Ukrayna’ya Rusya saldırısının birinci yılı dolarken, Uygar Dünya bu felaketin 24/7 tanığı… Yanıp yıkılan üniversite ve kütüphane binalarını, tiyatroları, tarihi binaları, hatta mezarlıkları, kiliseleri, ülkenin kültür mirasına saldırıyı Ukrayna Kültür Bakanlığı tek tek saptıyor (https://rb.gy/rrdd7h). Sivil mimari ve konutlar ise gitti, gider…
Bu savaş ortamında sessiz sedasız büyük bir başarı öyküsü var. Hayır, Ukrayna’nın direnişi değil, bambaşka bir başarı: Ukrayna’nın kültür mirası yanıp yıkılırken, “dijital kültür mirası” ülke dışına, Batılı ülkelere kaçırıldı.
Evet, “kaçırıldı.” Hem de dünya çapında bin 300 (1,300) gönüllü tarafından… Kamusal nitelikte 5 bine yakın web sitesinden 50 terabyte veri/bilgi Batılı ülkelerin güvenli veri merkezlerine kopyalandı. Oralarda saklanıyor. Günün birinde Ukrayna’ya barış geri gelirse, bu dijital kültür mirası iade edilecek. Matbu (kağıt baskı) veri/bilgiyi kurtarmak mümkün değildi, ama “kamusal” dijital veriyi kurtarmak mümkün oldu.
Yukardaki paragrafta bazı terimleri açmak gerekiyor: Dijital kültür mirası nedir? Nasıl kaçırıldı? Kim kaçırdı? Nereye? 50 terabyte ne demek?
Müzelerin, üniversite ve bilim kurumlarının, kütüphanelerin web siteleri, blogları, her türlü dijital kayıtları, veri merkezlerindeki dijital kayıtlar, bilgiler, belgeler, veriler, kaynaklara “dijital kültür mirası” deniliyor… Bunlar, Batı’daki veri merkezlerine kopyalandı. Çünkü, 2014’ten bu yana Rusya saldırısıyla tahrip olan internet hatları, yıkılan yakılan kütüphane ve üniversite binalarındaki bilgisayarlar, her türlü dijital kayıtlar, veri merkezlerinde saklanan “veri/bilgi” yok oluyordu. Rus kuvvetleri, “özellikle” kültürle ilişkili adresleri hedef alıyordu.
Dijital veri depolamak için Amerikalıların uydurduğu “Bulut Bilişim” sözcüğü, sanki gökyüzünde sihirli bir bulut varmış da veriler orada depolanıyormuş algısı yaratır. Oysa, veriler gökteki bulutta değil yerdeki depolarda saklanır: Ambar gibi yatay mimari “veri merkezi” binalarında… Aslında bunlar, her türlü tehdide açık yapılar. Üzerine bomba düşebilir. Depremde hasar görebilir. Yangın çıkabilir. Su basabilir. Elektrik kesilebilir. Siber saldırıya uğrayabilir. Elbette inşaat sırasında bu tehditlere önlem alınır. Ama neticede bunlar birer binadır. Hasar görürse, olan, verilere olur. Tıpkı kağıt baskı (veya el yazması) her şeyin yanıp kül olacağı veya başka şekillerde yok olacağı gibi. Tarih, “kültür mirasının” özellikle kasıtlı, bazen de kasıtsız yok oluş öyküleriyle dolu.
Ara bilgi: 1992 – 95 Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde Sırplar, Bosna Hersek’te etnik ve kültürel soykırıma girişmişti. Bu sırada 25 - 26 Ağustos 1992’de Saraybosna’daki Milli Kütüphane’yi Sırp topçusu “özellikle” hedef almıştı. Amaç, Bosna Hersek’in çok-kültürlü geçmişine ait toplumsal belleği (bilgiyi) yok etmekti. 1894’te hizmete giren tarihi bina ağır hasara uğradı. Yangın çıktı. Kütüphane Müdiresi öldü. 3 milyon kitabın yüzde 90’ı yandı… Ayrıca, Doğu Kültürü (Orient) Kütüphanesi’nde Bosna Hersek’in 500 yıllık tarihine ilişkin 5 bini aşkın cilt, 200 bin belge yine Sırp saldırısıyla yok oldu. Mostar kentindeki Katolik Piskoposluk Kütüphanesi’ndeki 50 bin nadir kitap da…
Tıpkı Sırplar gibi, Ruslar da Ukrayna’da benzer bir yıkım izliyor. Ama bugünün hedefleri 1992’de olmayan web siteleri, internet hatları… Ruslar, 2014’te işgal ettikleri Doğu Ukrayna’daki bütün web sitelerini Rus sunuculara bağladılar. Ukrayna’ya ait web sitelerini sildiler, halen siliyorlar. Kütüphaneler, bilim merkezleri, üniversiteler özellikle hedefte (New York Times: https://rb.gy/jzgvhv)
Örneğin, Rus sınırına yakın Harkov/Harkiv’deki Devlet Arşivi’nin dijital verilerinin “kaçırılmasından” saatler içinde o bina bombalanmış. Ne yazık ki dijital kopyalama teknikleri; kağıt baskı kitapları, kağıt belgeleri kopyalamaya yaramıyor. Onlar, binalarla birlikte yanıp kül oluyor.
