TÜSİAD tarafından hazırlanan “Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi” başlıklı rapor, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023'e yönelik koymuş olduğu 150 milyar dolarlık üretim ve 40 milyar dolarlık ihracat boyutuna erişebilme yolunda Türkiye için temel hedef, ülke politikalarında stratejik olarak konumlandırılmış ve önceliklendirilmiş bir tarım ve gıda sektörü olmalı” çağrısını yapıyor.
Dünya nüfusunun dörtte birine istihdam yaratan ve günlük üretim değeri 7 milyar dolara ulaşan tarım sektörü bugünün ve geleceğin sektörü olarak değerlendiriliyor. Fakat sektör, küresel iklim krizinden, kentsel göçe, tarım arazilerinin yok olmasından, sürdürülebilir tarım politikalarının eksikliğine kadar çok sayıda sorunla karşı karşıya.
Tekfen Holding Kurucu Onursal Başkanı, Yönetim Kurulu Üyesi “Yaprak Dede” Ali Nihat Gökyiğit’in dediği gibi, “İnsan ile doğa arasındaki çatışmanın galibi doğa olacak. Doğa ile barışmaya mecburuz. Doğayı üzmeyelim, izleyelim. Ondan alacağımız çok fazla ders ve fayda var.”
Ülke politikalarında stratejik olarak konumlandırılmış ve önceliklendirilmiş bir tarım ve gıda sektörün gelecek açısından vazgeçilmez öneme sahip olduğuna inanan TÜSİAD da, bu kapsamda hazırladığı “Sürdürülebilir Büyüme Bağlamında Tarım ve Gıda Sektörünün Analizi” başlıklı rapor ile, tarım ve gıda sektörünün potansiyelinin gerçekleştirilmesine, ekonomik değerinin artırılmasına, hem üretici hem de tüketicinin kazanması için etkin politikaların oluşturulmasına ve uygulanmasına katkı sağlamayı hedefliyor. Tarımsal arazi hacmi ve gıda, içecek ve tarım sektörünün yarattığı katma değer bakımından dünyada ilk on ülke içerisinde yer alan Türkiye’nin, tarımsal üretimi gerçekleştiren ilk yirmi ülke içerisinde yer almaması sektörde yaşanan çeşitli temel sorunlara işaret ediyor.
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023 yılına yönelik koymuş olduğu 150 milyar dolarlık üretim ve 40 milyar dolarlık ihracat boyutuna erişebilme yolunda Türkiye için temel hedef, ülke politikalarında stratejik olarak konumlandırılmış ve önceliklendirilmiş bir tarım ve gıda sektörü olmalı” sonucunu ortaya koyan raporun koordinatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Özertan üstleniyor.
Piyasa Yapısı, Aracılık Faaliyetleri ve Örgütlenme; Katma Değerin Artırılması, İnovasyon ve Dijital Tarım; İklim Değişikliği Etkisinde Tarımsal Arzın Sürdürülebilirliği; Tarım ve Gıda Lojistiğinde İyileştirmeler ve Tarımsal Destek ve Teşvikler olmak üzere beş ayrı bölüm altında çözüm önerileri sunuyor. Raporda öne çıkan değerlendirmeler ve öneriler özetle şöyle:
Değer zincirinin genel durumu incelendiğinde, tüm ürünlerde ortaya çıkan ve giderilmesi gereken en önemli sorunun, üreticiye düşen düşük katma değer olduğunu görülüyor. Üreticinin gelirden alacağı payı artırmanın en iyi yollarından biri, üretici örgütlülüğünün artırılması olarak ön plana çıkıyor.
Yüksek katma değerli tarımsal üretim artmalı
Türkiye tarım ve gıda sektörleri ölçek ve çeşitlilik açısından dünyada lider ülkeler arasında yer alıyor. Ancak ülkemizin, tarım sektöründe gelişen teknolojiler ile yenilikçi çözümlerin yaygın kullanımı ve hızlı adaptasyonunun yanı sıra, yüksek katma değerli tarımsal üretim konularından akran ülkelerin bir miktar gerisinde kaldığı gözlemleniyor. Üretimde sürdürülebilirlik baskılarının arttığı günümüzde tarım katma değerini artırıcı politikaları belirlemek zorunluluk haline geliyor. Dijitalleşme, verimlilik ve katma değerdeki artışın yanı sıra, üreticinin gelirini artırma, fiyat oynaklığını azaltma ve atık miktarını düşürme, iklim değişikliğinin verime etkisine dair daha etkin bir tahmin çerçevesi oluşturma gibi konularda önemli bir rol üstleniyor.
