Bugün 1 Mayıs, işçilerin emeğinin ve haklarının hatırlandığı gün. Bu günün amacı işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve daha adil ücretler için farkındalık yaratmaktır. Bugün aynı zamanda bir muhasebe günüdür. Dönüp işçilerin ve emekçilerin ne durumda olduğuna bakma günüdür.
Uluslararası sıralamalarda ne yazık ki birçok kritere göre işçiler için dünyanın en kötü ülkeleri arasında yer alıyoruz.
- Mesela OECD verilerine göre Türkiye, 36 ülke içinde çok uzun saatler çalışan ülkeler arasında OECD’de birinci sıradaymış. Yasal sınırlamalara rağmen fiili çalışma süreleri artıyor. Haftalık ortalama çalışma saatinde Türkiye, OECD'de 34 ülke arasında 45,6 saatle Kolombiya’nın ardından ikinci sırada bulunuyor. OECD ortalaması ise 37,2 saat. Bizim işçimiz diğer ülkelerdekinden ortalamada 8 saat daha fazla çalışıyor.
- Bu nedenle meslek hastalıkları artıyor. İş-yaşam dengesi bozulmuş durumda. Hal böyle olunca ülkede ruhsal ve fiziksel rahatsızlıklar da sürekli artıyor. Mutsuz çalışanlar ülkesi olduk.
- Meslek hastalıkları konusunda da durum parlak değil. Yılda 100,000 dolayında meslek hastalığı yaşanıyor. Üstelik kayıtlara geçmeyen çok sayıda meslek hastalığı da var.
- Türkiye iş kazalarında en fazla insanın hayatını kaybettiği ülkeler sıralamasında OECD’de birinci.
- Sendikalaşma oranı çok düşük. Yaklaşık 16 milyon işçinin yalnızca yüzde 14,3’ü sendikalıymış. Bu oran bundan 20 yıl önce yüzde 50’nin üzerindeydi. İşçilerin çok büyük bir bölümü sendikalı olmadıkları için herhangi bir toplu iş sözleşmesinden yararlanamıyorlar. Sendikalı olmayı savunanların kapı dışarı edildiği bir ülke olduk.
- Euro bazında bakıldığında son yapılan artışlara rağmen Türkiye net asgari ücret açısından Avrupa’nın en düşük ikinci ülkesi. Bizden daha aşağıda sadece Arnavutluk var.
- Türkiye yüksek enflasyon nedeniyle işçilerin ve düşük ücretlilerin en fazla hırpalandığı ülkelerden biri. Yüksek enflasyon çalışanların satın alma gücünü azalttı ve yaşam standartlarını düşürdü. İşçiler ev kirası, gıda, sağlık hizmetleri gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için eskisine göre daha fazla zorlanıyorlar.
- Yoksulluk içinde yaşayan işçi sayısı Türkiye’de diğer pek çok ülkeye göre daha fazla arttı. TÜRK-İŞ'in verilerine göre; dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcamalarını kapsayan açlık sınırı mart ayında 9 bin 590 TL iken Nisan’da 10 bin 135,50 TL'ye çıkmış. Kira, fatura, eğitim, giyim, ulaşım gibi tüm giderlerini kapsayan yoksulluk sınırı ise Mart'ta 31 bin 240 TL iken Nisan'da 33 bin TL'ye yükselmiş.
- Türkiye’de işsizlik oranları diğer ülkelerden yüksektir. Bizde işsizlik resmi rakamlara göre yüzde 10’un üzerindedir. OECD ortalamaması ise yüzde 5’in hemen altında bulunuyor.
Kısacası işçi olmanın zor olduğu, hatta işçi olduğunun farkında bile olmayan yüzbinlerce insanın bulunduğu bir ülkeyiz.
Birlik, dayanışma ve haksızlıklarla mücadele günü olan “Emek ve Dayanışma Günü” yani 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlu olsun!