Tıbbi teknoloji şirketi Siemens Healthineers Türkiye, ülkemizdeki sağlık farkındalığına dair çarpıcı veriler ortaya koyan ‘Sağlık Okuryazarlığı Araştırması’nın ikincisini gerçekleştirdi. “Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması” Türkiye’nin çeşitli illerinde yaşayan, farklı demografik özelliklere sahip, 18-65 yaş arasındaki 400’den fazla kadın ve erkek ile yüz yüze yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçları yansıtıyor.
Method Research Company tarafından yürütülen 2024 yılı araştırması, iki yıl önce yapılan çalışma gibi, bireylerin hastane tercihi, yaşam tarzı, hastalıklar, koruyucu sağlık hizmetleri kullanımı, sağlık bilgisine erişim ve gelecek beklentileri hakkındaki görüşlerini ortaya koyma amacı taşıyor.
Geçtiğimiz günlerde, Siemens Healthineers Türkiye Görüntülemeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ertan Cömert ve Türk Radyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Can Çevikol’un katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında paylaşıldı.
Toplantıda şirketin sağlık okuryazarlığını artırmayı amaçladığı projelerini tek çatı altında toplayan ‘Bilmende Fayda Var’ platformu da Kurumsal İletişim Direktörü Nesrin Kalay Bozpınar tarafından tanıtıldı.
Siemens Healthineers Türkiye Sağlık Okuryazarlığı 2024 Raporu’na göre Türkiye’de kendini sağlıklı görenlerin oranı yüzde 64. Bu oran 2022’deki ilk araştırmada yüzde 71 seviyesindeydi. Araştırmaya göre halkımızın yüzde 55’lik kesimi sağlık hizmetini öncelikli olarak devlet hastanesinden almak istiyor. İkinci sırada yüzde 25 ile özel hastaneler yer alıyor.
2022 sonuçlarıyla kıyaslandığında devlet hastanelerinin tercih edilme oranı yüzde 61; özel hastanelerin tercih edilme oranının ise yüzde 22 olduğu görülüyor. Tercih dağılımında üniversite hastanelerinin ve sağlık ocaklarının oranın yüzde 10 seviyesinde çıkmış olması dikkat çekiyor.
“Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması” sonuçları, sağlık okuryazarlığı alanında yapılacak çok şey olduğunu gösteriyor. Halkımız sağlık hizmetleri konusunda eksik ya da yanlış bilgiye sahip ve önyargıları var. Düzenli bakım ve kontrol yaptırmıyor. Bu veriler, sağlık okuryazarlığı konusunun önemini ve bu konuda çalışma yapma zorunluluğunu ortaya koyuyor.
- ‘Check-up yaptırmıyorum’ diyenlerin oranı yüzde 78 olması dikkat çekici bir veri. Düzenli check up’a gidenler ise kontrollerini ortalama 3,5 yılda bir yaptırıyor.
- 30 yaş üzeri kadınların yüzde 77’si hiç mamografi çektirmediğini belirtiyor.
- Katılımcıların yüzde 76’sı laboratuvar hizmetlerine ve sonuçlarına güveniyor. Ancak ‘Hiç kan sayım testi yaptırmadım’ diyenlerin oranı yüzde 21, kanser belirteç testi yaptıranların oranı ise yalnızca yüzde 17.
- Katılımcıların yüzde 68’i radyoloji hizmetleri ile ilgili bilgileri doktor ve hemşireden, yüzde 34’ü internetten, yüzde beşi ise sosyal medyadan ediniyor.
- Tomografide cihaz markasına göre radyasyon dozunun değişiklik gösterdiğini, on kişiden dokuzu bilmiyor.
- Yüzde 43’lik kesim, doz farkı hakkında bilgilendirildiğinde tercihlerinin değişeceğini belirtiyor.
- Katılımcıların yüzde 85’i MR cihazlarında radyasyona maruz kaldığını zannediyor.
- Araştırma sonuçları, Türk halkının e-Nabız uygulamasını sıklıkla kullandığını da ortaya koyuyor.
- Katılımcılar hem radyoloji hem de laboratuvar sonuçlarına e-Nabız'dan baktıklarını belirtiyor. Araştırmaya göre görüntüleme kayıtlarının yüzde 51'i, laboratuvar sonuçlarının ise yüzde 86'sı e-Nabız'dan takip ediliyor.
Araştırma, Türkiye’de halkın koruyucu sağlık hizmetlerinden yeterince faydalanmadığını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre halkın yüzde 75’i kronik hastalıklarının farkında değil. Farkında olanlar en çok yüksek tansiyon, diyabet, astım ve tiroid/guatr hastalıklarına sahip.
Mamografi çektirme oranlarında kaygı verici bir azalma gözlemleniyor. 2022’deki araştırmada düzenli mamografi kontrolü yaptıranların oranı yüzde 36 iken; bu yıl bu oran yüzde 23’e gerilemiş.
30 yaş üzeri kadınların yüzde 77’si hiç mamografi çektirmediğini belirtirken, yüzde 74’ü mamografi çektirmemelerine gerekçe olarak ‘İhtiyaç duymadım’ yanıtını veriyor.
Yıllardır, kamuda ve özel sektörde meme kanseri farkındalığına yönelik çalışmalar ve kampanyalar yapılmasına rağmen bu konuda bir davranış değişikliği görülmemesi üzerinde durulması gereken bir sorun olarak dikkat çekiyor.
“Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Araştırması” verilerine göre, kalp krizi, metabolik hastalıklar, karaciğer yağlanması gibi hastalıklarda önemli bir artış görülmüyor. Buna karşın nörolojik hastalıkların oranı iki yılda yüzde 3’ten yüzde yediye yükselmiş durumda. Türk Radyoloji Derneği Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Can Çevikol Dünyada ve ülkemizde, son yıllarda özellikle nörovasküler, kardiyovasküler ve kanser hastalıklarında artış gözlemlendiğine dikkat çekiyor. Çevikol bu artışın kişilere özel genetik ve çevresel sebeplerin yanında nüfusun yaşlanmasına bağlayabileceğimiz gibi, düzenli sağlık kontrollerinin yaptırılmamasına ve kişilerin yaşam tarzlarına da bağlanabileceğini belirtiyor.
Prof. Dr. Can Çevikol’un verdiği bilgiye göre, son dönemde 40 yaş ve üstü kişilerde kanser vakaları son yıllarda düşüş gösterirken, genç nüfusta kansere yakalanma oranı hızla artıyor. Gençlerin bu tür hastalıklara karşı farkındalık kazanması gelecekte sağlıklı bir toplum oluşturulmasında büyük önem arz ediyor.
Ulusal Kanser Enstitüsü'nün verilerine göre ABD'de 1975-2019 arasında ortaya çıkan kanser vakalarında 15-39 yaş arası hastaların oranı yüzde 35’e kadar yükseldi. Gençlerde en hızlı artan kanser vakaları mide ve bağırsakla ilgili olanlar. BMJ Oncology dergisinde 2023’te yayımlanan ve yaklaşık otuz farklı kanser türünü inceleyen araştırmaya göre de 1990-2019 arasında dünya çapında 50 yaş grubunda kanser oranı neredeyse iki katına çıktı. Özellikle gelişmiş ülkeleri etkileyen bu durum, 50 yaşın altındaki kişilerde kanserden ölümlerin artmasına neden oluyor
Halkın büyük kısmının radyoloji ve tomografi konusunda yeterli bilgisi yok.
Siemens Healthineers Görüntülemeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ertan Cömert konuya ilişkin yaptığı açıklamaya göre, “Ülkemizde görüntüleme sistemlerinde yapılan çekim sayısı OECD ülkelerine göre daha yüksek. Ancak, halkın büyük kısmının radyoloji konusunda yeterli bilgisi yok. Örneğin katılımcıların yüzde 85’i MR cihazlarında radyosyona maruz kaldığını zannediyor. Oysa, MR cihazları tomografi cihazlarının aksine radyasyon kullanmıyor.
Tomografide hastanın maruz kaldığı radyasyon dozu oldukça önemli, ancak halkımız doz konusunda bilgi sahibi değil. Sağlık Bakanlığı bu anlamda halk sağlığını koruma konusunda oldukça titiz çalışarak, uygulama dozlarının düşük tutulmasını sağlıyor, uygulama dozunu her çekimde hasta başına kayıt altına alıyor ve takip ediyor.
Ertan Cömert yaklaşımlarını şu cümlelerle ifade ediyor:
Günümüzde yeni nesil, yapay zekâ kullanan cihazlar hem hastalar hem de sağlık profesyonelleri için tüm süreci ciddi ölçüde rahatlatıyor. Biz, ‘Sağlık sektöründe çığır açan yeniliklere öncülük ediyoruz. Herkes için. Her yerde’ diyerek bakıma erişimi artırmayı temel hedeflerimizden biri olarak belirledik. Görüntüleme teknolojilerinde düşük radyasyon dozu, yüksek çözünürlük ve hasta konforu odağında cihazlar geliştiriyoruz. Radyoloji alanında düşük dozla kullanım olanağı sunan görüntüleme cihazlarına dünya genelinde erişimi artırmak, üzerinde önemle durduğumuz konulardan biri. Özellikle bilgisayarlı tomografi gibi radyasyon temelli alanlarda ve pediyatride düşük doz en önemli önceliklerimiz arasında.”
Siemens Healthineers Türkiye, araştırma sonuçlarını paylaştığı toplantıda, Türkiye'de sağlık okuryazarlığı oranını artırmayı amaçladığı projelerini tek çatı altında toplayan ‘Bilmende Fayda Var’ platformunu da tanıttı.
Siemens Healthineers Türkiye Kurumsal İletişim Direktörü Nesrin Kalay Bozpınar platforma ilişkin yaptığı açıklamada, "Hastalıklarla mücadele etmenin en etkin yöntemlerinden birisi de erken teşhis. Bunun için halkımızı düzenli sağlık kontrolü yaptırmaları konusunda bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bu noktada sağlık okuryazarlığı oranının artması da çok önemli. Bu konuda hayata geçireceğimiz projeleri, bundan böyle 'Bilmende Fayda Var' platformu çatısı altında toplayacağız" diye konuştu.
Bozpınar, "Sağlık profesyonelleriyle ve sivil toplum kuruluşlarıyla halkımızın sağlık okuryazarlığını artıracak projeleri hayata geçireceğiz. Özellikle nörovasküler, kardiyovasküler hastalıklarla kanser hastalıklarının teşhis ve tedavisiyle ilgili küresel gelişmeleri halkın anlayacağı dilde paylaşacağız. Tıp teknolojisi her geçen gün insanlığa büyük faydalar sunmaya ve yaşam kalitesini artırmaya devam ediyor. “ yorumunu yaptı