“Neron, Roma yanarken keman çalmasıyla ünlüydü. Bugün, bazı liderler daha kötüsünü yapıyorlar. Kelimenin tam anlamıyla, ateşe benzin döküyorlar. Rusya-Ukrayna savaşının yansımaları dünya genelinde dalgalanırken, bazı ülkelerin büyüyen enerji krizine tepkisi fosil yakıtları ikiye katlamak oldu!”
António Guterres, Birleşmiş Milletler (BM) 9. Genel Sekreteri
Rusya ve Ukrayna Savaşı ‘enerji güvenliği’ üzerine çok yüksek bir etki alanı yarattı. Savaş; dünya kamuoyunda, enerji verimliliği ile ilgili tedbirler ve hidrokarbon ötesi enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinin önemini daha güçlü görmemizi sağladı. Hal böyle olmakla birlikte, enerjide trilyonlarca dolarlık büyük dönüşümün gerçekleşmesi düşündüğümüzden çok daha zor görünüyor.
Orta gelirli gelişmekte olan ekonomilerin genellikle karbon yoğun bir ortamda çalıştıklarını ifade eden Avrupa Yatırım ve Kalkınma Bankası (EBRD) Türkiye Direktörü Arvid Tuerkner ile enerji finansmanını ‘Enerjide İnovasyon’ için odağımıza aldık. Çalıştıkları ülkeler arasında değişmekte olan iklim olaylarına karşı çok hassas ülkeler bulunduğunu belirten EBRD Direktörü, Türkiye’nin bu ülkeler kategorisinde yer aldığını ve karbon gündeminin önemli olduğuna işaret etti.
Yenilenebilir enerji kapasitesinin arttırılması bir yandan ‘yeşil hidrojen’ kapasitesinin de artması anlamına mı gelecek? Enerji yoğun sektörlerin karbondan uzaklaşmaları Türkiye için hangi açılardan önemli?
Türkiye, yeşil hidrojen ihracatçısı olma potansiyeline sahip. Yerli olarak kullanmanın yanı sıra 2053 ‘net sıfır’ hedeflerine ulaşmada da etkili olacaktır bu tercih. Son 10 yılda, üretimde bir artış olduğunu gözlemliyoruz. Özellikle güneş ve rüzgârın artmasıyla, yenilenebilir enerjinin ön plana çıkması memnuniyet verici.
Bu potansiyelin tam olarak kullanabilmesi için yenilenebilir enerjide karşılaştığımız sorunların acilen üstesinden gelinmesi gerekiyor. Yenilenebilir enerji projelerine finansman bulunması için şebeke zorlukları ve idari zorlukların giderilmesi şart.
Enerji Bakanlığı ile çalışmalarınız nasıl ilerliyor? Enerji verimliliği yatırımlarında rolünüz nasıl?
2053 ‘net sıfır’ hedeflerine yönelik Enerji Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu hedefleri yakından takip ediyoruz. Yerel içerik son derece önemli, yenilebilir enerji projelerinde yenilenebilir enerji kaynaklarındaki yatırımlara da hızla odaklanıyoruz. Verimlilik alanındaki yatırımlar da ilgi alanımızda. E-mobilite ve dekarbonize ısınma kaynakları bunlar arasında çok önemli bir yere sahip. Özünde, iklime ve enerji güvenliğine fayda sağlayan projeler odağımızda… Enerjide 2040’a kadar karbon seviyesinin yüzde 40’a düşürülmesinde ‘net sıfır’ hedeflerine yönelik iddialı hedeflerimiz var.
Ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz? Enerji dönüşümünde finans sektörü önemli gerçekten…
Burada teknik destek ve finansman sağlama, iklim değişikliğine karşı adaptasyon ve etkilerinin hafifletilmesine yönelik projelerin desteklenmesi bizim için önemli. Strateji geliştirmek özel sektörün bu alandaki katkılarını arttırmak açısında anlamlıdır. Çünkü firmalar ve yatırımcılar uzun vadede belirgin ve net olarak görmeyi isterler sektörümüz aracılığıyla... Enerji dönüşümünde ‘karbon nötr’ bir ekonominin inşası için finans sektörünün rolü çok büyük…
‘Net sıfır’ trilyonlar gerektiren bir proje… Bu sürece devletler katılmakla birlikte, finans kuruluşlarının süreçteki etkisi hayli büyük olmalı. Türkiye’de gerçekleştirdiğiniz yatırımların boyutları nedir?
Evet, kesinlikle.
