Son 25 yılda Türkiye ekonomisine damgasını vuran sektörler hangileri diye sorulsa akla önce bankacılık ve telekomünikasyon gelirdi. 1990’larda hızla artan banka sayısı, 2001 krizi sektörü silkeleyince yarıya hatta daha da aşağıya düşmüş, kriz sonrası getirilen yeni yapı Türk bankacılık sektörünü 2008’deki küresel krizi teğet geçirtecek derecede güçlendirmişti.
1980’lerin sonlarında telekomünikasyon alanındaki gelişmeler, 1994 yılında Turkcell ile Telsim’in ve izleyen yıllarda Avea’nın öncülü konumundaki aktörün devreye girmesiyle hızlanmıştı. Hem telekomünikasyonda hem bankacılıkta yaşanan büyüme, Borsa İstanbul’daki listelere de yansıyordu kuşkusuz. Bu sektörlerin halka açık oyuncuları, “en büyükler”, “en hızlılar” gibi birçok listede başı çekiyordu çoğu zaman. Bugün her iki sektördeki oyucuların durumu da o günlerden epey farklı.
Aslında enerji de Türkiye’nin son 20 yılına damgasını vurmuş bir sektör. Hatta en büyük sanayi kuruluşları listesinde ilk sırayı pek kimselere kaptırmayan bir Tüpraş gerçeği gözümüzün önünde. Ayrıca STAR Rafineri de yeni kurulmasına rağmen devler ligindeki yerini alıverdi. Bu derece yüksek yatırımla hayata geçirilen bir rafinerinin doğrudan en büyükler ligine girmesinde şaşılacak bir durum yok.
Ancak son yıllarda Türkiye’nin asıl parlayan yıldız adayları yenilenebilir enerji alanında ortaya çıkacak gibi görünüyor. Aslında çıktılar ama bilanço büyüklükleri onların fark edilme sürecini biraz uzatacak gibi görünüyor.
Bunlar nereden mi aklıma geldi? Geçtiğimiz hafta Borsa İstanbul’daki son halka açılan solar oyuncularından CW Enerji’nin piyasa değerinin milyar dolar eşiğini aştığını gördük. Hemen enerji endeksi hisselerinin listesini buldum, sadece bir diğer solar ekipmanı üreticisi Smart Güneş de milyar dolar sınırını çoktan aşmıştı.
İşin ilginci, enerji hisseleri listesinde milyar dolar seviyesini aşan sadece beş şirket vardı. Yani ilk beşin ikisi çiçeği burnunda yenilenebilir enerji oyuncuları idi. Kimi halka açık, kimi değil, aynı sektörden, milyar dolar eşiğine doğru koşan başka oyuncular olduğundan da kuşkunuz olmasın.
Bu tablo, Türkiye’de enerji alanında büyümenin nasıl, hangi aktörler eliyle, hangi alt kollar üzerinden yaşanacağına dair bir fikir veriyor. Ne dersiniz, 1990’ların sonu ile bu yüzyılın ilk 23 yılına damgasını vuran sektörler değişirken, yeni sanayi devlerini yeşil enerji alanında görmek çok da şaşırtıcı olmayacaktır değil mi?
Aslında bu alandaki büyümeyi enerji fuarlarında da gözlemlemek mümkün. Solarex İstanbul Fuarı’nın katılımcı bileşimi ve görünümü önceki yıllardan oldukça farklıydı. Almanya’nın Münih şehrinde dün başlayan Intersolar Europe etkinliğinde Türkiye’nin kaç oyuncu ile nasıl temsil edildiği de iyi bir fikir verecektir. Bu satırları, Münih uçağına binmek üzereyken karalıyoruz. Dönüşte belki yeniden bu konulara dönersek ona da değiniriz.