Bilal SARI
Klinisyen Veteriner Hekim
Hayvansal gıdalar, ülkemizde istisnasız her gün ve günde üç defa 80 milyon potansiyel tüketicisi olan, çok büyük bir pazar. Ancak, gıda üreticisi firmalarımız olmasına rağmen sektöre hammadde yani kasaplık hayvan ve süt sağlayan işletme sayısı hızla azalmaktadır.
Ne yazık ki, üreticilerin yok olmaya yüz tutmasının sebebi; çağa ve değişen şartlara ayak uyduramamış olmalarıdır. Buna ilaveten gerçek problemin ne olduğunu hala tespit edemeyen aile işletmeleri ve profesyonel çiftlikler birer birer kapanmakta.
Yem hammaddelerinin ithalatı ile dövizle doğrudan ilişkilendirilen hayvan yeminin hızlı fiyat artışı, çiğ süt fiyatlarında istenen rakamlara ulaşılamaması, besi danası ithalatıyla işin asıl kazancı olan buzağı üretiminin ihmal edilmesi ve bu maddelere bağlı onlarca sebep, hayvancılığı karsız bir sektör haline getirmiştir.
Her ülkenin diğer ülkelerden ayrılan, kendine göre koşulları vardır. Bu koşullara göre strateji geliştirmek şarttır. Başarılı olmak için Kuzey Amerika’daki hayvancılık ile Güney Amerika’daki hayvancılık; Çin’deki hayvancılık ile Arabistan Yarımadası’ndaki hayvancılık farklı olmak zorundadır. Aynı şekilde ülkemizdeki hayvancılık da bir başka ülkedeki başarılı model uygulanmasıyla başarılı olamaz; kendi dinamikleri içerisinde bir model üretmek elbette mümkündür.
Yanlış ırk seçimi sonucu ahırlarda havalandırma fanları altında hayvancılık yapılamaz. Aşırı protein, enerji verilip adeta para yedirilip sağlıksız obez hayvanlarla hayvancılık sürdürülemez. Hele bu besleme maliyetleri ile hiç sürdürülemez.
Araştırmalarım sonucunda bazı ülke yetiştiricilerinin haberi bile yokken, Kenya’dan Küba’ya, Tayvan’dan Kolombiya’ya kadar Doğu’dan Batı’ya dünyanın her bölgesinde masrafsız hayvan besleme alanında 1960 yılından beri çalışmalar yapıldığını öğrendim. Hemen her ihtiyaca göre bitkiler geliştirmişler, yerinde gördüm. Bir defa ekilen bu bitkiler ağaç gibi uzun yıllar üretim yapıyor. Biçildikçe tekrar büyüyorlar. Bitkileri beslemek için hayvan gübresi yeterli oluyor ve herhangi bir zararlıları olmadığı için ilaca da ihtiyaç duymuyorlar.
Bu maksatla ülkemizde de son zamanlarda yurtdışından getirilip damızlık tohum olarak satılan bazı bitkiler de mevcuttur fakat bu bitkiler ile üretim sahasının oluşturulması çok masraflı ve uzun yıllar alacağı gibi sadece silaj olarak değerlendirilebildiklerinden 60’lı yıllarda geliştirilip geçmişte kalmış bu bitkiler de çözüm değildir.
Günümüzde ekim maliyeti bu bitkilere göre %1 olan ve tüm üretim sahasında hemen üretime geçecek bitkiler geliştirilmiştir. Acil çözüm bu otlardadır. Şimdilerde üstün özelliklere sahip 5 çeşit bitki ile çalışmalara devam ediyorum.
Bu otlar, küçükbaş ve büyükbaş hayvanların mineral madde hariç protein, enerji ve selüloz ihtiyaçlarını tek başına karşılamaktadırlar.
Kimyasal gübre kullanılmadığı için işletmelerin atığı olan hayvan gübresi, sorun olmaktan çıkıp ekim alanlarında gübre masrafını da sıfırlayacaktır.
Tohum, ekim için akaryakıt, gübre masrafı olmadığı gibi, işletmenin günlük ihtiyacı kadar biçilip verileceği için makine masrafı yok, silajlama maliyeti olmadığı için silaj yapım ve paketleme maliyetleri de yok. Silaj yoksa masraf yok, küf yok, sütte aflatoksin yok demektir. Bu yoklar, işletmeyi var eder.
Ülkemizin gıda güvenliği için ihtiyacı olan bu işletmeler, acilen dünyadaki gelişmelerden haberdar olup durumlarını düzeltmelidirler.
Yatırıma özendirilmeli
Bir sektör boşta kalıyor. Gelin bu sektöre yatırım yapın. Hayvancılık yani hayvansal gıda stratejik bir yatırımdır. Borsada yatırım yapsam daha fazla kazanırdım diye düşünenlerin işi değildir. Her yıl kendisini katlayan, para kazandıran bir yatırımdır fakat aynı zamanda sabır işidir. Hayvancılık acilen yatırımcılara ihtiyaç duymaktadır. Kendi işletmesinde üretim yapacağı gibi köylü gençlerle entegre olacak, ortak üretim modelleri ile ülkemizin hayvansal gıda ihtiyacını; hem kendi üretimiyle hem de destek olduğu gençlerin üretimiyle karşılayacak yatırımcılara ihtiyaç vardır.
İmkanı olan iş insanlarımız, haydi sektöre nefes olun.
Söylemeden geçemeyeceğim; Sovyetlerden ayrılan Türk cumhuriyetlerinde özel sektör, ülkelerinin gıda geleceği için hayvancılık yatırımları yapıyorlar.
Hem ülkemizin hayvansal gıda geleceğine kaynak, hem de köylü gençlerimize örnek olun.
Gıda olmadan hayat olmaz.