DANİMARKA merkezli tesis yönetimi grubu ISS’nin Türkiye’deki CEO’su ve ortağı Cavit Habib, geçenlerde İstanbul’a gelen ISS global CEO’su Jacob Aarup-Andersen’i Başakşehir’deki Çam ve Sakura Hastanesi’ne götürdü. Andersen, ISS Türkiye’nin hastanedeki hizmetleriyle ilgili gözlemini paylaştı:
- Bugüne kadar ISS’nın faaliyet gösterdiği ülkelerde gezdiğim, bizim grubun hizmet verdiği hastaneler arasında hizmet standartları en yüksek düzeydekinin Çam ve Sakura Hastanesi olduğunu gördüm.
Jacob, Aarup-Andersen, Türkiye’deki şirketin ortağı ve CEO’su Cavit Habib ile Çam ve Sakura Hastanesi’ni gezerken, Türkiye’deki durumu da gözden geçirdi:
- Türkiye’de tam bir büyüme ve başarı hikayesi yaşıyoruz. Buradaki şirketimiz, hem Türkiye’de sektörünün en büyüklerinin başında yer alıyor, hem de ISS dünyasında ilk sıralarda bulunuyor.
Türkiye’nin potansiyeli üzerinde durdu:
- Türkiye’nin demografik yapısı ve coğrafi konumu, önümüzdeki dönemde endüstriyel gelişimin hızlanacağının işaretleri, bizim açımızdan da potansiyel konusunda önemli işaretler veriyor.
Türkiye’de sağlık sektöründe de büyümenin sürmesini beklediklerini vurguladı:
- ISS Türkiye’nin sağlık sektöründe önemli bir rolü var. ISS Türkiye, Türkiye’deki PPP (kamu-özel işbirliği) projeleri konusunda devamlı iletişim halinde. Bu iletişimi ISS global yönetimi olarak da yakından izliyoruz.
Dünyada ISS’nin hizmet verdiği hastaneleri düşündü:
- İngiltere ve Singapur’da da hastane projelerinin içindeyiz. Ancak, oradakiler Başakşehir’deki Çam ve Sakura Hastanesi kadar büyük değil.
Cavit Habib araya girdi:
- Ankara Etlik’teki şehir hastanesinin yönetimi konusuyla da ilgileniyoruz. Orası çok daha büyük bir hastane yönetimi operasyonu olacak. Dünyada ilk sıraya yerleşebilir.
Başta Çam ve Sakura Hastanesi olmak üzere Türkiye’deki hastane yönetimi modellerinin ISS dünyasında örnek alındığını kaydetti:
- ISS dünyasından bir grup eylül ayında Türkiye’ye gelecek. Bizim şehir hastanesi yönetimi modelimizi yakından inceleyecekler. Biz de uygulamalarımızla ilgili paylaşımda bulunacağız.
Ertesi gün ISS Türkiye’nin İstanbul’daki merkezinde Jacob Aaarup-Andersen ve Cavit Habib’le buluştum. Andersen’e hizmet sektöründe faaliyet gösteren bir grup olarak dünyadaki enflasyonist ortamda nasıl yol aldıklarını sordum, anlattı:
- ISS, 120 yıllık bir şirket. Enflasyon da bu 120 yıllık dönemde hep hayatımızın bir parçası oldu. Dünyada toplam 400 bin kişilik çalışan ordusuyla hizmet veriyoruz. Sözleşmelerimize geleneksel olarak bir madde koyuyoruz. Fiyat artışlarını müşterilerimize yansıtıyoruz.
Dünyada enflasyonla ilgili beklentisini paylaştı:
- Enflasyon gelecek yıl zirve yapıp sonra düşüşe geçecek. Merkez bankalarının sıkılaştırma programları bunu sağlayacak. Enflasyon zirve yaparken bu durum maaşlara da yansıyacak. Beraberinde işsizlik artacak.
ISS Türkiye CEO’su ve ortağı Cavit Habib başta olmak üzere yönetim ekibinin enflasyonist ortamda çalışma konusunda deneyimli olduğuna işaret etti:
- Türkiye’de enflasyonun da çok dinamik yapısı var. Gerek gıda enflasyonu, gerekse ücret artışlarını aynı oranda müşterilere yansıtmak her zaman mümkün olmuyor. Yine de buradaki yönetim ekibimiz şirketimizin kaybını önleyecek adımlar atıyor.
