Türkiye ‘veri merkezi dokusu’nda olursa 27 milyar dolarlık kaldıraç sağlanır

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, ‘Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalacak’ sözünün adeta bir ‘Türk Seddi’ yarattığını söyleyerek, “Veri merkezi dokusuna katılırsak 10 yılda 27 milyar dolarlık kaldıraç sağlanır” diyor. Özbilgin, rakip ülkelerin regülasyonlarına dikkat çekiyor.

Handan Sema CEYLAN YERELDEN KÜRESELE

“Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalacak” sözüne Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin’in itirazı var. Özbilgin’e göre Türkiye’nin teknoloji alanındaki rakipleri regülasyonlarla bu alanda yol alırken ve GSYH’lerinin yüzde 6’sını bu alana ayırırken, Türkiye’de yüzde 0,3’ün altında. Özbilgin, “Herhangi bir ülkeyle veri değişimi anlaşması olmayan, KVKK mevzuatı en geride olan ülkelerin başında geliyoruz. O zaman ülkemizin etrafına Türk Seddi’ni çekelim, hiçbir verimiz dışarı çıkmasın, hiçbir veri de gelmesin… Türkiye, dünyadaki veri merkezi dokusuna dahil olursa, 10 yıllık ekonomik kaldıracı 27 milyar dolar. Yıllık 2 milyar dolar kadar kaldıraçtan bahsediyoruz burada. Bu sadece Microsoft için geçerli, bunun Amazon’u var, Google’ı var” diyor.

Microsoft Türkiye’nin genel merkezinde EKONOMİ’yi ağırlayan Genel Müdür Özbilgin, önce şirketlerinin ne yaptığını tanımlıyor ve “Bizim gibi firmalara ‘hiper ölçekli bulut firması’ deniliyor” tarifini yapıyor. Özbilgin, “Bunu söylediğimizde genelde çok anlaşılmıyor. Açıklaması çok basit. Bizim yaptığımız işler normal ölçekte, süper ölçekte başarılabilecek şeyler değil. Hiper ölçek lazım. Şu anda geliştirdiğimiz teknoloji bir, on, yüz, bin, on bin, yüz bin bilgisayarda yapılamaz. Yaptığımız işlemlerin bilgisayar kapasitesi, işlemci kapasitesi milyonlar, milyarlar mertebesinde. Ondan dolayı dünyanın en büyük veri merkezlerine sahip firması konumundayız. Dünyanın 60’dan fazla ülkesinde hiper ölçekli veri merkezleri işletiyoruz” şeklinde konuşuyor.

YAPAY ZEKADA PROBLEMLER ‘BULUT’TA ÇÖZÜLÜYOR

Microsoft’un kısa bir süre önce OpenAI yatırımı yaptığını hatırlattığımız Özbilgin, “OpenAI’nı yatırım paydaşlarından biriyiz. 2016’dan beri bu süreç devam ediyor. Yapay zeka dediğimiz şey 40 yıldır hayatımızda” diyor ve şunları söylüyor: “Yapay zekanın kullandığı matematik denklemler, normal denklemlerden farkı çok daha karmaşık. Bir denklemin 2-3-5 parametresi olur ve siz onu çözmeye çalışırsınız. Denklemler büyüdükçe, parametreler artar. OpenAI’ın yapay zekasının parametre sayısı 60 trilyon. Neden bu kadar parametre var? Siz yapay zekaya bir dil modeli öğretmeye çalışıyorsunuz. Dilin içinde tarih, evrimleşme, aksan, bir kelimenin birden çok hissiyata göre değişen anlamları var, duygusu var. İnsana göre, havaya göre, ortama göre değişecek durumları mevcut. Milyarlarca kombinasyon var. Bunun hepsini hesaba katıp, milisaniyeler içinde karar vermek zorundasınız. Bilgisayarın işi nedir; dünyadaki her problemi bir matematik denklemine indirgeyip, onu çözmeye çalışmak. Denklem ne kadar kompleksleşirse yapacağınız bilgisayar işlemi de o kadar karmaşıklaşıyor. Siz bu kadar muazzam karmaşıklıktaki denklemi, hiper ölçekten başka türlü çözemezsiniz. Bundan dolayı bu işi ‘bulut’ta yapmanız gerekir.”