Yılın sonunda Paris Anlaşması’na göre hedeflerimizi revize edeceğiz. 2025 hedeflerimizi geçen yıl yerine getirdik. 5,4 milyar euroyu yeşil iklim projelerine yatırdık. Böylece hedeflerimize ulaşmış olduk. Bunun içinde yenilenebilir enerji de var. Tek başına Türkiye bu rakamların yüzde 20’sinden fazlasından sorumlu… Türkiye’de son on iki yılda 7 milyar euroluk yenilenebilir enerji yatırımı gerçekleştirildi.
Ya ‘İklim Mutabakat Zaptı’ çerçevesindeki faaliyetleriniz nelerdir? Ulusal hükümetimizle çalışmalarınız ne durumda?
Türkiye; EBRD, Almanya, IBRD, Fransa ve Birleşmiş Milletler (BM) ile ‘İklim Mutabakat Zaptı’ imzaladı. Bu mutabakat zaptı içinde tüm taraflar Türkiye’nin iklim hedeflerine ulaşmasında ve iklim politikaları reformlarında Türkiye’ye destek olmaktadırlar. EBRD içinde hali hazırda atılması gereken tüm adımları attık. Yeni iş modelleri denedik. Kendi fonlarımızın aktif olmaya başlamasıyla piyasa engellerinin çok olduğu bölgelerde teknik destek uygulamaya hazırlık gibi destekler de sunmaya başladık. İmkânlarımız dâhilinde her ülkeye uygun çözümler üretmek istiyoruz.
EBRD’nin ‘Yeşil Şehirler’ projesi ne durumda?
EBRD’nin yeşil şehirler programı bir banka tarafından sunulmaya başlandı. 10 destek projesi söz konusu. Destek, 5 milyar euroya kadar yükseldi. Türkiye’de Ankara, Gaziantep, İstanbul, İzmir olmak üzere 4 şehir programımıza katıldı. Farklı bölgelerde 56 şehir bu kapsamda yer alıyor. Temiz enerji şehir içi taşıma ve belediye kullanımına yönelik yeşil enerjinin kullanılması gibi amaçlarımız da var. Aynı zamanda yeşil ekonomi finansman modellerimiz de mevcut. Kobilere yeşil yatırım yapmaları konusunda da destek oluyoruz. Bu finansman kaynaklarının sunulması ile EBRD yeşil enerji yatırımlarını 28 ülkede destekleyecek. Bu ülkelerde 5 milyar euro yeşil enerji yatırımı söz konusu. Bunların 2 milyar eurosu Türkiye’ye ayrıldı.
Yeşil enerji dönüşüm projelerinde karbon yoğun sektörlerin işi zor olacak anlaşılan… Türkiye’de ulusal hükümetimizle çalışmalarınız nasıl ilerliyor?
Türkiye’deki yeşil enerji dönüşüm projelerine özellikle sürdürülebilir enerji alanında yeni bir çerçeve oluşturuldu. Türkiye programında yeşil ekonomiye geçiş yaklaşımıyla ulusal hükümetle çalışıyoruz. Amacımız, iklim teknolojilerinin doğru uygulanması. EBRD ekonomisi içindeki bazı bölgelerde, çelik üretiminde karbona daha fazla bağımlılık söz konusu. Türkiye bunun için iyi bir örnek, bu nedenle karbon yoğun sektörlere odaklandık.
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile beraber, 2023 dekarbonizasyon yol haritası üzerinde de çalışıyoruz. Bu sektörler içerisinde karbon sıfır mekanizmasını belirlemek için gübre, çelik ve alüminyum gibi sektörlerde uzun vadeli stratejiler kuruyoruz. Bu stratejiler Paris Anlaşması sürecini de hızlandırmayı amaçlamaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile de çalışıyoruz; daha geniş bir ekonomi için çalışmalarımıza hız katacağız.
Gelişmekte olan ülkelerde karbona dayalı ekonomi ile yeşil yatırımların karşı karşıya geleceği zorluklar neler?
Gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı en belirgin olumsuzluk yeşil yatırımların ticari boyutunun düşük olmasıdır. Yeşile geçtiğimiz ülkelerde bu çok önemli. Burada en temel sorun karbon fiyatlarının üstü örtülü biçimde belirlenmemiş olmasıdır. Burada karbon fiyatı teknoloji davranışlarında da bir değişime yol açacaktır. Bu finansman açısından da önemli bir konudur.