Türkiye krizde kıvranırken global bir şirketin CEO’sunun, “Burada büyüme ve başarı hikayesi yaşıyoruz” demesi, yabancı sermaye açısından anlamlı mesaj olarak karşımıza çıkıyor.
ISS’nin global CEO’sunun bu sözleri, Türkiye’ye gelmekte tereddüt yaşayan yabancı sermaye için güven oluşturucu bir etki yaratsa ne iyi olur değil mi?
Ofisler, şirketlerin ‘kültür tapınağı’ haline dönüştü
ISS CEO’su Jacob Aarup-Andersen, göreve 2020 ortasında başladığını anlattı:
- O günlerde ofis hayatı ölüydü. Ofislerin hiçbir anlamı yoktu…
Kısa süre önce 100 dolayında büyük müşteriyi kapsayan bir anket çalışmasının sonuçları üzerinden değerlendirme yaptı:
- Ofis hayatının aslında önemli olduğunu anlamaya başladık. Eskisi gibi haftada 5-6 gün değil ama 3-4 gün ofiste zaman geçirilecek. Çalışanların haftanın 3-4 günü ofiste olmaları gerekiyor.
2.5 yıldır ofise yarı zamanlı da olsa dönmemiş şirketlerin olduğunu vurguladı:
- 2.5 yıldır alışkanlıkları değişen personel için ofislerde cazibe yaratmak gerekiyor. Çalışanların sosyalleşecekleri alanları iyi dizayn etmekte yarar var.
Şu noktanın altını çizdi:
- Eskiden ofisin maliyet unsuru çok önemliydi. Şimdi artık önemli olan çalışan motivasyonu. Son 2-2.5 yılda işe yeni başlayanları, yüzde 25’lik sirkülasyonu dikkate alırsak, çalışanların çoğu neredeyse bu dönemde ofis ortamını göremedi.
Ofislerin “şirketlerin kültür tapınağı” haline geldiğini savundu:
- Şirketlerin o kültürü verebileceği ortamı çok doğru ve hassas şekilde tasarlayarak çekici hale getirmesi gerekiyor.
Pandeminin “eldekinin değerini anlamak açısından fırsat olduğunu” kaydetti:
- Bu sayede mevcut yapının ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu gördük. Vücut hareketlerimiz aslında anlatmak istediklerimizin yüzde 80-90’ını gösteriyor. Bunu maalesef dijital ortamda sağlayamıyoruz.
Dünyada toplam 60 bin büyük şirketle çalıştıklarına dikkat çekti:
- Çoğu ile “Hibrit sistemi benimsemiş olmakla birlikte çalışanlar nasıl ofis ortamına döndürülebilir” konuşması yapıyoruz. ISS olarak esnekliğe inanıyoruz ama ofis hayatının işin odak noktası olduğunu biliyoruz.
Pandeminin başlarında yaptıkları bir anket üzerinde durdu:
- O anketten ofislerin yüzde 10-15 küçüleceği çıktı. Bu sonuç için bize, “Ofislerde küçülme yüzde 40-50 olacak. Siz saçmalıyorsunuz” diyenler oldu. Bugün ofislerde küçülmenin yüzde 8’lerde kalacağı anlaşılıyor.
İsviçre CEO’sunun en büyük sıkıntısı peşin ödemeydi
ISS Türkiye CEO’su ve ortağı Cavit Habib, enflasyonist ortamla ilgili sohbet sırasında ISS İsviçre CEO’su ile pandemi dönemindeki konuşmasını anımsadı:
- ISS İsviçre CEO’sunun tek derdi vardı, müşterinin peşin ödeme yapması. Parayı değerlendirme konusunda sıkıntı yaşıyordu. Çünkü ülkede faiz negatifti. Böyle bir ortamda parayı ne yapacağını bana sorardı.
Yakın dönemde ISS’nın dünyadaki yöneticileriyle yapılan bir webinar’da sunum yaptığını bildirdi:
- Enflasyonist ortamda müşteri ile nasıl konuşulması gerekiyor, fiyat artışlarının yansıtılması konusunda hangi adımları atmak gerekiyor, bu konuda deneyimlerimizi paylaştık.