HİÇ BİR ÜLKEYLE VERİ DEĞİŞİMİ ANLAŞMAMIZ YOK

Bulutun çalışması gereken en önemli şeyi “regülasyon” olarak işaret eden Özbilgin, “Bulut bizim dünya çapında çalıştırdığımız veri merkezleri ve bunların sağladığı işlem kapasitesini ifade ediyor. Regülasyon olmadan çalıştıramıyorsunuz” şeklinde konuşuyor. “Microsoft olarak yapmaya çalıştığımız şey, özellikle kamu ve kurumsal paydaşlarla bu işin regülasyonunu konuşmak” diyen Özbilgin, şu bilgileri veriyor: “Türkiye’yi bu dokunun bir parçası haline getirmek istiyoruz. Yani kendi verisinin dışarda, veya dışardaki verinin Türkiye içinde işlendiği bu muazzam kompleks yapıdaki dokunun bir parçası haline gelmek için regülasyonlar değerlendirilmek zorunda. Bu iş AB’de, ABD’de, Çin’de nasıl yapılıyor bakılmalı, incelenmeli. Dünyada bulut bilişim 2009'dan bu yana ana bilişim parametresi olarak kamunun ve kurumların gündeminde. Herhangi bir ülkeyle veri değişimi anlaşması olmayan, KVKK mevzuatı geride olan ülkelerin başında geliyoruz. Elimizdeki tek done ‘Türkiye’nin verisi Türkiye’de kalacak’. O zaman ülkemizin etrafına Türk Seddi’ni çekelim, hiçbir verimiz dışarı çıkmasın, hiçbir veri de gelmesin… Türkiye, dünyadaki veri merkezi dokusuna dahil olursa, 10 yıllık ekonomik kaldıracı 27 milyar dolar. Yıllık 2 milyar doları aşan kaldıraçtan bahsediyoruz. Bu sadece Microsoft için, bunun Amazon’u var, Google’ı var.”

TÜRKİYE, TEKNOLOJİYE YILDA 4 MİLYAR DOLAR AYIRMALI

Microsoft Türkiye olarak global Microsoft yatırımlarından daha fazla pay almaya çalıştıklarını ve bu alanda ‘rakip’ olarak gördükleri gelişmekte olan ülkeler ligi bulunduğunu anlatan Özbilgin, bu ülkeleri Polonya, Güney Afrika ve Meksika olarak sayıyor. “Şu anda bu ülkelerin kamu ve kurumlarının bu teknolojilere harcadığı para, insan kaynağı yani kaynağın toplamı GSYH’lerinin yüzde 6’sına kadar erişmiş durumda” açıklamasını yapan Özbilgin, “Türkiye’de bu oran yüzde 0,3’ün altında. 20’de biri kadar… Rakiplerimizde teknoloji bir yan sektör değil. ‘Ben de varım’ denilecek bir ana sektör. Diğer sektörler teknolojinin etrafında kümelendiriliyor. Bu ülkeler kendilerini üretim üssü değil, teknolojiyi kullanan bir üretim ülkesi, ya da bir turizm ülkesi değil, teknolojiyi kullanan bir turizm ülkesi olarak lanse ediyorlar. Veriyi kullanan katma değerli teknoloji için bizim ayırdımız kaynak 4 milyar doların altında olamaz ama şu anda öyle. Bunun içinde laptop, akıllı telefon gibi tüketici ürünleri yok” diyor .

BULUT YOKSA ÖLÇEK YOK ÖLÇEK YOKSA YAPAY ZEKA...

Türkiye’nin kaynak ayırmaması sorununu gidermesinin yanı sıra çok uluslu firmaları nasıl kaldıraç olarak kullanacağını da saptaması gerektiğini anlatan Özbilgin, “Bunu da 10 yıllık, 20 yıllık stratejik planlarının içine dahil etmesi lazım. Türkiye’nin en büyük lüksü nedir, çok çeşitli bir ekonomiye sahip olması. Üretim, turizm, sağlık, savunma sanayi bunların hepsi lokomotif. Hafif ticari araçlarda dünyanın en önde gelen ülkelerden birisiysek, ‘Ben bunu teknolojiyle nasıl ikiye, üçe katlayabilirim’ diye düşünmeliyim. Fabrikamı, çalışan gücümü, yatırım kaynaklarımı optimize ederek, yapay zekadan faydalanarak ileri gidebilirim. Bunların hepsinin cevabı teknoloji… Daha 'bulut'un regülasyonunu yapamamışken, yapay zeka hayal. Regülasyon yoksa, bulut yok; bulut yoksa, ölçek yok; ölçek yoksa, yapay zeka yok” diye konuşuyor.

