Tatile girmeden önce Meclis’in geceli gündüzlü çalışıyor. Çalışıyor çalışmasına ama sorunlar büyümeye devam ediyor.
Malum, TBMM’nin çalışma saat ve günleri, yasaların görüşmelerinin hızlandırılması ve Meclis’in 1 Ağustos’ta tatile girebilmesi için AK Parti’nin önerisiyle uzatıldı. Vergi yasası ve hayvan hakları yasasında değişiklikler yapılıp tatile girecek parlamento. Sonra Ekim ayında kaldığı yerden devam edecek tartışmalar.
Bu çerçeve de özellikle hayvan hakları ve yeni düzenlemeler getiren vergi yasasının belediyeler üzerine büyük bir yük getireceği de malum.
Yerel yönetimlerin büyük çoğunluğunu kazanan başta CHP olmak üzere muhalefet partilerini büyük bir sınav bekliyor. Bir yandan ağırlıkla sokak köpekleri için getirilen yasa değişiklikleri öte yandan bütçe kesintileri, başta CHP’li belediyelerin asıl sınavı haline dönüşecek.
Küçük bir örnek vereyim:
İstanbul’un CHP’li Üsküdar Belediye Başkanı Sinem Dedetaş, 31 Mart yerel seçimleri öncesinde AK Parti’li belediyenin, sosyal yardım bütçesini seçime harcadığını açıkladı. Dedetaş’ın paylaştığı verilere göre 2024 yılında kullanılmak üzere yaklaşık 60 milyon liralık 65 bine yakın alışveriş kartı alındı, bunun 60 bini üç ayda dağıtıldı. Yılın devamında kullanılmak üzere yeni CHP’li belediyeye devreden kart sayısı 4 bin 600.
Yine yasa yürürlüğe girdikten sonra sokak hayvanları ile ilgili önlemler alınmıyor diye AK Partili isimlerin katıldığı protestolar, belediye başkanlarının tutuklama talepleri gibi olaylarla da karşılaşırsak şaşırmayalım.
İktidar tarafının planı net. Hem başıboş hayvanlar üzerinden hem bütçesi kesintileri üzerinden CHP belediyelerini, oradan da bizzat CHP’nin kendisini “iş yapamaz” hale düşürmek. Bu tartışmaların arasında da kazanılan zamanı kendi lehine kullanmak.
Biraz daha açalım.
Bir taraftan Ekim- Kasım aylarında Merkez Bankası’nın faiz indirmeye başlayarak yatırım ortamının rahatlatılmaya çalışıldığı, ekonomik verilerin nispeten düzeltildiği böylelikle en temel şikâyetlerin bir nebze de olsa giderildiği; diğer yandan siyaseten AK Parti’nin yüzünün yenilendiği bir süreç işletilmeye çalışılıyor. Bu yüzden Ekim ayı Anayasa tartışmalarının yeniden gündeme geleceği tarih de olacak. Bu aynı zamanda yeni ve farklı partilerden isimlerin iktidar kanadına kaydığı bir döneme de işaret ediyor. 2025 Mart ayında toplanması beklenen AK Parti kongresi bu anlamda farklı gelişmelere sahne olabilir. Misal önümüzdeki dönemde partili cumhurbaşkanlığından vazgeçildiğini görebiliriz.
Bu ve benzeri tartışmaların gündemi işgal etmesi ise zaman kazanmak için ideal. İktidar kanadında beklenti şu; hem ekonomik programın getirileri, hem siyaseten yapılacak kimi değişikliklerle zaman lehe kullanılabilinirse 2027’de bütün sorunların üstesinden gelmiş bir iktidar olarak erken seçime gidilir. O seçimde de Cumhurbaşkanı Erdoğan kendini fesh ederek seçim kararı alan parlamento sayesinde bir kez daha aday olur.
Peki, ama bütün bu süreçte muhalefet ne yapar? Şu günkü tabloda muhalefetin giderek güçlendiği sır değil. Sokak adeta yanıyor ve en düşük emekli maaşına yapılan 2 bin 500 liralık zam hiç bir derdi çözmüyor. Bu durum muhalefete yönelen oyların giderek artmasına yol açıyor.
- Ancak iktidarın zaman kazanmak için yaptığı hamleler esnasında muhalefet alternatifler üretebilecek mi?
- Muhalefet belediyeleri tartışılmaz başarı örnekleri sergileyerek cebi yanan vatandaşın kendisine yönelen teveccühünü kalıcı hale getirebilecek mi?
- Daha da önemlisi muhalefet cephesi adayını belirlerken birlik içinde olabilecek mi?
- Neredeyse dört ayrı cephenin oluştuğu CHP kendi içinde dengesini kurabilecek mi?
Bazı çevrelerin ısrarla görmezden gelmeye çalıştığı ama her geçen gün ağırlığı artan Mansur Yavaş ismi bir mutabakatın ana figürü olacak mı? Yoksa muhalefet tarafından iki ayrı ismin girdiği bir yarış mı göreceğiz? Şartlar Türkiye’yi çok daha kısa bir sürede seçime zorladığında gerek siyaseten gerekse ekonomik açıdan hazır bir plan ve programla vatandaşın karşısına çıkılabilecek mi? ABD seçim sonuçlarının bölgeye ve dolayısıyla Türkiye’ye etkisi ne olacak?
Bu sorular muhalefet açısından olduğu kadar iktidar açısından da şimdilik ortada duruyor. Kesin olan tek şey sıcak bir sonbahar yaşayacağımız.