Ukrayna savaşının yan etkileri

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Küresel dünyada tüm sorunlar o kadar iç içe geçmiş durumda ki, Ukrayna’da yaşanan savaş, dünyanın çok uzak köşelerindeki ilişkileri/ittifakları etkiliyor.

O kadar ki, Ukrayna ile hiç ilgisi bulunmayan uluslararası krizlerde bile, yaşanmakta olan savaş pazarlık unsuru haline gelmeye başladı.

İRAN NÜKLEER GÖRÜŞMELERİNDE UKRAYNA ETKİSİ

İran’ın nükleer programına ilişkin uluslararası müzakereler bunun bir örneği;

ABD ile İran arasında Viyana’da yürütülen dolaylı görüşmelerde tam bir uzlaşma umudu doğmuştu ki, Moskova’dan bir talep geldi;

Rusya Ukrayna krizi nedeniyle uygulanan ambargoların İran’la olan insani, askeri ve ekonomik ilişkilerini etkilemeyeceği konusunda ABD’den yazılı güvence istedi.

Moskova’nın attığı bu diplomatik adım ABD’ye ültimatom niteliği taşıyor. Satır aralarında, ABD’nin Moskova-Tahran ilişkilerine karışmaya kalkması halinde, Rusya’nın da Viyana’daki nükleer müzakereler masasını devirebileceği tehdidi yer alıyor.

Diğer taraftan bakılırsa, ABD’nin Rusya’nın isteğini kabul etmesi ise, Washington yönetiminin Moskova üzerinde kurmak istediği küresel baskı politikasından kendi eliyle vazgeçmesi anlamına geliyor. Moskova ABD’den İran konusunda böylesine resmi bir “istisna” alırsa, pek çok ülkenin de Washington’dan benzeri için sıraya girme ihtimali de cabası.

İsrail’in ABD ile İran’ın nükleer program müzakerelerinde yaşanan ilerlemelerden dolayı alarma geçtiği de bir sır değil. İran’a yönelik Amerikan politikasının yumuşaması, İsrail siyasetinin en büyük endişesi. İsrail’in Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuğa soyunmasını hem bu açıdan, hem de Suriye’de Moskova ile tutturduğu hassas denge politikasının bozulması endişesi açısından okumak da mümkün.

SUUDİ VELİAHT PRENS’İN İRAN’A GÖZ KIRPMASI

Ukrayna krizi, dolaylı olarak Ortadoğu’daki karmaşık ilişkileri de etkilemeye başladı. Ukrayna’nın Batı’nın lafta kalan desteğine rağmen, fiilen Rus askerlerinin çizmelerine ezdirilmesi, Washington’un Ortadoğu’daki geleneksel müttefiklerini de tedirgin etmiş görünüyor. Kimi “ezeli düşmanı” ile barışma yolu ararken, kimi de Ukrayna’da yaşananları kendi savaşlarında “çıkara” dönüştürmeye çalışıyor.

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman’ın geçen hafta yaptığı bir açıklama kritik önemde; Veliaht Prens, İran-Suudi Arabistan müzakerelerine verdiği önemi dile getirerek, müzakerelerin başarılı olması halinde “tüm bölgenin önünde parlak bir geleceğin yattığını” söyledi.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ise Ukrayna savaşını, Yemen’de Husilere karşı verdiği mücadele için bir kaldıraç gibi kullanma peşinde; Diplomatik kulislere yansıyan bilgiler, halen BM Güvenlik Konseyi geçici üyesi olan BAE’nin, Konsey’de oylanan Rusya karşıtı kararda “çekimser” kalmasının Washington’a mesaj olduğunu gösteriyor. BAE, ABD’nin Yemen’deki Husileri resmen “terör örgütü” olarak tanımasını istiyor. Washington ayak sürüyünce de karşılığı Ukrayna savaşında izlenen politikalarda veriyor.

ABD-HİNDİSTAN İLİŞKİLERİNE GÖLGE DÜŞTÜ

Ukrayna Savaşı, ABD-Hindistan ilişkilerinde de sıkıntı yaratmaya aday; Hindistan’ın Rusya’dan S-400 satın alması, Washington’un bu ülkeye –tıpkı Türkiye’ye yaptığı gibi- CAATSA kapsamında yaptırım uygulamasını gündeme getirmişti.

