Türkiye’nin yapamadığı…

Zeynep GÜRCANLI Yedi Düvel

Ortadoğu’da kartlar yeniden dağılıyor. Öne çıkan ülke Irak. Irak, Başbakanı Mustafa El Kazımi’nin aldığı inisiyatif ile Türkiye’nin yapamadığını yaptı; Hem Irak içinde, hem de Ortadoğu’da “uzlaşma hareketi” başlattı.

Türkiye içerde, siyaseten giderek daha sert şekilde kutuplaşırken, Irak’ta Başbakan Kazimi geçen hafta bir “ulusal uzlaşma konferansı” topladı. Irak’ta toplumun tüm kesimlerini temsil eden siyasi hareketleri bu konferansa davet etti, “gördüğünüz sorunları anlatın, birlikte akıl yürütüp çözelim” dedi.

Konferansın başarısı, Ekim’de Irak’ta yapılacak seçimleri boykot edeceklerini açıklayan, aralarında Sadr hareketinin de bulunduğu pek çok siyasi hareketin “boykottan vazgeçme” kararı almalarıyla somutlaştı. Irak, sorunlarını kavga ederek değil, tartışarak/konuşarak çözmenin yolunu seçti.

Irak Başbakanı Kazimi ulusal uzlaşı konferansından sonra bir de Ortadoğu için “işbirliği ve ortaklık konferansına” ev sahipliği yaptı Bağdat’ta geçen hafta. Konferans, gerek katılım, gerekse Ortadoğu’da “aynı masaya oturmazlar, aynı kare fotoğrafa girmezler” denilen pek çok ülkeyi, üstelik oldukça üst düzeyde bir araya getirdi.

 İran ve araplar barışma yolunda

Irak’ın ev sahipliğinde zaten İran ile Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri arasında alt düzeyde “heyetler arası görüşmeler” geçtiğimiz aylarda başlamıştı.

Bağdat’taki son konferansta ise İran ile Arap ülkelerinin dışişleri bakanları aynı masanın etrafına oturdular.

Gerginlikler hala tümüyle bitmiş değil; Bunun göstergesi İran’ın yeni Dışişleri Bakanı’nın tam da konferans sonrası aile fotoğrafı çektirilirken zarif bir hamleyle fotoğrafta kendisine ayrılmış, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı’nın yanındaki yerine gitmeyip, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin yanında poz vermeyi tercih etmesi oldu.

Suudi Arabistan ve İran hala yan yana poz verecek durumda değiller belki, ancak aynı fotoğraf karesi içine girmiş durumdalar.

Araplarararası uzlaşma

Konferans, Araplararası uzlaşma açısından da önemliydi; Katar’la, Suudi Arabistan-BAE öncülüğünde diğer Arap ülkeleri arasındaki gerginlikler/ablukalar/karşılıklı büyükelçi çekmelerin artık geride kaldığını ortaya koydu.

Çavuşoğlu, sisi ile aynı karede

Bağdat konferansı sonrasındaki aile fotoğrafının bir başka dikkat çeken unsuru ise Türkiye-Mısır gerginliğinin uzlaşma yoluna girdiğini gösterir nitelikteydi; Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu konferans sonrasında çekilen aile fotoğrafında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yıllarca “katil”, “zalim”, “darbeci” dediği Mısır Cumhurbaşkanı El Sisi ile aynı karede yer aldı.

Tüm bölge ülkelerinin yer aldığı konferansta göze çarpan eksiklik ise Suriye’den katılım olmamasıydı. Belli ki Sisi ile aynı karede yer almayı içine sindiren AK Parti hükümeti, iş Şam’daki Beşar Esad yönetimine gelince aynı esnekliği -henüz- göstermek istemedi. Iraklılar da “konferansın selameti” için, en azından bu ilk adımda Suriye’yi toplantıya -ve tabi aile fotoğrafına- dahil etmediler.

Macron adeta şov yaptı

Bağdat konferansına bölge ülkeleri İran, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Kuveyt Mısır ve Ürdün ya lider, ya Dışişleri Bakanı düzeyinde katıldılar. Ancak bir de “sürpriz” ülke vardı; Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’da konferansta, Irak Başbakanı Kazımi ile “eş düzenleyici” konumunda yer aldı.

Bağdat konferansı, ABD’nin görünür şekilde çekilmekte olduğu Ortadoğu’da, boşluğu Fransa’nın doldurmak isteğini somut olarak ortaya koydu. Macron, Bağdat’taki konferansın ardından bir de Irak’ın kuzeyindeki Kürt özerk bölgesine, ardından da Sünnilerin yoğun olarak yaşadığı Musul’a giderek, adeta şov yaptı. –Sahi, Musul’a en son hangi AK Parti hükümet üyesi, ne zaman gitmişti? Ya da soruyu şöyle soralım; Musul IŞİD’den kurtarıldıktan sonra herhangi bir AK Parti hükümet üyesi bu ili ziyaret etti mi?-

Oysa Türkiye Irak’a çok yakın, Fransa ise çok uzak. AK Parti hükümeti -Türkiye kamuoyuna neden buna gereksinim duyulduğunu bir türlü açıklayamamasına rağmen - canhıraş şekilde Kabil Hava limanının işletmesini almaya çalışırken, Fransa Doğu Akdeniz’de yaptığını, şimdilerde Ortadoğu’da da yapıyor; Türkiye’nin “gerçek bekasının” olduğu Akdeniz’de, Ege’de, Ortadoğu’da adım adım Ankara’dan çok daha fazla söz sahibi haline geliyor.

Türkiye’nin pek çok çıkarının olduğu, güney komşusu Irak’ta Macron adeta şov yaparken, Ankara Çavuşoğlu ile ancak “yardımcı oyuncu” rolünü üstlenebiliyor. Türkiye’yi “mecburi izolasyona” mahkum eden AK Parti hükümetinin dış politikasının eseri bu…

Tüm yazılarını göster