Türkiye'de yerel seçimlerin ardından, iktidar ve ana muhalefet partisi arasında liderler düzeyinde başlayan "doğrudan diyalog", iç siyasetteki kutuplaşmanın yerini alacak "normalleşme dönemi" olarak kayıtlara geçti.
İlginçtir; Benzer bir süreç de Kıbrıs'la ilgili olarak yaşanıyor bugünlerde. AK Parti, yaklaşık 5 senedir hiç resmi temas kurmadığı KKTC'nin ana Muhalefet Partisi Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ile ilk görüşme Ankara'da gerçekleşti. CTP Lideri Tufan Erhürman ve CTP Milletvekili Fikri Toros'tan oluşan heyet, CHP'nin davetiyle temaslarda bulunmak için Türkiye'ye geldi. CTP heyeti, AK Parti ile beş yıllık "soğukluğu" gidermek için gelmeden AK Parti'den de randevu istedi.
AK Parti de, KKTC ana muhalefeti ile "normalleşme" sürecine sıcak bakıyor olmalı ki, oldukça üst düzeyde, AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş'tan randevu alındı. Tufan Erhürman, Ankara'da bir grup gazeteciyle sohbetinde, Elitaş'la görüşmenin yararlı olduğunu söyledi. Erhürman, kendi deyimiyle, Elitaş ve AK Parti heyetine Kıbrıs'taki "sıcak patatesleri", yani son dönemde ortaya çıkan ve Kıbrıs sorununu etkileyebilecek gelişmeleri anlattığını aktardı. Peki nedir bu Kıbrıs meselesini etkileyebilecek "sıcak patatesler" ?
RUMLAR, OLASI GÖRÜŞME SÜRECİ ÖNCESİNDE "ÖNLEM" ALIYORLAR
Erhürman'a göre Kıbrıs Rum tarafı, BM çatısı altında başlayabilecek olası bir Kıbrıs müzakere süreci öncesinde, sonucu etkileyebilecek "mühimmat" oluşturuyorlar. Bunlardan ilki, Kıbrıs Rum Cumhuriyeti vatandaşlarının Barış Harekatı öncesinde KKTC'de kalan toprakları çerçevesinde "bireysel hak davaları" açmaları. CTP Lideri'nin kastettiği, AFİK grup CEO'su Simon Mistriel hakkında, bir Rum Kesimi vatandaşının açtığı dava; Davada Mistriel aleyhinde Rum vatandaşına ait toprakları "gasp etmenin" de olduğu 12 ayrı suç iddiası bulunuyor.
Mahkeme, Rum Kesimi'ne geçtiği geçen hafta tutuklanan Mistriel'in 9 Eylül'de görülecek davaya kadar da tutuklu kalmasına karar verdi. Erhürman davanın Rum Kesimi açısından "pilot" bir dava olarak görüldüğünü, bunun üzerinden KKTC'de iş, özellikle de inşaat yapmak isteyen Türkiye Cumhuriyeti ya da yabancı ülke vatandaşlarına karşı "gözdağı" verilmesinin amaçlandığını kaydetti. Erhürman'a göre Rumlar, KKTC'deki üniversiteleri itibarsızlaştırmayı amaçlayan bir adım daha attılar geçtiğimiz günlerde; KKTC'deki üniversitelerden kabul alıp Ada'ya gelen, ancak kısa bir süre sonra Güney'e geçip iltica başvurusu yapan Afrikalı öğrencileri "gerekçe" göstererek, AB'deki üniversite kalite grubuna şikayette bulundular. Böylece, KKTC'de gelişen inşaat sektörü ile ana gelir kaynaklarından biri olan üniversiteleri de itibarsızlaştırmanın önünü açtılar.
BAF HAVAALANI MESELESİ
Erhürman'ın Ankara'da hem AK Parti, hem de CHP yetkilileri ile görüşmelerde dikkat çektiği bir başka konu ise, Rumlar'ın Baf Havaalanı'nın dünyanın önde gelen ülkelerinin askeri amaçlı kullanımına açılması için yaptığı anlaşmalar oldu. Rum Kesimi, Baf'ın kullanımı için ABD ve Fransa'nın dışında, içinde Rusya'nın da olduğu yaklaşık 15 ülkeyle savunma işbirliği anlaşmaları yapmıştı.
