Türkiye’nin yatırım fırsatları

Faruk GÜLER Kurumsal Bakış

Kuraklık, sel, orman yangınları, COVID-19’la mücadeledeki iniş-çıkışlar, mülteci sorunu ve ekonomik problemler derken sinirlerin iyice gerildiği bir yaz mevsimi geride kalmak üzere. Özellikle bu yaz, toplumumuzda karamsarlık psikolojisinin ağırlık kazanmaya başladığını görmek son derece üzücü bir durum. Sorunlar ne kadar büyük olursa olsun, üstesinden gelmek için mücadeleyi bırakmamak ve morali yüksek tutmak gerekiyor. Akılcı çözümlerle çözülemeyecek sorun yoktur. Karamsarlık sorunların içinde boğulmayı, çözüm üretememeyi getirir, iyimserlik ise sorunu tespit edip doğru çözümü bulmayı kolaylaştırır.

Devletler karşılarına çıkan sorunları aşarak güçlenir ve büyür. Kaybettiğimiz canları geri getirmek dışında, yukarıda sayılan tüm sorunlar çözülür, yeter ki umudumuz solmasın. Topyekûn ülkemizin gücüne ve sahip olduğu avantajlara güvenerek, sorunlarımızı aşmanın mücadelesi içinde olmalıyız. Bunu yaparken de hamasetten değil, gerçeklikten beslenmeliyiz. Türkiye’nin sorunlarını aşabilecek güçte olduğu bu gerçeklerden biri.

Uluslararası yatırımcının sevdiği adres: Türkiye

Pandemi nedeniyle ekonomik göstergeler bozulmuş olsa da, geniş üretim imkânları, kalifiye işgücü, stratejik konumu, modern lojistik altyapısının yanı sıra dört saatlik uçuş mesafesiyle 1,3 milyarlık nüfusa ve 26 trilyon dolarlık devasa bir pazara erişim imkânı sunduğu için, Türkiye uluslararası doğrudan yatırımlar (UDY) için cazip bir merkez olmaya devam ediyor. Bu ticari avantajlarının yanı sıra her biri 1 milyonu aşan nüfusa sahip 24'ün üzerindeki kenti ülkemizin gelişen iç pazarını destekliyor. Yaş ortalaması 32,7 olan genç ve dinamik nüfusumuzla, çokuluslu şirketler için büyüyen bir yerel talep altyapısı sağlıyoruz. Avrupa Birliği üyesi ülkelerle kıyaslandığında en genç nüfusa sahip ülke olan Türkiye, kalifiye mühendis sayısında da dünya genelinde üst sıralarda yer alıyor.

Türkiye, 2005-2019 döneminde Orta ve Doğu Avrupa’da UDY miktarı özelinde Rusya’dan sonra en çok yatırım alan ikinci ülke olmuştur. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi koordinasyonunda hazırlanan ve ülkenin uluslararası doğrudan yatırımlar stratejisini belirleyen ‘2021-2023 Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisi’nin Küresel Görünüm ve Türkiye bölümünde yapılan analizde; UDY açısından Türkiye’nin cazibesini arttıran en önemli unsurlardan birinin de, ülkemizde faaliyet gösteren yabancı yatırımların sağladığı yüksek verimlilik olduğu vurgulanıyor. Sıfırdan uluslararası yatırımların azaldığı günümüz koşullarında, genişleme türü yatırımlarda Türkiye’nin çekim gücünün daha da yüksek olması ülke ekonomisi için büyük bir avantaj olmuştur.

Raporda yer alan verilerin de gösterdiği gibi; Türkiye’de iş ve yatırımı deneyimlemiş şirketlerin, operasyonlarını büyütüp, genişleme türü yatırımlarla değer zincirlerini güçlendirirken Türkiye’yi seçtiği görülmektedir. 2015-19 döneminde Orta ve Doğu Avrupa bölgesine yönelen genişleme türü yatırım projelerinin %22,8’ini Türkiye’nin çekmiş olması bu durumu kanıtlamaktadır. Bu dönemde Türkiye’de gerçekleşen UDY’nin yüzde 63’ü genişleme türü yatırımlardan oluşmuştur. COVID-19 ile sıfırdan UDY’de azalma trendi daha da derinleştiği için, bu dönemde genişleme türü yatırımların stratejik önemi daha da artmış durumda.  2021-23 döneminde sıfırdan UDY’de düşüşün daha da kuvvetlenmesi beklenirken, kısa ve orta vadede ise mevcut yatırımcının ilave yatırımlarla operasyonlarını büyütmesi ve çeşitlendirmesinden oluşan genişleme türü yatırımların UDY’nin belkemiğini oluşturacağı öngörülüyor. 

Mevcut yatırımcıların genişleme türü yatırımları, ilgili ülkede iş ortamının etkinliğine ve iş yapmanın verimliliğine işaret etmektedir. 2021-2023 Türkiye Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejisine yansıyan verilere göre; 2015-19 döneminde Türkiye, proje sayısı özelinde Orta ve Doğu Avrupa bölgesine yönelen yatırımların %13,4’ünü çekmişken, mevcut yatırımcının genişleme türü yatırımlarının %22,8’ini çekmeyi başarmıştır. Bu durum, Türkiye’de iş ve yatırım deneyimlemiş şirketlerin operasyonlarını büyütmekte ve genişleme türü yatırımlarla değer zincirlerini güçlendirmekte Türkiye’yi seçtiğini göstermektedir.

Özellikle otomotiv, tarım, gıda, kimya, plastik, ilaç, tıbbi cihaz, elektrikli ürünler, makine, ekipman ve elektronik ve BİT sektörlerinde yatırım yapmış mevcut yatırımcılar ülkemizdeki yatırımlarını en fazla artıran sektörler olmuştur. Kurucu ve İşleticisi olduğumuz Ege Serbest Bölgesinde üretim yapan uluslararası firmaların yıldan yıla gösterdikleri büyüme stratejilerinden de bu durumu net olarak gözlemlemekteyiz. Bölgemizde istihdam ve üretim sağlayan firmaların yeni yatırımlar için yer talebi devam etmektedir ve hali hazırda 4 firma büyüme talebini bize ulaştırmıştır. 

Yabancı yatırımcı için cazip olan ülkemiz şartları, bizlerin geleceğe ilişkin umutlarını diri tutmamıza da yetecek kadar güçlüdür.

Bir sonraki yazımızda da COVID-19 sonrası UDY etkileyen unsurlar ve Türkiye’nin hedeflerini işleyerek, konuyu irdelemeyi sürdüreceğiz.

Tüm yazılarını göster