Ukrayna karışırken; Ortadoğu barışıyor

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Ukrayna Savaşı’nın artçı etkileri dünya siyasetinde kimi zaman olumlu, kimi zaman olumsuz sonuçlar doğuruyor. 

Olumsuz taraf, giderek çıkmaza giren Ukrayna-Rusya barış müzakerelerinde yaşanıyor; savaş uzadıkça Batı cephesi Rusya’ya yönelik yaptırımları ağırlaştırıyor. Yaptırımlar ağırlaştıkça, Moskova yönetimi de Ukrayna ile müzakere sürecine “Batı yaptırımları” meselesini de dahil etmeye çalışıyor. 

ANA GÜNDEM; ODESSA LİMANINA RUS ABLUKASI

Bu arada Ukrayna’nın Odessa limanına Rusya’nın uyguladığı abluka nedeniyle, dünya tahıl ambarı olarak anılan Ukrayna’da üretilen, gemilere yüklenen buğday, bir türlü yola çıkamıyor. Bu nedenle şimdilerde müzakereler, Ukrayna ile Rusya arasında barışı sağlamaktan çok, Odessa Limanı’ndan buğday ve diğer tarım ürünlerini geçirecek bir “insani koridor” açmaya odaklanmış durumda. 

İnsani koridor konusunda BM Genel Sekreteri Guterres bile devreye girmiş durumda. Müzakerelerin kritik aktörlerinden biri de Türkiye. Basına, Moskova’ya bazı tavizler verilmesi karşılığında, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin donanmalarının, Odessa’dan çıkacak yük gemilerine eşlik etmeleri gibi iddialar bile yansımış durumda. Ancak başta BM Genel Sekreteri olmak üzere, taraflar müzakerelerin yönü konusunda çok sessiz. Dolayısıyla iddiaların hiçbiri doğrulanmış değil. Ancak şurası kesin; kıyıdaş ülkelerin donanmalarına görev düşerse, bu konuda en büyük yükü Türkiye’nin üstlenmesi muhtemel. Ankara’da gerçekleşen, Polonya-Romanya-Türkiye üçlü istişare sürecinde bu konuların da konuşulduğunu tahmin etmek güç değil. Belli ki Ankara, olası yükü dağıtmaya çalışıyor şimdiden. 

ORTADOĞU’DA UZLAŞMA, ÇATIŞMANIN ÖNÜNE GEÇİYOR

Ukrayna krizinin yarattığı uluslararası ekonomik sıkıntılar, Ortadoğu’ya ise “barışma dalgaları” olarak yansıyor. En kritik “barışmalardan” biri ABD ile Suudi Arabistan arasında yaşanacak gibi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın yakında çıkacağı Ortadoğu turuna Suudi Arabistan’ı da dahil edebileceği konuşuluyor. Oysa aynı Biden, Başkanlık döneminin ilk günlerinde Kaşıkçı cinayeti ve diğer insan hakları ihlalleri nedeniyle Suudi Arabistan hakkında “parya devlet” gibi ifadeler kullanmıştı. CIA da  Biden’ın talimatıyla Kaşıkçı cinayetindeki faillerin Suudi Kraliyet ailesiyle ilişkisini ortaya koyan raporlarını kamuoyuna açıklamıştı. 

Ancak Ukrayna savaşıyla birlikte ortaya çıkan enerji krizi, belli ki Biden yönetimini Suudiler’i sıkıştırma politikasından vazgeçirmiş durumda. Washington-Riyad-İsrail üçgeninde, Mısır’ın kolaylaştırıcılığıyla yürüyen müzakerelerde ciddi ilerleme kaydedildiğinden bahsediliyor. 

Müzakereler, Mısır-Suudi Arabistan-Ürdün ve İsrail dörtgeninin tam ortasında yer alan Kızıldeniz’in çıkışındaki Tiran ve Sanafir adalarının aidiyeti üzerinden yürüyor. Adalar konusundaki Mısır ve Suudi Arabistan arasında aidiyet anlaşmazlığı 2017 yılında Mısır’da Sisi yönetiminin Adalar’ı Suudiler’e vermesi ile çözülür gibi olmuşsa da, devreye İsrail girmişti. 

İsrail, adaların etrafındaki ticaret yolunun uluslararası bir uzlaşmayla serbest geçiş için güvence altına alınmasını istemişti. Ancak Suudi Arabistan ile İsrail arasında diplomatik ilişki bulunmadığından bu konuda ilerleme kaydedilememişti.

ABD yönetimi şimdi Tiran ve Sanafir Adaları’nın Suudi Arabistan’a resmen geçişi konusunu yeniden masaya taşıdı. Eğer uzlaşma sağlanırsa, bunun İsrail-Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin de önünü açması umuluyor. 

ABD’nin Suudiler’den bir başka beklentisi ise, petrol arzını arttırmaları. Böylece Ukrayna savaşı nedeniyle dünya enerji fiyatlarındaki artışın bir nebze olsun durdurulabileceğini hesaplıyor Washington yönetimi. Ancak Suudi Arabistan’ın daha önce Rusya ile imzaladığı petrol arzının sınırlanmasına ilişkin bir anlaşma var. Bu Suudi-Rus anlaşmasının süresi Eylül’de bitiyor. 

ABD, Eylül ayına kadar bir yandan Arap-İsrail normalleşmesine Suudiler’i de katmak, diğer yandan da Suudi yönetimini enerji arzı konusunda Batı cephesine çekmek peşinde. 

SURİYE-ABD PAZARLIĞI; LÜBNAN ARACI

Bir başka kritik gelişme ise Suriye ile ABD arasında, Lübnan’ın aracılığıyla başlayan pazarlıklar; 

Lübnan İstihbarat Örgütü Başkanı General Abbas İbrahim, ABD’nin gönderdiği özel bir uçakla Washington’a giderek, Biden yönetimi yetkilileri ile görüştü geçen hafta. Gündemde, Suriye’nin elinde olan Amerikalı rehinelerin salıverilmesi var. Suriye yönetimi, elindeki ABD vatandaşlarını geri vermek için Amerikan askerlerinin Rakka’dan geri çekilmesini, Washington ile Şam arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasını, bazı Amerikan yaptırımlarının da kaldırılmasını istiyor. Bizzat aracılık yapan Lübnan İstihbarat Şefi Abbas İbrahim bile Şam’ın bu şartlarının “yerine getirilemez kadar çok ve ağır” olduğunu konuştuğu gazetecilere söylemiş durumda. 

Ancak yine de sonuç ne olursa olsun, Beşar Esad yönetimi ile ABD arasında, dolaylı da olsa, bir müzakerenin başlamış olması kritik önemde. 

Suriye’de Rusya’nın askerlerini Ukrayna’ya transfer etmek için bazı üsleri boşaltması, burayı İran’a bağlı milislerin doldurmaları, Washington yönetiminin PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD-YPG’nin kontrolündeki bölgeleri ABD’nin Suriye’ye yönelik yaptırımlarından muaf tutması; 

Tüm bunların üzerine şimdi de Şam-ABD dolaylı pazarlıkları. 

Suriye çok hareketli. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta dillendirdiği Suriye’deki terör unsurlarına yeni operasyon planlarını, tüm bu gelişmelerle birlikte okumakta fayda var…

Tüm yazılarını göster