Yunanistan ve Türkiye arasında Ege’de ve Doğu Akdeniz’de gerilim artıyor. Bu hafta Yunanistan’ın Fransa’dan 10 milyar Euro’yu bulan bir silah alımı yapacağı açıklandı. Bu yetmemiş olacak ki, ABD de G. Kıbrıs Rum Kesimi’ne silah ambargosunu, 36 yıl aradan sonra kaldırdı.
Türkiye’de sıradan halkın tarih bilgisi, yıllarca tarihi Kara Murat ve Battalgazi filmleri ile sınırlı kaldı. Şimdilerde bilgi düzeyi biraz arttı. Kaynak elbette yine diziler ve filmler. Şu aralar ortalıkta tarihçiyim diye arzı endam edenlerin çoğunluğun bilgisini ne yazık ki, halk ile aynı gibi. Tarih bilgisi bu olunca milletimiz de adeta mehteran bölüğünün arkasına takılmış yeniçeri gibi Yunanistan’a sefere çıkmaya hazır hale geldi.
Biz bu kitleden ayrışalım. Yunanistan neden böyle yapıyor? Bu ve benzeri sorulara doğru yanıt vermek için önce durum analizi yapalım. Yunanistan AB üyesi ve AB ile Türkiye kâğıt üzerinde de olsa tam üyelik görüşmeleri yapıyor. Aynı durum Fransa için de geçerli. ABD, Fransa, Yunanistan, Türkiye aynı zamanda NATO üyesi. Yani ortak çıkarları olduğu için böyle kurumsal yapılarda yan yana oturup karşı durdukları ülkelere, olgulara birlikte mücadele vermelerine neden olan antlaşmalara imza koymuşlar. Yani biz aslında Yunanistan ile ortağız.
Yunanistan ve Türkiye’nin askeri güçlerini karşılaştırarak iki ülkeyi adeta Kırkpınar güreşçileri gibi görenler olsa olsa ancak cazgırlık yapıyorlar. Biz tersini yapalım. Yunanistan ekonomisi 2008 krizi sonrası durdu. Büyüme yerini küçülmeye bıraktı ve ekonomi 2017 yılına kadar sürekli küçüldü. 2017’den sonra da büyüme oranında %2’yi bile yakalayamadı (https://ec.europa. eu/eurostat/tgm/table.do?tab=-table&init=1&plugin=1&language=en&pcode=tec00115).
Ekonomi küçülünce işsizlik oranı da artmaya başladı. 2008’de %7,8 olan işsizlik oranı 2013’de %27,5’ e çıktı, 2019 gelindiğinde oran ancak %17,3’e geriledi. Yunanistan’ın asıl belini büken genç işsizlik oranı 2019 sonunda hala %37,5 düzeylerinde seyrediyor.
Ekonomisi büyümeyen, işsizlik oranı yüksek Yunanistan 2008 krizi geldiğinde borçlarını da ödeyemez durumuna düştü. 2000 yılında ülkenin kamu borçlanma oranı %104,9 iken, oran 2019’da %177’ye yükseldi. Fransa ve Almanya (daha doğrusu bankaları) bu paranın peşinde. Yunan halkına 10 yıldır bu borcu ödemek için kemer sıktırıldı. Ancak ülkenin yarattığı katma değerle bu borç yükünden kurtulması mümkün değil. Buna rağmen Fransa, ABD ve Almanya Yunanistan’a silah satıyor. Yunanistan hangi kaynakla bu silahları alacak? Tabii borçla. Yunanistan’a küreselleşmenin abileri borçlandır ve yönet politikasını uyguluyor. (Bugünlerde sürekli Atatürk ve İnönü’ye atıp tutan cahiller ordusu, Lozan’a hezimet diyenler bu olanları iyi izlesinler -sanmıyorum ama-. Belki o zaman İnönü’nün Lozan’da Osmanlı borçları için neden direndiğini anlarlar).
