Kısa adı TÜRSAB olan Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği, 14.9.1972’de kurulan, 3 Haziran 2018’de çeşitli değişiklikler yapılan 1618 sayılı yasa ve buna dayalı yönetmeliğe göre bir meslek örgütüdür.
1618 sayılı yasaya dayalı yönetmeliğin ikinci bölümünün “Birliğin Oluşumu ve Görevleri” başlığı altındaki 4. maddede şöyle deniyor: “… kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütü…”
Buradan da anlaşılacağı gibi bir meslek örgütü olarak TÜRSAB bakanlığın bir alt birimi, bakanlığa bağlı bir kuruluş değildir. Bakan kim olursa olsun buraya memur ataması yapar gibi başkan, yönetim kurulu atayamaz.
TÜRSAB yönetimi üç yılda bir yapılan genel kurulda üyelerin seçimi ile belirleniyor.
Bunları neden söylüyoruz? Kasım ayında yapılacak genel kurul yaklaştı. Mevcut yönetime ilişkin eleştiriler ve buna bağlı olarak meslek örgütü yönetimine talip olanlar konuşmaya başladı. İşin bu hali doğaldır.
Ancak son dönemde bu konuda olmaması gereken, ama olan ve en kaba biçimiyle yaşanan olaylara tanık oluyoruz.
TÜRSAB’da seçim sürecine girilmesiyle Kültür ve Turizm Bakanı olmaması gereken biçim ve yöntemlerle devreye giriyor, TÜRSAB yönetimine aday olanlarla makamında görüşüyor.
O kişiler de seyahat acentelerine “bakan bizi destekliyor” havası verip genel kurula da “bakanın desteklediği liste ya da kişi” olarak giriyor.
Bu o kişilerin yaptığı.
Peki kamu yönetimi adına Kültür ve Turizm Bakanlığı makamında oturan bir kişinin meslek örgütü yönetimine kimin getirilmesi, kimin olmaması için lobi yürütmesi doğru mu? Hayır.
Ama bu daha önce yapıldı, ne yazık ki şimdi de yapılıyor.
Bunu yapan da Cumhurbaşkanı’nın kamu görevine atadığı Sayın Mehmet Ersoy’dur. Sayın Ersoy, bugün neden karşı olduğu bilinmeyen TÜRSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya ile 2015 yılında TÜRSAB yönetimine talip olan listede yer aldı.
TÜRSAB üyesi Ets tur sahibi olarak bunu yapması doğal. Buna kimsenin itirazı olmadı, olmaz da. TÜRSAB üyesi herkes gibi Ets Tur’un sahibi olarak Mehmet Ersoy’un da yönetime talip olması o gün yönetimde olanların yerine kendisinin de içinde olduğu bir ekibin göreve gelmesi için çalışması doğaldı.
Ama bunu kamu yönetimi adına yapamaz, kamu gücünü, oturduğu makamı bu amaçla kullanamaz.
Ama ne yazık ki kullanıyor.
Şunu da söyleyelim. Bu yöntemin ters sonuç verdiği de yapılan seçimde görüldü. Sayın Mehmet Ersoy’un bakan sıfatıyla bu işe girmesi o makama ve şahsına bir şey kazandırmaz, kamu yönetimine zarar verir. Bu yol ve yöntem ters tepiyor, karşı tarafa yarıyor.
Unutulmasın ki meslek örgütü olarak TÜRSAB, kurum yönetimindeyken görevini kötüye kullanma ve nitelikli dolandırıcılık iddiasıyla yargılanmakta olan Başaran Ulusoy’dan önce de vardı ondan sonra da var.
Bu şu anda yönetimde bulunanlar için de geçerlidir.
Esas olan kişiler değil meslek örgütünün kurumsal kimliğidir. Bunu herkes gibi Sayın Mehmet Ersoy’un da bilmesi gerekir.