Baf, Gazze meselesinde İsrail'e ABD ve diğer bazı Batı ülkeleri tarafından gönderilen malzemeler için "lojistik üs" olarak kullanıldı. Nitekim Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu hafta yaptığı açıklamada "İsrail, Rum Kesimi'ndeki Baf'ı lojistik üs haline getirdi" dedi. Lübnan'daki İran destekli Hizbullah hareketi ise, İsrail'e gönderilen yardımların buradan geçmesi nedeniyle, Rum Kesimi'ndeki Baf üssünü "saldırı hedefi" olarak gördüğünü açıkladı.
Erhürman daha önce Rum Kesimi'ndeki siyasetçileri defalarca Baf konusunda uyardığını anlatarak, "Rumlar, Baf anlaşmaları ile büyük güçleri arkalarına almak istediler. Ama onları defalarca uyardık; Bu büyük ağabeyler arkanızda durmaz, önümüze geçerler dedik. Nitekim şimdi de öyle oldu" dedi. Erhürman, Rumlar'a yönelik u eleştiriyi getirdi; "Senin Kıbrıs Cumhuriyeti diye tanımladığın yer üzerinde benim de hakkım var. Sen kendini öyle bir duruma düşürdün ki, hiç ilgim olmadığı halde beni de Hizbullah'ın hedefi haline getirdin..."
"ÖZGÜR ÖZEL KIBRIS'A ÖZEL ÖNEM GÖSTERİYOR..."
CTP Lideri Erhürman'ın açıklamalarında öne çıkan bir başka unsur ise, CHP'de Genel Başkanlık görevine Özgür Özel'in geçmesi ile, Türkiye'deki ana muhalefet partisinin CTP'ye yönelik tavrının da büyük oranda değişmesi; Kemal Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkanlığı döneminde, her iki partinin de Sosyalist Enternasyonel üyesi olmasına rağmen CTP ile CHP arasında kayda değer herhangi bir resmi temas olmadığını anlatan Erhürman, Özel'in ise göreve gelir gelmez kendileriyle temasa geçtiğini, KKTC gezisinde özel olarak CTP'yi ziyaret ettiğini, ayrıca iki parti arasında kurumsal anlamda temas kurulduğunu da vurguladı.
"İKİ DEVLET" TALEBİNDE YENİ NÜANSLAR MI VAR?
Erhürman, Ankara'daki temasları, AK Parti hükümeti ile KKTC'de Cumhurbaşkanı Tatar'ın savunduğu, Kıbrıs'ta iki devletli çözüm tezinde "yeni nüanslar olup olup olmadığını" görmek de istediklerini kaydederek, Talat'ın "masada eşit ortaklığa ilişkin" için son dönemde ortaya attığı ve "3 D" olarak tanımlanan yeni koşulları değerlendirdi. Erhürman, "3D'yi doğrudan ticaret, doğrudan uçuş ve doğrudan temas anlamında kullanıyorlar. Bu 3 D ile egemen eşitlik talebinin altını doldurmaya çalışıyorlar. Bu üçü olursa, egemen eşitlik konusundaki taleplerinin karşılandığını söyleyecekler halka" diye konuştu.
Erhürman'ın üzerinde durduğu unsurlardan biri de, Özel-Erdoğan görüşmesinde Kıbrıs'ın kapsamlı şekilde ele alınıp alınmadığı meselesi olmuş. "Normalleşme" görüşmelerinin ardından yapılan ortak açıklamaların ikisinde de Kıbrıs geçmişti. CTP Lideri, CHP'nin "Dış politikada hükümetle ortak hareket etme" amacı kapsamında Kıbrıs'ta AK Parti'nin savunmakta olduğu "iki devletli çözümü" CHP'nin de benimseyip benimsemediğini anlamaya çalışacaklarını ifade etti. Bunu sadece CTP değil, tüm Türkiye merak ediyor aslında...