Kayıt dışı ekonomi ile mücadele araçlarından birisi de para ve mal hareketlerinin izlenmesidir. Mal hareketlerinin izlenebilmesi için Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) özellikle belge düzenine ilişkin olarak pek çok düzenleme yer almıştır. Buna karşılık VUK, para hareketlerini izlemeye yönelik fazlaca bir düzenlemeye yer vermeyip, bu konuda Hazine ve Maliye Bakanlığı’na düzenlemeler yapma yetkisi vermiştir. Bu kapsamda Bakanlık “Mükelleflere muameleleri ile ilgili tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etmeleri zorunluluğunu getirmeye ve bu zorunluluğun kapsamını ve uygulamaya ilişkin usul ve esaslarını belirlemeye” yetkili kılınmıştır [VUK. mük. md. 257/1-(2)]
Bakanlık bu konuda nihai olarak 459, 469, 479, 480 ve 540 sayılı VUK Genel Tebliğleri ile çeşitli düzenlemeler yapmıştır. Ayrıntılarını bir başka yazıya bırakarak kısaca söylemek gerekirse, Bakanlık mükelleflerin, 7.000 Lirayı geçen ve mükellefiyetleri ile ilgili işlemlerine ilişkin tahsilat ve ödemelerini bankalar (banka kavramını yer tasarrufu amacı ile benzeri finans kurumları veya posta idarelerini de kapsayacak şekilde kullanıyorum) aracılığı ile yapma zorunluluğu getirmişir. (Burada yeri gelmişken, bu tutarın paranın alım gücünü yitirmesi sebebiyle yükseltilmesi gerektiğini, bu sınırın ticari yaşamda sıkıntılara yol açtığını ve nihai tüketicilere yapılan perakende ticarette zorlamalara sebebiyet verdiğini de belirteyim.)
Asgari ücretin 1 Ocakta 7.000 liralık sınırın üzerinde belirlenmesi dolayısıyla beşten az çalışanı bulunan işletmelerde de artık yapılan ücret ödemelerinin bankalar aracılığıyla yapılmasının gerekip gerekmediği tartışması doğmuştur. Aslında bu tartışma TÜRMOB tarafından yayımlanan 3.1.2023 gün ve 19-1 numaralı Mevzuat Sirküleri ile ortaya çıkmış buna kaşılık özellikle MuhasebeTR ve Alomaliye sitelerinde yayımlanan Bahadır Altaş -sonraki- ve Hatice Kotan’ın -önceki- yazıları ile sürmüştür.
Ücretlerin ödenme şekli:
Ücret ödemelerinin bankalar aracılığı ile yapılması, VUK’un dışında, farklı mevzuatlarda düzenlenmiştir. Borçlar Kanunu, çalışanlara yapılacak ücret ödemelerinin bankalar aracılığı ile yapılması zorunluluğu konusunda yetkiyi Cumhurbaşkanı’na vermiştir (md.407). İş Kanunu kapsamında çalışan işçilere ve Basın mesleğinde çalışanlar ile denizcilik sektöründe gemi adamlarına yapılacak ücret ödemelerinin bankalar üzerinden yapılması zorunluluğunu getirmeye ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı müştereken yetkili kılınmıştır (5953 sayılı Kanun md.14/1, 854 sayılı Kanun md. 29, 4857 sayılı iş Kanunu md.32/2). Öte yandan İş Kanunu bu konudaki düzenlemelerin ancak müştereken çıkartılacak bir Yönetmelik ile yapılabileceğini de hükme bağlamıştır. Yönetmeliğin ihlali halinde uygulanacak yaptırım ise VUK’a göre değil ilgili iş kanunlarına göre belirlenecektir.
Beşten az çalışanı olan, işletmelerde uygulama serbestisi:
Bu Bakanlıkların müştereken hazırladığı konumuza ilişkin yönetmelik ise “Ücret, Prim, İkramiye Ve Bu Nitelikteki Her Türlü İstihkakın Bankalar Aracılığıyla Ödenmesine Dair Yönetmelik” adı ile 18.11.2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Bu yönetmelik ile bankalardan ödeme yükümlülüğünün en az 10 kişi çalıştıranlardan itibaren başlaması öngörülmüş, Yönetmelikte 21.5.2016 tarihli Yönetmelik’le yapılan değişiklikle bu sayı “en az 5” olarak belirlenmiştir. Sonuç olarak, 5’ten az işçi çalıştıranların yapacakları ücret ödemelerinin bankalar aracılığı ile yapılması zorunluluğu, ücretin miktarına, asgari ücreti aşıp aşmadığına bakılmaksızın söz konusu değildir. Öte yandan Yönetmelik, Savunma Sanayii Güvenliği Kanunu kapsamında tesis güvenlik belgesine sahip işyerleri ile Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu kapsamında bulunan gizlilik dereceli tesislerde çalıştırılanlara ve Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Kanunu kapsamında çalışanlara yapılacak ödemeleri, bankalar aracılığıyla yapılması zorunluluğundan istisna kılmıştır.
Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın, bir başka bakanlıkla müşterek sahip olduğu yetkiyi tek başına, hem de konuya ilişkin düzenlemelerin ancak yönetmelikle yapılabileceğine ilişkin Kanun hükmüne rağmen genel tebliğlerle kullanması söz konusu olamayacağından, TÜRMOB’un anılan Sirkülerinde varılan, çalışan sayısına bakılmaksızın asgari ücretlerin de bankalar aracılığı ile ödenmesi gerektiği yönünde varılan sonuca katılmak güçtür. Anılan yönetmelik, beşten az çalışanı bulunan işletmelerde ücret ödeme yöntemini, ücretin miktarına bakılmaksızın serbest bırakmıştır. Normlar hiyerarşisi açısından Yönetmelikler her zaman Genel Tebliğlerin üzerindedir.
Kaldı ki, Hazine ve Maliye Bakanlığı, ücretlilere ödenecek yemek bedellerinin bankalardan ödenmesi zorunluluğu konusunda dahi, bankadan ödeme zorunluluğu getirmemiş, doğrudan aktardığımız yönetmeliğe atıf yapmış, Yönetmeliğe itibar etmiştir. (322 sayılı Gelir Vergisi Genel Tebliği md. 4/3). Bu yüzden beşten az çalışanı bulunan işletmelerin yemek bedellerini istisnadan yararlandırmak için dahi bankadan ödeme yapmaları gerekmemektedir. Bu nedenle Bakanlığın yetki sınırlarını aştığı veya yönetmeliğe itibar etmediği yahut Genel Tebliğ düzenlemelerini yönetmeliğin üzerinde gördüğü dahi söylenemez.
Bu arada personele ödenen ücret, harcırah vs. gibi ödemelerin de 7 bin lirayı aşmadığı takdirde bankalar aracılığı ile yapılması zorunluluğundan söz eden ve Sirkülere de eklenen Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 25.5.2016 gün ve 100075 sayılı Özelgesi varsa da, bu özelge yanıltıcı olarak yorumlanmamalıdır. Zira her özelge, olayın özelliklerine bağlıdır ve mutlak doğru değildir. Zaten aksi halde VUK md. 369 olmazdı. Söz konusu Özelge de ise özelge isteyen kurumun, kaç personele ödeme yaptığı belirtilmemiştir. Ancak İdarenin bu bilgi ışığında söz konusu özelgeyi verdiğini düşünüyorum. Özelge talep edence verilen bilgi dikkate alınmadan bu özelgeden hareketle sonuca varılması da mümkün değildir.