 52 bin km yol kat ederek, 52 il, 174 ilçede 5,5 milyon kişiye mobil eğitim projesi ile ulaştık. Her yıl toplumu bilinçlendirmek ve afetlere karşı daha dayanıklı bir Türkiye yaratmak için yüz binlerce kişiye ‘’Temel Afet Bilinçlendirme ve Deprem Seminerleri’’ verdik ve vermeye devam ediyoruz. Afetlerde en önemli iki konu, her türlü afet kültürünü oturtmamız ve eskiyen kriz yönetimi anlayışını terk edip, ‘risk yönetimi’ anlayışına geçebilmemizdir. Maalesef biz şu aşamada, özellikle sel ve yangın afetlerinde ‘kriz yönetimi’ olgusuna sıkışmış durumdayız. Ayrıca, deprem afeti için ülke olarak başladığımız arama kurtarma ekiplerinin akreditasyon sürecini; sel ve yangın afetlerine de taşımalıyız. Hayat iyi niyetli çabalarla değil; belli standartlarda eğitilmiş ve donanımlı ekiplerle kurtarılır. Ulusal afet kültürünü ve “risk yönetimi” modelini bir an önce geliştirmeliyiz.”              

Afet bilinçlendirme korku üzerine

“Afet bilinçlendirme yıllardır deprem afeti ve korku üzerine oldu. Bu strateji doğal olarak başarılı olmadı. O yüzden depremle korkutmak yerine, insanlarımızda afet bilinci, farkındalığı ve kültürü oluşturmalıyız. İnsanların nasıl hazırlanması ve neler yapması gerektiğinin sistematik bir şekilde anlatılması ve içselleştirilmesi gerekiyor. Ve bu iş öyle kurumların birer saatlik seminerleriyle ya da kendi çabalarıyla halledilebilecek bir sorun değil. Ayrıca dilin de değişmesi gerekiyor. ‘Eğitimi verdik tamam, insanlarımız aydınlanıyor’; böyle bir perspektif çok da işe yaramıyor.”                     

Ne kadar başarılı ekiplere sahip olursanız olun; herkesi kurtaramıyorsunuz

“AKUT olarak müdahale kapasitemiz 5 farklı afet türünde gerçekten dünya standartlarında. İlki doğal olarak deprem. Kentsel kurtarma ikincisi. Su üstü veya akarsu, sel dediğimiz afetler üçüncü alan. Doğada kaybolmalar -ki bu konuda, hem taktik hem de eğitim olarak gerçekten çok ilerideyiz, dağ kurtarma konusunda çok özel kurtarmacılarımız var- dördüncü alan. Beşinci ve son kurtarma türü ise, kış koşullarında, dağ ve çığ kurtarma. 1999 depremine kadar AKUT’un misyonu kurtarmaydı. Ama 99 depreminde biz şunu gördük: Ne kadar başarılı ekiplere sahip olursanız olun; herkesi kurtaramıyorsunuz. Herkesi kurtarmak yerine, onları bilinçlendirmek; insanların mümkün olduğunca kurtarılacak pozisyona düşmemesini sağlamak için farkındalık eğitimleri ile beslemek gerektiğini düşündük. Ve 2004 yılında, Türkiye’de yapılan büyük projelerden birisi olan ‘’Anadolu ile Elele” projesinde bir TIR ile 81 ili dolaştık. Bütün ilçeleri dolaşarak ve devam eden çalışmalarla 1 milyonun üzerinde insana yüz yüze afetlere hazırlık bilinçlendirme eğitimleri verdik.”

Arama kurtarma ekiplerinin başarısı ile değil yapıların depreme dayanıklılığı ile övünmek isterdim

“İstanbul gibi dünya megapolü bir kentten bahsediyorsak, eğer yapı stoklarınız depreme dayanıklı değilse, hazır olmak kavramından asla söz edemezsiniz. Öncelikle bu konuda hemfikir olmalıyız tüm toplum olarak. Dünyanın ilk üçüne girecek arama kurtarma ekiplerine sahibiz ama bunla övünmek yerine, yapıları depreme dayanıklı bir ülke olarak övünmek isterdim. Dünyadaki tüm arama kurtarma ekiplerini, en son teknolojik avadanlıkla bir araya getirseniz bile, işe yaramaz. Aslında çok basit; asıl hayat kurtaran, ‘afete hazırlık’, ‘afet kültürü’ ve ‘yapı sağlamlığıdır’. Bizim 22 yıl geçmesine rağmen, maalesef hala yapı stokları açısından, kentsel dönüşüm açısından yapmamız gereken; hem de çok hızlı yapmamız gereken çok şey var. Basit bir oranlamayla, şu anda 10 üzerinden 6’dayız diyebilirim. 2008’den sonra yapılmış binaların depreme karşı çok dayanıklı olduğu net. 2018 yılında binaların deprem yönetmeliği değişti ve yeni binalar artık sıkı bir şekilde denetleniyor; eskisi gibi müteahhitlerin inisiyatifine bırakılmıyor. İstanbul’da özellikle kamu binalarının yüzde 94’ü güçlendirildi ya da yeniden yapıldı. Ama kentsel dönüşümleri tam olarak tamamlamadıktan sonra büyük bir İstanbul depremine hazırız diyemeyiz. İstanbul Deprem Müdahale Planı, hangi bölgede, hangi ekipler çalışacak; hangi ekip, hangi konulardan sorumlu olacak vs. ayrıntılarına kadar hazır. Ama asıl önemli olan bu değil ki! Asıl önemli olan bu planın tüm bireyler ve kurumlar olarak içselleştirilmesidir. Önemli bir diğer yanıt da, İstanbul dışından gelecek arama kurtarma ekiplerini deprem bölgesine, nasıl olası en hızlı şekilde ulaştıracaksınız sorusuna yanıttır; yani Ulusal Tahliye Planı’dır. Çünkü, İstanbul’daki bir depremde, İstanbul’da bulunan arama kurtarma ekiplerinizi yok saymalısınız; umarız olmaz ama onlar da afetzede haline gelebilir.”

“GÜVENDEYİM” Afetlere karşı mobil rehber

“AKUT gönüllüleri, özellikle deprem sırasında iletişim konusunda, ‘Güvendeyim’ adında bir aplikasyon gerçekleştirdiler. Ve yakın zamanda güncellendi. Google Play ve Apple App Store üzerinden ulaşılabiliyor. ‘Güvendeyim’, doğal afet durumlarında, konum bilgilerinizin kısa mesaj yoluyla daha önceden belirlediğiniz kişilere gönderilerek, güvende olduğunuzun bildirilmesine yardım eden bir mobil uygulama. Uygulamayı, afetlere karşı bir mobil rehber gibi düşünebilirsiniz. Uygulamanın belki de en önemli özelliği, internetsiz çalışabiliyor olması. Aramanın mümkün olmadığı, internetin çalışmadığı, SMS’lerin devreye girdiği doğal afet durumlarında, tek bir butona basılması, konumunuzun paylaşılması için yeterli oluyor. Uygulamanın Ayarlar bölümünden, acil durumlarda haber iletilmesini istediğiniz, en fazla 10 kişinin telefon numarasını ekleyebiliyorsunuz. Daha sağlıklı çalışabilmesi adına, aynı şehirde yaşamayan en az bir yakınınızın numarasının uygulamaya eklenmesini öneriyoruz.”

Tüm yazılarını göster