Ancak ABD’nin Çin’i çevreleme politikasında Hindistan’ın taşıdığı kritik önem nedeniyle, Washington yönetiminde Hindistan’a “istisna sağlamak” için hukuki ve siyasi arayışlar başlamıştı. Bulunan hukuki bahane ise, yaptırım uygulanan Türkiye’nin “NATO üyesi” yani ABD’nin resmi müttefiki olması, Hindistan’ın ise böyle bir statüsünün bulunmaması idi. Bu çerçevede ABD Başkanı’nın yetkisini kullanarak Hindistan’a CAATSA yaptırımlarından “istisna” sağlayabileceği üzerinde duruluyordu.

Ancak Hindistan’ın BM’de yapılan oylamalarda Batı cephesinin yanında yer almayıp, “çekimser” kalması Washington’da da havayı değiştirdi. Bunun somut göstergesi, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Donald Lu’nun Amerikan Kongresi’nde geçen hafta yaptığı bir konuşma;

Ukrayna konusunda Hintli yetkililerle son dönemde bir “diplomatik meydan muharebesi” yaşadıklarını söyleyen Lu, Hindistan’ın Rusya ile olan yoğun askeri ilişkilerinin Biden yönetiminde ciddi endişe kaynağı olduğunu vurguladı. “Hindistan hükümetinin Rusya’ya karşı daha açık bir tutum almasını bekliyoruz” diyen Lu, “Hindistan’a CAATSA yaptırımları konusunda muafiyet verilip verilmeyeceğini de tartıyoruz” ifadesiyle de Yeni Delhi’ye –deyim yerindeyse- aba altından sopa gösterdi.

ABD, DEVİRMEYE ÇALIŞTIĞI MADURO İLE TEMASTA

Ukrayna savaşı, Amerika kıtasında da “olmaz” denilen oldurdu; ABD, çok kısa bir süre öncesine kadar devirmeye çalıştığı Venezuela Lideri Maduro ile temasa geçti. Amerikan basını, Venezuela’ya giden Amerikan resmi heyetinin amacının, Rusya’ya yönelik yaptırımlar nedeniyle petrol arzında oluşan açığın Venezuela üzerinden kapatılmasını görüşmek olduğunu yazdı.

ARAP ÜLKELERİNİN BUĞDAY ENDİŞESİ

Ukrayna savaşı Arap ülkelerinde ise ekonomik olarak endişe yaratmış durumda. Mesela Mısır’ın BM oylamasında Batı cephesinde değil, “çekimser” blokta yer alması, “buğday endişesine” bağlanıyor. .

Dünya buğday ihracatının neredeyse dörtte biri Ukrayna ve Rusya tarafından karşılanıyor. Mısır’ın buğday ihracatının bu iki ülkeden karşılanma oranı yüzde 85. Ukrayna savaş nedeniyle devre dışı kalırken, belli ki Arap ülkeleri Rusya’dan ithalat imkanını elden çıkarmak istemiyorlar. Keza Magreb Arapları’nda da durum pek farklı değil.

TÜRKİYE’NİN “MÜLTECİ KARTI” ELDEN ÇIKTI

Mısır’ın yaşadığı buğday endişesinin bir benzerinin- üstüne bir de ayçicek yağı endişesi eklenerek- Türkiye'de de yaşandığı marketlerdeki görüntülerden belli.

Yine Ukrayna savaşının AK Parti hükümetinin Batı’ya yönelik zaman zaman kullandığı Suriyeli mülteci kartına da etkisi büyük olacak gibi görünüyor;

Milyonlarca Ukraynalı Avrupa ülkelerine sığınırken, Ankara’nın artık Avrupa Birliği ile Suriyeler’e mali destek için masaya oturma şansı pek kalmadı.

Konunun AK Parti’nin Suriye yaklaşımlarına etkisi ise, başlı başına bir başka yazı konusu...

Tüm yazılarını göster