Kriz karşısında ülke çaresiz kalınca olmadık bir şey oldu. Sol eğilimli Syriza (Synaspismos Rhizospastikıs Aristeras-Radikal Sol Koalisyon) Ocak 2015’de iktidara geldi. Partinin başındaki Aleksis Tsipras önce AB ve IMF’ye dirense bile sonuçta boyun eğdi. Syriza’ya boyun eğdiren Yunanistan’ın tahvillerinin (alacaklısı) %60’ını elinde tutan Almanya ve Fransa oldu. Syriza uyguladığı kemer sıkma politikasının bedelini Temmuz 2019 da yapılan seçimleri kaybederek ödedi. İktidara gelen sağcı Yeni Demokrasi Partisi ve lideri (adeta ülkede sağ partiler üzerinde hanedanlık kuran Miçotakis ailesinden) Kiryakos Miçotakis bugüne değin göçmen karşıtı politikalar ve Türkiye düşmanlığını öne çıkaran popülist tavır sergiledi. Bugünlerde yaşadıklarımız da yine bu tavrın eseri. Miçotakis, Türkiye karşıtlığı ile hem Fransa ve Almanya’nın istediklerini yapıyor (göçmenlerin AB’ye akışını engelliyor) hem de Yunan halkını konsolide etmeyi istiyor. Bu tavır bize yabancı değil. Çünkü ülkemizde de bu tür politikalar hep revaçtadır. Üstelik artık popülizm dünya siyasetine de egemen. ABD’de Trump, Rusya’da Putin, Fransa’da Macron, İngiltere’de Johnson, Brezilya’da Bolsonaro, Macaristan’da Orban, Hindistan’da Modi sanki hepsi aynı tornadan çıkmış gibiler.
Yunanistan son yıllarda bu politikanın etkisi ile zaten silah tüccarı ülkelerin kucağına düşmüştü. 2015 yılında kamu harcamasının %4,8’ini silahlanmaya ayırırken, 2019’da bu oran %5,4 oldu. Türkiye de sürekli olarak askeri harcamalarını artırıyor 2015 yılında kamu harcamasının %5,5’unu silahlanmaya ayırırken, 2019’da bu oran %7,8’e yükseldi. Türkiye 2019 da Yunanistan’ın yaptığı askeri harcamanın dört katı kadar bir harcama yaptı.
Sonuç olarak Türkiye askeri güç olarak Yunanistan’ın çok üzerinde. Buna rağmen bu çatışmanın altında ne var:
• Mitçotakis, halkın ekonomik güçlüklere olan ilgisini azaltıyor
• Almanya ve Fransa göç sorunu nedeni ile Türkiye’nin AB’ye yaptığı baskısını boşa çıkarmak için Yunanistan’ı kullanıyor.
• Sorun tek başına enerji kaynaklı değil. Fransa ve Almanya enerjide ciddi bir dönüşümü tamamlamak üzereler. Artık bu ülkeler yenilenebilir enerji kullanıyor.
• İsrail de yine Yunanistan’ı ve Mısır’ı kullanıyor. 2011’deki “one minute” tavrını unutmadılar.
Türkiye bu gerilimde yalnız. Çünkü 2010 yılındaki Anayasa oylaması sonrası yapılan hatalar ülkeyi sıfır sorundan hep sorunlu noktasına taşıdı. Unutmayın bugün düşman bellediğimiz Yunanistan Türkiye’nin AB’ye girişine en çok destek veren ülke idi. İslamcı popülizm Türkiye’yi yalnız bıraktı. Arap dünyasında artık İsrail ile düşman olan ülke kalmadı.
Türkiye bu politika ile daha fazla Rusya’nın güdümüne girebilir. Öyle bir konuma düşeriz ki, Putin’den izin almadan nefes alamayan eski SSCB ülkelerinden birisi oluruz.
Türkiye barışda öncü olmalı. Bunun için ATATÜRK ve İNÖNÜ döneminde uygulanan politikalar bize kılavuzluk eder. Örneğin Yunanistan’a şu öneri ile gidelim: Ortak bir şirket kuralım, petrolü de doğalgazı da birlikte çıkarıp satalım. Bu öneri ile Almanya ve Fransa’nın elinden kozu da alırız.