Ukrayna barış fırsatını kaçırdığına pişman olabilir

İlter TURAN SİYASET PENCERESİ

Kış mevsiminin en zor aylarını geçirirken, Ukrayna’daki savaşın yönü Rusya’nın lehine gelişiyor. Bitirdiğimiz hafta, Rusların kentin ortasına diktiği bayraklarının doğruladığı gibi, Avdiivka kasabası da Rusların eline geçti. Büyük kayıplar vermelerine rağmen Ruslar bu kentte ısrarlı bir mücadele yürütüyorlardı. Bu çabalarının bazı nedenleri lojistik gibi tamamen askeri nitelikteydi. Ben ise siyasi gerekçeleri üzerinde durmak istiyorum. Ukrayna güçleri kasabadan daha deneyimsiz, kötü yetişmiş ya da niteliksiz oldukları için çekilmeye mecbur kalmadılar. Gerçek bunun tam tersine daha yakın. Ukrayna askerleri iyi yetişmiş, yayılmacı komşularının işgaline uğradığına inandıkları anayurtlarını korumayı hedefleyen askerlerdi. Basit bir askeri hedefi gerçekleştirmek için büyük kayıpları göze alan Ruslara karşı mücadele ediyorlardı.

Morallerini bozacağı, hatta mücadele iradesini zayıflatabileceği dahi bilinirken, Ukraynalılar neden uzun süredir ellerinde bulundurdukları kasabayı terk ettiler? Nedeni aslında oldukça basit: Zaten azalan ve kullanımı kayıtlara bağlı mühimmatları tükenmek üzereydi. Cephanenin yetmezliğinin altında yatan neden ise, Rus müdahalesine karşı direnmelerini tavsiye eden ABD ve AB’nin bu meydan okumaya karşı koymak için vereceklerini beyan ettikleri askeri malzemeyi verememeleriydi. Bu ülkeler Ukrayna’yı direnmeye davet ederken, Ukrayna’nın varlığını korumak için mücadele etmemesi durumunda, Rusya’nın durmayıp Batı’ya doğru yayılmaya devam etmesinden endişe ediyorlar, Ukrayna’nın NATO üyesi ülkelerle sınırdaş olmasını çok tehlikeli buluyorlardı. Çözüm ise, Rusya’nın saldırısı karşısında Ukrayna’yı desteklemek, Rusya’yı iktisaden zayıf düşürecek yaptırımlar uygulamak, böylece Rusları Ukrayna üzerindeki iddialarından vazgeçirmekti. Projenin tümü, Batılı ülkelerin Ukrayna’ya Rusları durduracak kadar destek vereceği gibi, ne oranda geçerli olduğu belli olmayan bir varsayım üzerine bina edilmişti. Son gelişmeler, bu varsayımın doğruluğunu sarsmış bulunuyor. Verdiği sözleri tutmamak konusunda başı çeken aktör ABD’dir. Amerikalıların verdikleri taahhütleri yerine getirmemeleri sadece Ukrayna’nın savaşma gayretini baltalamakla kalmamaktadır. Avrupa’nın Ukrayna’yı destekleme iradesi de Amerika’nın sergilediği irade ile yakinen bağlantılıdır. Dolayısıyla, Amerika’da neler oluyor sorusunu sormamız gerekiyor. Amerikan siyasi hayatı, daha önce hiç görülmemiş bir şekilde kutuplaşmış bulunuyor. Cumhuriyetçi Parti’nin Temsilciler Meclisinde pamuk ipliğine bağlı çoğunluğu, birbiri ile alakası olmayan Ukrayna’ya yardım ve Meksika sınırından Amerika’ya giren yasadışı göçmen sorununu birleştirmiştir. Uzun müzakerelerden sonra Biden yönetimi Senato’da bir uzlaşma metni oluşturmayı başarmış, ancak Temsilciler Meclisi Başkanı, bu metni gündeme dahi almayı reddetmiştir. Mevcut askeri yardımlar çerçevesinde Ukrayna’ya mahdut oranda yardım gönderilebilmişse de, Ukrayna’ya Amerikan askeri yardımının geleceği belirsizdir. Amerika’nın Ukrayna savunmasını destekleme taahhüdünün ne anlama geldiği, Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı olacağının belirginleşmesinden sonra daha da karmaşık duruma gelmiştir. Bay Trump Avrupa savunmasına kaynak ayırmaya eskisi kadar önem vermeyeceğini açıkça ifade etmiştir. Şimdi pek değer verilmese de, bir dönemde Trump’ın Milli Güvenlik Danışmanlığını yapan John Bolton, kısa süre önce, Dış İşleri Bakanı Michael Pompeo ile birlikte Trump’ı NATO’dan çıkma kararından zar zor vazgeçirdiklerini ifşa etmiştir. Bu durumda ister Avrupa ister Ukrayna olsun, güvenlik siyasetlerini belirlerken Amerika’ya nasıl güvenebilirler?

Avrupa’ya baktığımız zaman, uluslararası politikada birlikte hareket etme kabiliyetini haiz, Amerika’nın önderliği olmadan kendi siyasetini belirleyebilen bir ülkeler grubu ile karşı karşıya değiliz. Almanya hala, Amerika’nın Kıta’ya duyduğu ilgiyi kaybetmesi halinde, nasıl bir askeri güç olması gerektiğini ölçüp biçmekle meşguldur. AB ise birlik çapında bir siyaset oluşturmakta zorluk çekmektedir. Daha önceki yazılarımızda da dile getirdiğimiz gibi, bazı büyük üyeler kendi dış siyasetlerini izlemek istemektedirler. Ukrayna konusuna döndüğümüzde, Rusya’ya yakınlık duyan Macaristan’ın Birliği bol konuşma fakat bir iş yapamama konumuna ittiği görülmektedir. Bazı ülkeler tek tek Ukrayna’ya yardım vermekteseler de, bu destek sonucu belirlemekten uzaktır.

Kısa bir süre öncesine kadar Rusya-Ukrayna çatışması adeta kilitlenmişti. Ancak eğer Amerikalılar tutumlarını değiştirmezler ve Avrupa da onları izlemezse, gelişmeler tedricen Ukrayna aleyhine dönecektir. Durum bu yönde gelişirse, Amerika’nın ve Avrupa’nın cesaretlendirmesiyle savaşa devam kararı veren Ukrayna, 2022 Baharında Antalya Diplomatik Forumunda Ruslarla uzlaşarak barış yapmadıklarından pişmanlık duyabilecektir.

Tüm yazılarını göster