Türkiye’de İklim Değişikliği Başkanlığı ile bu konuda çalışarak karbon pazarları ile ilgili program ve politikalar oluşturmaya çalışıyoruz. Bu alanda son iki yılda çok pozitif adımlar atıldığını söyleyebilirim. Ulusal çaptaki kanun ve sınırları da yakından takip ediyoruz.
Ekonomilerimizin ve toplumlarımızın sürdürülebilir bir modele geçmesinde kararlısınız.
Elbette. Türkiye, EBRD’nin en geniş operasyonlarının olduğu ülkelerden. Bu nedenle, hem kamu hem özel sektörle aktif biçimde çalışıyoruz. Türkiye’de yeşil ekonomiye geçişi destekleyen bir çerçeve oluşturuyoruz. Türkiye ekonomisine destek veriyoruz. Amacımız yeşil finans uygulama ve politikalarını giderek yaygınlaştırmak.
Türkiye’de EBRD’nin yatırım büyüklüğü nedir?
Türkiye ile 2009’dan beri aktif çalışıyoruz; yatırımlarımız bu yıl itibariyle başladı. 2021 kayıtlarımıza göre, yıllık 2 milyar euroyu bulan bir büyüklüğe eriştik. Yatırımcıların taleplerine göre hareket ediyoruz. Yüksek enflasyon ve oynaklıkların bizi çok etkilediğini söyleyebilirim. Uzun dönemli ‘yeşil dönüşüm finansmanı’ yapıyoruz.
Türkiye’de enerjide en iyi çözümler nelerdir sizce?
Türkiye’de makroekonomik stabiliteyi görmek isteriz. Finans sağlamak için bu çok önemli. Hükümet makroekonomik dengelere odaklanmış durumda. Böylece daha sağlıklı bir altyapıya kavuşabiliriz. Şu anda ‘enerji güvenliği’ en önemli konu… Ukrayna bağlamında kritik bir coğrafyadasınız... Enerjide dış faktörlere önemli ölçüde bağlısınız. Enerji kaynaklarını ithal eden bir ülke olarak, doğaldır ki, artan global fiyatlardan doğrudan etkileniyorsunuz. Bu da Türkiye’nin cari açığını besliyor.
Türkiye için enerjide en iyi çözüm, yenilenebilir enerjinin payını arttırmak olmalıdır. HES’te ve rüzgârda zaten çok iyisiniz ama daha fazlasını da yapabileceğinizi düşünüyorum. Son dönemde, yenilenebilir enerji alanında pek fazla yeni yatırım görmüyoruz buna iştahın yeniden artması gerekiyor. En azından son 10 yılın değerlerine yeniden getirmelisiniz ve ancak bu alana yeniden odaklanarak bunu başarabilirsiniz.
Enerji Bakanlığı’na tavsiyeleriniz nelerdir?
Türkiye, 2053 ‘net sıfır’ hedefleri doğrultusunda yeni iklim kanununa çalışıyor. Paris Anlaşması çerçevesinde de pek çok yenilik söz konusu. Türkiye’nin önünde enerjide hırslı hedefler olmalı. Bu hedeflere ulaşmak için gerekenlerin yapılacağına inanıyorum. Enerji Bakanlığı’na tavsiyemiz de bu yöndedir; öncelikli amaç bu hedeflere odaklanmak olmalıdır… Bunları yerel ortaklıklarımızla konuştuğumuzda öğreniyoruz. Yenilenebilirde EBRD bu yeni projeleri finanse etmeye hazırdır.
Türkiye, yenilenebilir enerjide yeterince önemli yatırımlar sağladı. Enerji verimliliği konusunda da Paris Anlaşması önemli bir momentum yarattı. Bu anlaşma bizi daha hırslı yapmalıdır. Türkiye, yenilenebilire odaklanmalıdır. Oldukça güçlü büyüyen bir ülkeniz var. Global ölçekteki finansal konulara özel sektör eliyle çözümler üretmek yerinde olacaktır. Özel sektör yeşil dönüşümün kuvvetli bir motoru olabilir.
Türkiye’nin enerji profesyonelleri hakkındaki genel düşünceleriniz nelerdir?
Türkiye, dünyadaki profesyonellerin yoğun olduğu bir ülke; bu memnuniyet verici… Türk iş insanları çok dirençli ve zorluklarla mücadele etmeyi iyi biliyor. Oynaklıkları bile fırsata dönüştürebiliyorlar. Bu büyük fırtınaya rağmen, Türkiye’nin insan kaynakları bu zorlukları aşacak güçte olduğunun işaretlerini daima veriyor. Yatırım yapılacak iyi bir ülke Türkiye.