Rus saldırısından iki gün içinde 26 Şubat 2022’den başlayarak, ikisi ABD’de, biri Avusturya’da üç veri/bilgi yöneticisi, Ukrayna’nın dijital kültür mirasını kurtarmak için dünyaya çağrı yaptı. Twitter üzerinden başlayan kurtarma çağrısı, bir kaç gün içinde bir kaç yüz gönüllüye, daha sonra daha fazlasına, neticede bin 500 (1,500) kişiye ulaştı.
Gönüllüler arasında Ukrayna’lılar da vardı, ama çoğunluk Batılı ülkelerde yaşıyordu. Örneği daha önce görülmeyen boyutta bir kurtarma faaliyetinin kitlesel desteği oldular. Bu kitle kaynaklı, imece tarzı yardımlaşma (crowdsource) yaklaşık 5 bin “kamusal” siteden 50 terabyte veriyi Ukrayna’dan kaçırarak Batılı ülkelerde kopyaladı. Kişisel özel siteler için ise yapılabilecek bir şey yoktu.
Bilişimde veri/bilgi miktarı, dijital ölçü birimi “byte” ile ölçülür. Kilogram, santigrat gibi ölçülere alışkınız, bilişim için de kilobyte, megabyte diye, sıfırları arta arta büyüyen “byte” ölçüleri var.
Bilişimde ölçüm, tek bir “karakter vuruşunu” tanımlayan “bit” ile başlıyor. İngilizcede bit = tane demek. Tek bir karaktere (harf, sayı, sembol) veya devam tuşuna 1 kez vuruş = 1 bit. Bilişim tarihi ve teknolojisiyle ilgili konumuz dışı nedenlerle 8 bit = 1 byte oluyor. Türkçesi “bayt.” Örneğin, 8 bit’ten oluşan “kompüter” sözcüğü 1 byte hacminde.
50 terabyte ise çok çok çok büyük bir hacim. Sadece 1 terabyte bile nasıl bir büyüklük? Bunu göz önüne getirmek amacıyla, esprili bir örneği 2011-2020 Yazılım Sanayicileri (YASAD) Derneği Başkanı Doğan Ufuk Güneş fıkra gibi özetlemişti: (https://rb.gy/knrrks)
Byte: Tek buğday tanesi - Kilobyte: Bir kâse buğday - Megabyte: 8 çuval buğday
Gigabyte: 3 kamyon buğday - Terabyte: 2 büyük gemi dolusu buğday
Petabyte: İstanbul dolusu buğday - Exabyte: Türkiye dolusu buğday
Zettabyte: Pasifik Okyanusu dolusu buğday
ABD Oregon Üniversitesi’nden bilişimci Kelly Brown ise A4 boyutunda 85 milyon 899 bin 345 Word sayfasının 1 terabyte tuttuğunu hesaplamıştı (https://rb.gy/nlsdbo)
Bir ülkenin bu kadar büyük kamusal dijital kültür mirasının, başka ülkelere kaçırılarak yabancı veri merkezlerinde kopyalanması, bir ilk. Benzer kopyalama girişimleri başka yerlerde sınırlı ve küçük boyutlarda yapılmıştı. Bu seferki ise tamamen uluslararası gönüllülerden oluşan “kitle destekli.”
Girişimin adını SUCHO koydular (Saving Ukranian Cultural Heritage Online = Ukrayna Kültür Mirasını Çevrimiçi Kurtarma) sucho.org
Rusya’nın geçen yıl Ukrayna’ya saldırdığı ilk günlerde, girişimi Boston/Tufts Üniversitesi’nden Anna Kijas başlattı. Stanford Üniversitesi’nden Quinn Dombrowski katıldı. Avusturya’dan Dijital Beşeri Bilimler ve Kültür Mirası Merkezi (ACDH-CH) uzmanı Sebastian Majstorovic üçüncü girişimci oldu.
Twitter üzerinden “Ukrayna’ya yardım” çağrısına hızla uluslararası katılım sağladılar. Çoğunluğu bilişimci olmayan, ama kurtarma faaliyetine nasıl katılacağını öğrenmeye hazır çok sayıda gönüllü profesyonel ve akademisyen işe koyuldu. Web sitelerini ve veri/bilgiyi kurtarmak, başka yere kopyalamak için özel dijital teknikler gerekiyordu. Çoğuna bunlar ekran üzerinden öğretildi. (Webrecorder, Browsertrix Crawler and Cloud vb).
