Türkonfed Başkanı Orhan Turan ve diğer bazı Türkonfed yöneticilerinin dün gazetemizde yer alan açıklamaları, Türkiye ekonomisinin yönetiminde halen oynanmakta olan doğaçlama komedinin ülkeyi çözüme değil çıkmaza doğru sürüklediğini düşündürüyor.
Çatısı altında 30 federasyon ve 284 dernek üzerinden 50 bini aşkın şirketi barındıran Türkonfed’in Başkanı Turan şu anda Türkiye’de yaşanmakta olanları şöyle özetlemiş dünkü Dünya’da: “Ekonominin aktörleriyle iştişare edilmeden ve bilimsel olarak kanıtlanmış ilkeler dikkate alınmadan yapılan politika tasarımları ve serbest piyasa kurallarının dışında atılan adımlar kısa vadeli sonuçlar üretirken orta ve uzun vadede çok ciddi yapısal sorunlar ortaya çıkarıyor. Bu nedenle geçici çözümler yerine kalıcı reformlarla güçlendirilmiş bir ekonomi politikasına ihtiyacımız var.”
Ekonomi yönetimini kısa vadeli siyasal hesaplarının bir aracı olarak kullanmayı adet haline getirmiş olan bir iktidarın böyle uyarılara kulak asmayacağı ortada. Acaba siyasette alternatif oluşturmaya çalışanların ilgisini çekiyor mu Türkonfed’in dile getirdiği sorunlar, bunu da merak ediyorum doğrusu.
Pandemi Davos’a izin vermedi
Ben kendi tercihimle Dünya’nın dış haberler sayfasında yazıyorum ve dünyada olan biteni yakından izlemeye çalışıyorum. Dünya Ekonomik Forumu’nun yıllık toplantılarını defalarca izlemenin verdiği bir alışkanlıkla, her yıl Ocak ayı gelince de Davos’u düşünmeden edemiyorum.
Dünya Ekonomik Forumu 2022 yıllık toplantısını “canlı” olarak Davos’ta yapmaya çok hevesliydi ama dünyanın yeni hakimi pandemi geçen yıl olduğu gibi bu yıl da izin vermedi buna, aralık ayında bundan vazgeçildi. Davos 2022 de çok sınırlı bir programla online olarak yapılıyor şimdi.
Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl Davos toplantısından önce açıklanan Küresel Risk Raporu’nun Türkiye açısından ilginç bulduğum bazı bulgularına geçen haftaki yazımda değinmiştim. Bu hafta da raporun, her yıl Davos’ta toplanmaya alışmış olan Davos seçkinlerinin 2022’ye nasıl bir havada girdiklerini gösteren bazı bulgularına değinmek istiyorum.
Davos elitleri hayli kaygılı
Dünya Ekonomik Forumu’nun, kendi iletişim ağı içinde bulunan ve dünyanın dört bir yanında yaşayan uzmanlardan ve iş dünyası mensuplarından oluşan Davos elitlerinden veri toplayarak hazırladığı 2022 Küresel Risk Raporu’nun pandeminin çok şeyi etkilediği ve değiştirdiği bir ortamda yayınlandığını unutmamak gerekiyor. Çoğu Batı dünyasından gelen Davos elitlerinin benim Davos’a ilk gittiğim yıllarda, yani 20. yüzyılın son yıllarında sergilediği hakimane özgüvenden eser yok şimdi, belirsizlikler karşısında bocalayan ve yakın geleceği görmekte bile zorlanan elitlerin büyüyen kaygıları öne çıkıyor.
Büyümelerin hızlanmasını bekleyenlerin oranı %10’da kaldı
Küresel Risk Raporu’nun anketine katılan Davos elitlerine “dünyanın geleceği konusunda nasıl bir duyguya sahipsiniz?” diye sorulduğunda %23.0 “kaygılı”, % 61.3 “endişeli”, %12.1 “pozitif” ve yalnızca %3.7 “iyimser” cevabını vermiş. Dünya ekonomisinin önümüzdeki dönemde hızlanan bir büyüme yaşayacağını düşünenlerin oranı %10’da kalırken tam tersine küresel ekonomide yeni bir çöküşün yaşanacağını düşünenlerin oranı da %10 dolayında. Ankete katılanların %80’i ise dünya ekonomisindeki iniş çıkışların, yani volatilitenin önümüzdeki dönemde de süreceğini tahmin etmiş ve iddialı öngörüler yapmaktan kaçınmış.
Sorunlar çeşitlenince belirsizlik artıyor
Financial Times gazetesinin sürekli izlediğim köşe yazarlarından Gillian Tett’in konuyla ilgili ilginç değerlendirmesine göre, önceki yıllarda daha çok ekonomik ve finansal sorunlarla, gelişen teknolojiye ayak uyduracak nitelikli eleman bulma zorluğuyla ve küreselleşmenin getirdiği rekabet sorunlarıyla başetmeye çalışan Davos elitleri, şimdi farklı sorunlarla karşı karşıya. İklim değişikliğinden başlayıp büyüyen toplumsal eşitsizliğin yarattığı siyasal sorunlara kadar uzanan ve pandemiyle birlikte öne çıkan yeni boyutlar kazanan sorunlarla baş etmekte zorlandıkları için kaygılı ve rahatsızlar, özgüvenlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyalar.
Bu arada, pandemi sürecinde başta ABD olmak üzere pek çok ülkede insanları yaşam koşullarını değiştirmek zorunda bırakan yasakların ve diğer kısıtlamaların insanları alıştıkları yaşam tarzını değiştirmeye ittiğini ve bunun kalıcı etkileri olabileceğini de unutmamak gerekiyor.
Borsalardaki tırmanış ne olacak?
Bu arada çok dikkat çeken bir gelişme de pandemiyle birlikte gündeme gelen bu büyük altüstlük sürerken adeta durumdan vazife çıkartarak yükselişini sürdüren borsalardaki inanılmaz tırmanış oldu. Başta ABD olmak üzere birçok ülkede ekonomideki çöküşü önlemek ortalığa saçılan trilyonlarca dolar hisse senedi borsalarının rekordan rekora koşmasını sağladı. Şimdi en çok merak edilen konuların başında da ABD’de faiz artışlarıyla başlayacak olan yeni sürecin borsaları nasıl etkileyeceği geliyor.