Tarım-gıda lojistiğinde entegrasyon şart
Tarım-gıda değer zincirinde lojistik faaliyetler, kayıpların önemli bir kısmını oluşturması, gıda güvenliği ile ilgili riskler barındırması, maliyeti ve enflasyonu etkilemesi nedeniyle önemli bir role sahip. Bu bağlamda tarım-gıda lojistiğini iyileştirmeye yönelik, zincirdeki uçtan uca lojistik faaliyetlerini entegre edecek, verimliliği artıracak bir yaklaşıma ihtiyaç duyuluyor.
İklim tarım politikasında yer almalı
İklim değişikliği sektörel seviyede dünya ve Türkiye tarımını doğrudan etkileyen ve giderek büyüyen bir risk ve kırılganlık kaynağı konumunda. Bu çerçevede, tarımsal ürün arzının sürdürülebilir kılınması için iklim değişikliğinin gözlenen ve öngörülen etkilerine yönelik orta ve uzun vadeli tarım politikalarının belirlenmesi gerekiyor.
Devlet destekleri gıdayı da kapsamalı
Hükümetlerin tarım sektöründe yaptığı müdahale ve desteklerin, tarımsal üretimin özelliklerinin ötesine geçerek, gıda sistemini kapsayan daha geniş bir perspektiften ele alınması gerekiyor. Gıda sisteminin daha iyi çalışmasını sağlamak ve tarımda verimliliği artırmak için dönemler itibariyle tarımsal teşvik ve desteklerde önceliklerin belirlenmesi önem taşıyor.
TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI SİMONE KASLOWSKİ: TARIMI GENÇLERİN, GİRİŞİMCİLERİN İLGİ ALANINA ÇEKMELİYİZ
TÜSİAD Başkanı olarak yaptığım ilk konuşmamda, Anadolu topraklarının tarım için tarihsel önemine ve değerine dikkati çekmiştim. TÜSİAD olarak, son 5 yılda üçüncü kez bu alanda rapor hazırladık. Tarım ve gıda sektörümüzün karşı karşıya kaldığı yapısal sorunları çok iyi biliyoruz. Bu çerçevede, Tarım ve Orman Şurası'nın çıktılarını çok kıymetli buluyoruz. Üretici örgütlenmelerinin zayıflığını, üreticilerin katma değerden aldıkları payın düşük olmasını, iyileştirilmesi gereken alanların ilk sıralarında görüyoruz. Sektörün sosyal kalkınma ve istihdam politikaları ile doğrudan ve güçlü ilgisi ise bir diğer hassas etkileşim alanını oluşturuyor. Sektörün yıllardır yaşadığı yapısal sorunlar yanı sıra iklim değişikliği, artan nüfus, azalan doğal kaynaklar, göç gibi tüm dünyanın da sorunu olan konular, gündemi daha da zorlu kılıyor. Tarımı gençlerin, girişimcilerin ilgi alanına çekmeliyiz. Bu çerçevede, eğitim reformunun ve teknolojik gelişmelerin kayda değer rol oynayabileceğine inanıyorum. Nesnelerin interneti, yapay zeka ve blokzinciri teknolojilerinde farkındalığın artması sektörün yarattığı katma değeri tetikleyecektir. Ülkemizde, tarımda teknoloji kullanımını yaygınlaştırmayı görev edinmiş şirketleri ve start-up'ları memnuniyetle takip ediyoruz. Bu çerçevede, TÜSİAD SD2 Programı'nın bu ekosisteme de önemli katkılar sağlayacağına inanıyor ve şirketlerimizi bu vesileyle programın 2020 dönemine katılmaya davet ediyorum.”
TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN: KOOPERATİFLER BİÇİMİNDE ÖRGÜTLENMEMİZ GEREKİYOR
“Tarım hem bugünün, hem de geleceğin sektörü. Gelecek nesillerimiz için tarım sektörünü geleceğe taşımak ile yükümlüyüz. Tarım, dünya genelinde açlığın ve yoksulluğun sonlandırılması, gıda israfının azaltılması, çölleşme ve kuraklıkla mücadele, biyoçeşitliliğin korunması gibi karşı karşıya olduğumuz pek çok küresel sorunun ortak bir noktası olarak da stratejik öneme sahip. 2030'da dünya nüfusunun 8,5 milyara, Türkiye nüfusunun da 90 milyona yaklaşacağı öngörülüyor. Geleceğin nüfusunu beslemek için bugüne oranla daha az çiftçi, yaklaşık yüzde 50 daha fazla tarımsal üretim yapmak zorunda kalacak. Dünyaya yetecek kadar gıdanın sağlanabilmesi için tüm tarım ve gıda sisteminin bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. Günümüzde ölçek ekonomisinin geçerli olmadığı hiçbir üretim faaliyeti yok. Arazilerin parçalı yapısı, tarımda verimliliğin önünde çok ciddi bir engel oluşturuyor. Küçük tarım arazileri ve küçük çiftçilikle, ölçek ekonomisinden yararlanmamız, çiftçilerimizi havza ve ürün bazında kooperatifler biçiminde örgütlememiz gerekiyor. Kooperatifler sayesinde küçük üreticiler, traktör, sulama, gübre, pazarlama, satış, eğitim gibi birçok alanda güçlerini birleştirirse, tarım ve hayvancılığımız bugünden çok farklı bir noktaya gelir. Çok iyi çalışan kooperatiflerimiz var. Bu modeli geliştirmemiz ve tüm ülkeye yaymamız gerekiyor. Tarıma, sanayileşme kadar önem vermek, yatırım yapmak durumundayız. Doğru modeller üzerinde çalışmalar yapılır ve doğru teşvik modelleri kurgulanırsa, tarım sektörü ülkemizin geleceğinde çok önemli bir rol oynayacaktır.”
Tarımda güçlü ve zayıf yönler; tehditler ve fırsatlar
GÜÇLÜ YÖNLER - Biyolojik çeşitlilik - Zengin iklim ve coğrafi koşullar - Yeterli miktarda tarım arazisi ve iş gücü - Dünyanın en büyük fındık, kiraz, incir, kayısı, ayva ve nar üreticisi - Dünyada 55 ürünün üretiminde ilk 10 arasında - Tarıma dayalı sanayinin varlığı - Artan yenilenebilir enerji kullanımı - Artmakta olan uluslararası işbirlikleri - Tarım sigorta sisteminin etkin olarak çalışabilmesi
TEHDİTLER - Sürdürülebilir olmayan tarım politikaları - Toprak ve su kaynaklarının kirlenmesi - Tarımsal arazinin terkedilmesi ya da tarım dışı amaçlarla kullanılması - Kırsal kesimde yaşanan nüfus yapısı değişikliği ve tarımsal üretime karşı ilginin azalması - Yüksek taşıma maliyetleri - Uzun vadede düşük tahıl verimi öngören iklim modelleri - Özel sektör veya üniversitelerdeki araştırmacıların önündeki bürokratik engeller - Türkiye’nin AB Ortak Tarım Politikası’nın gerekliliklerine henüz tam hazır olmaması - Küresel gıda krizleri - Tohum, pestisit ve ilgili ürünlerdeki küresel tekeller - Önemli tarım alanlarında kuraklık ve sulama ile ilgili problemler
ZAYIF YÖNLER - Çok sayıda ve sınırlı büyüklükte ekilebilir arazi - Sınırlı tarımsal teknoloji bilgisine sahip ve piyasalara erişimi olmayan çok sayıda küçük üretici - Tarımsal üretimde planlama eksikliği - Etkin olmayan üretici örgütleri ve birlikleri - Düşük seviyeli akademi-endüstri-kamu işbirliği - Yetersiz Ar-Ge ve teknoloji kullanımı - Yetersiz sermaye ve finansmana erişim zorlukları - Çok sayıda aracı içeren piyasa yapılanması - Dünyadaki toplam tarımsal ihracatın yüzde biri - Tarımsal üretim ve pazarlama konusunda yetersiz eğitim - Bazı girdilerde ithalata bağımlılık - Tarımsal veri eksikliği - Orantısız kota uygulamaları - Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA)’nın pazarda adil rekabeti bozması
FIRSATLAR - Yeni ulusal tarım politikaları - Arazı bütünleştirilmesi - Yeni destek modellerine geçişin başlaması - Sulama yapılan tarım arazisi miktarında artış - Bölgesel kalkınma politikaları - Bilgi ve iletişim ve lojistik gibi sektörlerdeki teknolojik gelişmeler - Türkiye’deki ulaştırma altyapısının gelişmesi - Tarım sektöründe çalışmaya motive edilebilirlerse, genç nüfus potansiyeli - Teknoloji, finans ve imalat sektörlerinin tarıma olan ilgilerinin artması - İzlenebilirlikte ve tüketici farkındalığında artış - Helal gıda konusunda yüksek potansiyel.