Kısa sürede gönüllü sayısının bini aşmasında, Ukrayna bilim/kültür diasporasının “bilinirliği” önemli: Ukrayna, ABD’de “tanınan” bir ülke ve kültürdü zaten. Bunu sağlayan, sürdüren kurumları vardı.
New York’ta dünyaca ünlü 5’inci Cadde’nin en prestijli tarihi binalarından biri 75 yıldır Ukrayna Enstitüsü. ABD’nin Louvre Müzesi sayılan Metropolitan’ın karşı sırasında, en turistik güzergahta, göz önünde. Sergiler açılan, resitaller ve konferanslar verilen şık ve “yol üstü” bir adres.
New York eyaletinin batı komşusu New Jersey’de ve daha batıda Michigan’da birer Ukrayna Kültür Merkezi var. New York eyaletinin kuzey komşusu Connecticut’ta Ukrayna Kültür Mirası Merkezi var. Ama en önemlisi Harvard Üniversitesi’nde bir Ukrayna Araştırma Enstitüsü var. Burası, Harvard Kampüsü’nde bağımsız bir bina.
Sadece bu kurumların bile, Ukrayna’nın ABD’de tanınmasına, bilinmesine katkısı mükemmel. ABD’de 1 milyonu aşkın Ukrayna kökenli Amerikan vatandaşı ise, kaliteli eğitimli ve katılımcı bir diasporanın -icabında- kamu oyu oluşturmada ne kadar önemli olduğuna örnek…
Üç veri bilimcisinin girişimiyle 1 yıl önce doğan SUCHO, şimdi uluslararası bir platform oldu. İşbirliği yapan kurumlardan bazısı: UNESCO BM Eğitim, bilim ve kültür kurumu. Silikon Vadisi’nin kurucu üniversitesi Stanford. Boston/Tufts Üniversitesi. Avrupa Birliği Dijital Miras Projesi Europeana. Almanya Bavyera Milli Kütüphanesi. Belçika Kral Baudouin Vakfı. Bazı üniversiteler: İskoçya/Edinburg, Almanya/Dresden ve Karlsruhe Teknik, Kanada/Toronto, İsviçre/Basel. Ve bizde kavram olarak bile karşılığı olmayan bir Alman kurumu: Die Nationale Forschungsdateninfrastruktur (NFDI) bilimsel araştırma verilerinin korunmasını, depolanmasını, paylaşılmasnı sağlayan konsorsiyum.
Bir ABD icadı olan Internet Arşivi’nin ise bambaşka bir yeri ve katkısı oldu SUCHO’ya. 1996’da Brewster Kahle adlı bilişimcinin kurduğu benzersiz bir dijital arşiv Internet Archive. Bugün 36 milyon kitap ve metin saklıyor. 11.6 milyon sinema filmi, video, TV programları ve klipler. 950 bin yazılım programı. 15 milyon ses kaydı. 4.5 milyon fotoğraf ve görsel kayıt. 251 bin konser kaydı. 780 milyar web sayfası. Toplam: 20 petabyte hacim (1 petabyte, yuvarlak hesap = 1.1 katrilyon byte).
Bu web sayfaları, İnternet Arşivi bünyesindeki “Geçmiş Zaman Olur ki” (Wayback Machine) bölümünde saklanıyor. Örneğin, Arçelik’in 27 Aralık 1996 tarihli web sayfasını bugün artık bulamazsınız, ama Wayback Machine’de duruyor (https://rb.gy/xr2pmd)
Türkiye’de ilk internet servis sağlayıcılarından Ixir’in sitesinin 4 Mart 2000’de müşteriye vaadlerini okuyabilirsiniz: “Her ayın ilk 1 saati bedava. Her ay 50 saate kadar saat ücreti 0,28 dolar. Her ay 50 saatten sonraki saat ücreti bedava” (https://rb.gy/js5t8l)
İşte bu İnternet Arşivi de SUCHO’nun Ukrayna’dan kaçırdığı dijital mirasın bir kısmına sunucusunda yer açtı.
Ve, konumuzun sonunda Google’dan iyi bir haber de var:
“Google Sanat ve Kültür” Ukrayna’nın kültür mirasını dünyaya tanıtmak için ansiklopedik bir site yaptı (https://artsandculture.google.com/project/ukraine)
“Ukrayna Burada” adlı sitede ülkenin kültürü, sanatı, müzeleri, gelenekleri, turizmi, doğası, tarihi, yemek tariflerine varıncaya kadar gayet coşkun bir görsellikle bir bilgi seliyle tanıtılıyor.
Google’ın bu projesi, Ukrayna’nın hem somut kültürel mirası (binalar, kiliseler, müzeler, kütüphaneler vb) hem de somut olmayan (gelenekler, sözlü tarih, mutfak kültürü vb) kültürel mirasını korumaya aldı. Çünkü savaşın çok daha yoğunlaşacağı, maddi ve manevi yıkımın daha artacağı belli. Şu sırada, somut olan-olmayan kültür varlıklarından ne kurtarılabilirse kâr.