Türklerin aklı ekonomi ve geçim sıkıntısında

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

WEF’in Küresel Risk Raporu’nun ekleri arasında 124 ülkeden 12.000 iş insanı ve yöneticinin katıldığı Ulusal Risk Algısı araştırmasının sonuçları da yer alıyor. Türkiye ile ilgili olarak başta gelen risk faktörü “İstihdam ve geçim sıkıntısı krizi”

İki yıl önce,2020’nin ocak ayında Davos’ta yapılan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) yıllık toplantısından dönerken, o zamandan bu yana dünyanın gündemini işgal eden koronavirüs pandemisiyle henüz tanışmamıştık.

Pandeminin küresel boyuttaki etkileri her ülkede hayatı sınırladı ve gündemi belirledi. Dünya Ekonomik Forumu’nun Davos toplantısı da geçen yıl yapılamadı bu nedenle. Toplantıyı başta bir yerde, örneğin Singapur’da yapma girişimi de sonuç vermedi. Aşıların yaygın biçimde devreye girmesi ve özellikle hali vakti yerinde ülkelerde yaygın biçimde uygulanmasıyla pandeminin kontrol altına alınmakta olduğu izlenimi yaygınlaşınca Dünya Ekonomik Forumu 2022 yıllık toplantısının Davos’ta yapılacağını açıklamıştı geçen yaz. Ancak yaşamı altüst eden pandeminin yeni bir dalgasının Avrupa’ya da yayıldığı anlaşılınca bu yılki toplantının da Davos’ta canlı olarak yapılamayacağı anlaşıldı. Davos 2022 gelecek hafta online olarak yapılacak.

Küresel Risk Raporu 2022

Dünya Ekonomik Forumu’nun 17 yıldan beri, dünyanın dört bir yanındaki seçilmiş uzmanlardan veri toplayarak hazırladığı ve her yıl Davos toplantısı öncesinde açıkladığı Küresel Risk Raporu’nun 2022 edisyonu da dün yayınlandı.

Bu yılki risk raporu, pandemiden çıkış sürecinde ülkeler arasındaki farklara dikkat çekiyor ve orta vadeli küresel riskler arasında önceliği iklim değişikliğine veriyor, bu konuda verilen sözlerin tutulmaması riskini vurguluyor. İkinci sırada ise pek çok ülkede artmakta olan toplumsal eşitsizliğin doğurduğu risklere dikkat çekiliyor. Raporun bulgularıyla ilgili ayrıntılı bilgileri sayfamızdaki haberde okuyabilirsiniz.

Bu yılki raporun ekleri arasında 124 ülkeden 12.000 iş insanı ve yöneticinin katıldığı Ulusal Risk Algısı araştırmasının sonuçları da yer alıyor. Araştırmaya katılan deneklerden, WEF tarafından tanımlanan 35 risk arasından en önemli buldukları 5 riski seçmeleri isteniyor. Deneklerin küresel risk algısına göre bir seçim yapması bekleniyor ama sonuçları değerlendirirken her deneğin kendi ülkesindeki risk algısından etkilenmiş olduğunu da hesaba katmak gerekiyor.

Türkiye’nin risk algısı ne anlatıyor?

Biraz bunu da düşünerek öncelikle Türkiye ile ilgili değerlendirmeye baktım ilk olarak. Türkiye ile ilgili olarak başta gelen risk faktörü “İstihdam ve geçim sıkıntısı krizi”. İkinci sırada “Uzun vadeli ekonomik durgunluk riski” var. Üçüncü sırada “Uluslararası ilişkilerdeki çatlaklar” var. Dördüncü sırada “İnsan eliyle çevreye zarar verme”, beşinci sırada ise “Teknoloji yönetiminde geri kalma” riski yer alıyor.

Bu sonuçları görünce pek şaşırdığımı söyleyemem. Şu anda Türkiye’de en çok konuşulan konunun ekonomideki dört başı mamur kriz, artan işsizlik ve yükselen geçim sıkıntısı olduğu ortada. Biraz ekonomiden anlayan herkes ekonomide durgunluk riskinin arttığını görüyor. Dış ilişkilerimizdeki çatlakların sayısı belli değil. Teknoloji yönetiminde sınıfta kaldığımız da ortada. Üşenmedim 125 ülkenin sonuçlarını taradım. Türkiye’nin dışında en büyük risk faktörü olarak “İstihdam ve geçim sıkıntısı riski”ni sayan diğer ülkeler şunlar: Angola, Bolivya, Kamerun, Kapa Verde, Kolombiya, Kongo, Gana, İran, Kazakistan, Mali, Namibya, Nepal ve İspanya. Yorumu size bırakıyorum.

Tüm yazılarını göster