Uber dosyaları: Lobicilik taksiciliğe dönmesin

Ussal ŞAHBAZ Global İşler

Geçen hafta sızan dosyalardan sonra Uber’in dünya çapında birçok ülkedeki lobi faaliyetleri gündeme oturdu. Türkiye’de tartışmalar bazı danışmanlara ödenen miktarlara odaklıydı. “Parasını veren işini yaptırıyor” diyenler oldu. En son İstanbul’da ne zaman Uber’e bindiniz? Ben ne zaman bindiğimi artık hatırlayamıyorum. Demek ki her parasını veren işini yaptıramıyormuş.

Uber, Rusya’da da “güçlü danışmanlarla” çalışmış. Dosyalardan çıkan bilgilere göre, Uber Rusya’da 650 bin dolar lobi harcaması yapmış. Putin ile ilişkilerini Sberbank CEO’su Herman Gref üzerinden geliştirmişler. 2016’da şimdi ambargolu Rus yatırım fonu LetterOne’dan aldıkları yatırımla ülkedeki konumlarını “güçlendirmişler.” Gelin görün ki, Uber Rusya’daki faaliyetlerini 2017’de rakibi Yandex ile birleştirmek zorunda kaldı. Daha sonra da Gref’in başında olduğu Sberbank Yandex’e “altın hisse” ile ortak oldu. Bir nevi çökme olayı. Bu olayı 10 Eylül 2020’de köşemde yazmıştım. Uber, Fransa’daki ilişkilerini ise o zaman ekonomi bakanı olan Emmanuel Macron üzerinden geliştirmiş. Ubercilerin Macron ile toplantılarından sonra birbirilerine attıkları mesajlar kendilerinin bile toplantının ne kadar iyi geçtiğine inanamadıklarını gösteriyor. Ne var ki, Macron’un “Sizin işi hallederiz” dediği günün akşamında, o zaman Sosyalist Partili Ulaştırma Bakanı, Uber’in sade vatandaşlara arabalarında yolcu taşıma imkânını veren UberPop hizmetini kapatmış. Demek ki bazen cumhurbaşkanının en yakınındaki kişilere, bazen en güçlü bakanlara ulaşmak işlerinizi çözmeye yetmiyor. Devlet, kompleks bir yapı. Kamu yönetimi zor bir iş.

Uber dosyalarından çıkanlar bunlardan ibaret değil. Uber’in en hızlı büyüdüğü ülkelerden biri Güney Afrika olmuştu. Çünkü Güney Afrika’nın birçok yerinde çeteler nedeniyle sokakta yürümek tehlikeli. Taksi de yok. Uber, kelimenin tam anlamıyla hayatınızı kurtarıyor. Gelin görün ki, Uber’in sürücülerine nakit kabul etme zorunluluğu getirmesi, sürücüleri çetelerin hedefi haline getirmiş. Uber’in amacı tabii ki kredi kartı olmayan müşterilere ulaşıp kazancını artırmak. Ancak istenmeyen sonuçlar da oluyor. Hindistan’da sürücülere doğru düzgün sabıka tetkiki yapmadığı için yolculara tecavüz vakaları artınca Uber tepkilerle karşı karşıya kalmıştı. Şimdi öğreniyoruz ki, Uber tecavüze uğrayan yolcularına basına açıklama yapmaması için baskıda da bulunmuş. Anlaşılan o ki, Uber’in “Biz teknolojiyi iyi biliriz, onun dışında vurup kırarak her yerde büyürüz” tavrı, bazı ülkelerde lobi faaliyetlerine bazı ülkelerde operasyonlarında yanlış adımlar atmasına sebep olmuş. Uber son birkaç yıldır artık “Vurup kırarak büyüme” devrimiz bitti, halka arz edildik, normal bir şirket olacağız, diyor.

Gelelim işin lobicilik tarafına. ABD’de, kamu ile ilişki yürüten profesyoneller eskiden toplantılarını Beyaz Saray’ın karşısındaki Willard Oteli’nin lobisinde yaptıkları için bu işe “lobicilik” deniyor. Biz Avrupa terminolojisine bağlı kalarak “kamu ile ilişkiler” diyelim. Kamu ile ilişkiler işi şirketler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları gibi yapıların görüşlerini kamu yöneticilerine anlatmak. Böylece kamu politikalarıyla ilgili kararların bilgiye dayanarak verilmesini sağlamak. Ancak önerilen politikaların sadece teknik olarak doğru olması uygulanabilmesi için yeterli değil. İyi bir idari kapasitenin yanı sıra uygulanacak politikaların politik açıdan makul ve gündeme uygun olması lazım. Kamu ile ilişkilerci çift yönlü bu iletişimi sağlayan bir tür tercüman. Peki böyle bir aracıya neden ihtiyaç var? Mesela avukata neden ihtiyaç varsa ondan. Avukatlar nasıl kanunları müvekkillerine, müvekkillerinin dertlerini yargıya anlatıyorsa, kamu ile ilişkilerciler de bu kanunların nasıl yazılması gerektiğini ilgili karar alıcılara, kamu yönetiminin endişe ve önceliklerini de şirketler, sendikalar ve sivil toplum kuruluşlarına anlatıyor. Bilgi asimetrisini azaltıyor.

Uber dosyaları ortaya çıkınca “Türkiye’de kamu ile ilişkiler işi kanunla düzenlensin, dünyada bu iş böyle” diyenler çıktı. Bu konuya ilgili duyarsanız, yönetim kurulu üyesi olduğum Kamu İlişkileri ve Kurumsal İlişkiler Yönetimi Derneği’nin (KİYED) Avrupa Birliği desteği ile yeni bitirdiği projenin yakında yayınlanacak raporunu okumanızı öneririm: “Lobicilik” işi ABD ve İngiltere’de kanunlarla düzenlenmiş. Lobicilerin en çok para kazandığı yerler de buralar. Kıta Avrupası’nda birkaç ülkede de düzenleme var. Ama çoğunda yok. Bazılarında kamu otoritelerine kaydolup ilgili binalara kolay girmek için kart alıyorsunuz. Bazılarında gönüllü kaydolunan siciller var. Uber dosyalarından çıkanlar gösteriyor ki, ortalığı kırar döker, kanunları değiştiririm diyen şirketlerin tuttuğu en pahalı lobiciler, en iyi lobiciler olmayabilir - en pahalı avukatın her davayı kazanamaması gibi. Türkiye’de bu konuda düzenleme yapmadan önce, halen yürürlükte olan “düzenleyici etki analizi” genelgesi gibi düzenleme hazırlama süreçlerini iyi uygulamak gerekir. Yoksa yapılacak düzenlemeler kamu ile ilişkiler işini taksiciliğe çevirir.

Tüm yazılarını göster