Geçtiğimiz haftalarda, TSKB Ekonomik Araştırmalar tarafından, 2023 Kasım ayında yayımlanan “Çevresel Ürün Ticareti: Yeşil Dönüşümü Destekleyecek
Bir Türkiye Hikayesine Giriş” başlıklı bir raporun detaylarını TSKB Baş Ekonomisti Dr. Burcu Ünüvar ve TSKB Ekonomik Araştırmalar Müdürü Dr. Feridun Tur ile konuşmuştuk. Sanayi politikalarına yönelik dönüşüm ihtiyacının altını çizen raporda da yer aldığı gibi; ABD’deki Enflasyonu Düşürme Yasası veya Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı rekabet gücünü “yeni yeşil düzen” ekseninde yeniden tanımlıyor. Bu kapsamda, küreselleşme şekil değiştiriyor. Dış ticarette bir yandan “seçici korumacılık” tedbirleri yükselişe geçerken, diğer yandan “dost ülkelerle ticaret” yaklaşımı ön plana çıkıyor. Bain & Company Türkiye Ortağı Armando Guastella’nın dikkat çektiği önemli trendlerden biri de “dost ülkelerle ticaret”.
75 bin şirketin sürdürülebilirlik politikalarını izleyen EcoVadis tarafından 2021 yılında, yönetim danışmanlığı sektöründe zirvedeki yüzde 2’nin arasında gösterilen Bain & Company, “eğitim, eşitlik, sosyal adalet, ekonomik kalkınma ve çevre alanlarında günümüzün acil sorunlarıyla mücadele eden ve dünyada değişim sağlayan en iddialı oyuncuların geleceği tanımlamalarına yardımcı olan küresel bir danışmanlık şirketi” olarak tanımlıyor misyonunu. 2030 itibarı ile sıfır karbon salımı taahhüdü veren şirket, Bilim Temelli Hedefler Girişimi’nin (SBT) “1,5 Derece için İş Dünyası Hedefi” ve BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza koyan kuruluşlar arasında yer alıyor.
Bain & Company Türkiye Ortağı Armando Guastella ile küresel trendleri ve Türkiye’yi konuştuk:
Türkiye’nin en büyük gücü, iyi eğitim almış genç insanları
“12 yıldır Türkiye’deyiz. Türkiye’yi, sahip olduğu nüfus, ticari miras, güçlü sanayi grupları ile stratejik bir ülke olarak görüyoruz. Türkiye sadece ticari gücüne değil, eğitimli insan gücüne de gerçekten inandığımız bir ülke. Türkiye’yi küresel düzeyde yukarıya taşıyacak yetenekler olduğuna inanıyoruz. Bizim amacımız, Türk şirketlerinin yurt dışında güçlenmesini, büyümesini desteklemek. Çoklu kriz döneminde yaşıyoruz. Bu durum hem iş dünyasında hem de jeopolitik alanda belirsizlik yaratıyor. Biz bu belirsizliği yorumlamayı, riskleri yönetip, fırsatları ortaya koymayı hedefliyoruz. Türkiye’nin en büyük gücü, iyi eğitim almış genç insanları. Türk şirketleri sadece yerel piyasada değil, küresel ekosistemde de büyük başarılara imza atacak güce sahipler.”
Yerelleşme ön plana çıkıyor
“Belirsizliklerin bu kadar yüksek olduğu bir dönemde, yerelleşme ön plana çıkıyor. Avrupa temel ihtiyaçlarını karşılamak daha önce Çin’e giderken, şimdi kendi komşularına ve yakın coğrafyalara döndü. Türkiye de bu coğrafyaların başında geliyor. İş gücü maliyeti, kalitesi ve Türkiye’nin esnek üretim yapısı Avrupa için büyük avantajlar sunuyor. Örneğin tekstil sektöründe Türkiye ile Çin’i karşılaştırdığımızda, Türkiye’de maliyetlerin hala Çin’den daha yüksek olduğunu görsek de, ürün kalitesi Avrupa’ya çok yakın. İşin lojistik tarafı da ciddi bir fark yaratıyor tabi ki. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki ana ticaret ortakları tedarik zincirlerini karbonsuzlaştırmaya çalışırken, Türkiye›nin önünde büyük bir fırsat var.”
ESG ilkeleri büyümenin temelini oluşturuyor
“Sürdürülebilirlik çok önemli bir başlık. Avrupa Birliği’nin yeşil dönüşüm için uyguladığı düzenlemeler yeni bir pazar yaratıyor. Dün sadece uygun fiyatlı yüksek kalite talebi vardı; bugün kullanılan hammaddeden, üretim sürecine kadar tüm bilgileri açıklamak gerekiyor. Bu konuda farklı ihtiyaçlar ortaya çıkacak. Örneğin Avrupa’da 2030 yılında, enerji sektöründe kullanılan pil talebi, arzın altında kalacak. Talebin sadece yüzde 70’i karşılanacak. Dolayısıyla uluslararası oyuncuların devreye girmesine ihtiyaç olacak. Bu durum, hem yatırım çekmek hem de Avrupa ile yakın ortaklık kurmak açısından önemli. Burada Türkiye için çok önemli fırsatlar var; tabi ki düzenlemeler ve finansa sektörünün katkısı belirleyici olacak. ESG (Çevre, sosyal ve yönetişim) ilkelerine dayalı stratejiler artık büyümenin temelini oluşturuyor.
Türkiye’ye 5 mesaj
Bain & Company, geçtiğimiz yıl yayınladığı “Net Sıfır İçin Son Çağrı: Türkiye’de Zorlukların Ardındaki Fırsatı Yakalamak” başlıklı çalışmasında Türkiye’de sürdürülebilirlikle ilgili zorlukları ve fırsatları ortaya koyuyor.
Çalışmada öne çıkan beş temel mesaj şöyle: Türkiye net sıfır hedefine ulaşabilir. Ancak çalışmaların bir an önce hızlandırılması gerekiyor. Şirketler karbon salınımlarıyla ilgili daha fazla veri paylaşmalı, kısa vadeli görüşlerden vazgeçmeli ve iş ekosistemlerinin düşük karbon salınımlı bir geleceğe koşmasına yardımcı olmalı. Karbonsuzlaşma için, tedarik zincirlerinin liderliğin yanı sıra pratik desteğe de ihtiyacı var.
Görüşülen on şirketten yedisi, iş ortaklarının salınımlarını azaltmasına yardımcı oluyor; ancak yaklaşık üçte biri, nakit darlığı ile karşı karşıya olan tedarikçilerini değişim ihtiyacı konusunda ikna etmekte zorlanıyor. Karbon salımları konusunda daha fazla şeffaflık şart. Ankete katılan şirketlerin sadece yüzde 10’u dahili karbon fiyatlandırmasını iş süreçlerine dahil etmiş durumda iken, yüzde 90’ı salınımlarını hesaplamanın kendileri için bir sorun olduğunu söylüyor. İklimle ilgili finansmana ulaşmak evrensel bir zorluk ve politikaların yönü konusunda net bir tablo gerektiriyor.
Liderler, karbonsuzlaşma için daha fazla teşvike ve yatırımları nereye yönlendireceklerini bilmeleri bakımından standartlara ihtiyaç duyduklarını söylüyor. İklimle ilgili sermaye tahsisi, karbonsuzlaşmadan adaptasyona doğru yayılıyor. Ancak yine de bu faaliyetlerin bir değiş tokuştan ziyade tamamlayıcı olarak görülmesine ihtiyaç var.