ABD-AB VERİ ANLAŞMASI İÇİN 650 MİLYON $ HARCANDI

Veri işini sadece merkezleri olan ABD’de yapmadıklarını, AB’de, Katar’da, BAE’de ve Çin’de de yaptıklarını kaydeden Özbilgin, “Bir dünya markası olarak Çin’de veri merkezi olan tek firma Microsoft” bilgisini veriyor. Özbilgin, OpenAI’ın yıl sonunda Microsoft Office, Teams dahil tüm uygulamalarına yapay zekayı da dahil edileceğini belirterek, şunları söylüyor: “Şimdi regülasyonlara yapay zeka da eklendi. OpenAI’ın içine aldığı, kişisel veriler nedir, bu kişisel veriler nerede işleniyor, hangi kurumların ve hangi düzenleyicilerin erişimi olabilir, bilgileri hangi ülkelerle paylaşabilirim. AB için de mi kalsın, bu da yetmez sadece Fransa içinde mi kalsın. Bunların hepsinin teker teker, byte byte kamu kurumları ile görüşülüyor. Microsoft gibi firmalar, bu bilgilerin nereye, ne zaman, hangi koşullar altında nasıl transfer edileceğini söylemek zorunda. Devlet de inceliyor. Microsoft sadece 2022’de ABD ile AB arasındaki veri anlaşmasının kurgusu için 650 milyon dolar harcadı.”

TOGG’da yaptığımız şeyi veri merkezinde de yapabiliriz

5G’nin amacı müşteri değil. 4G hizmetleri ile hayatımıza devam ediyoruz. 5G’nin ana katma değeri, sanayileşme… Kablosuz bağlantı teknolojisini nasıl çoğullayabiliriz ve endüstrideki izdüşümünü yaratabiliriz. İkincisi bunu milyonlar seviyesinden, milyar seviyesine getirebilir miyiz… İnternet ve şebekeye bağlantıyı bir su borusu gibi düşünebilirsiniz. Baz istasyonu ve cep telefonu bu su borusunun sonundaki musluk aslında. Musluğu açtığınız zaman, gelecek su oraya gelen boru kadardır. O boruyu incecik yaparsanız, isterseniz en son model musluğu koyun fark etmez. Biz bugün baz istasyonu olarak 5G değil 10G koysak fark etmez. Önce o baz istasyonuna gelen alt yapının, fiber optiğin çok gelişmiş olması lazım. Türkiye 2000-2010 arası çok muazzam yatırım yaptı. Ancak yatırımlar bir anda azaldı. Hayatımızda TOGG diye bir gerçeklik var. Buradaki ana katma değer, bir platform oluşturmak. Önemli bir markamız oldu. Bu para harcayarak oldu. Doğru insanlar getirildi, doğru teknolojilere yatırım yapıldı, doğru stratejiler kurgulandı. Türkiye’den bu sayede bir sürü yazılım geliştirici çıkacak. ‘Ben TOGG üzerinden bir oto pilot uygulaması yazayım’, ‘TOGG üzerinde bir güvenlik uygulaması yazayım’, ‘yeni bir fren sistemi oluşturayım’, diye muazzam bir ekosistem gelişir. Demek ki kaynak harcayınca yapılabiliyor, neden aynı şey veri merkezlerinde olmasın.

Seyahat deneyimlerinizi anlatın akıllı seyahat acentesi önersin

Setur’la yaptığımız bir Azur OpenAI projesini hayata geçirdik. Akıllı seyahat acentesi uygulamasıyla Setur, müşterilerine anlık olarak onların tercihleri, önceki deneyimlerinden yola çıkarak, uygun otelleri, uygun seyahatleri öneriyor. Bunu anlık olarak yapıyor. Siz sözlü olarak söylüyorsunuz o size seyahat tavsiyesi veriyor. Türkiye’de ilk uygulama. Yaklaşık 3 aylık bir çalışmanın ardından projeyi tamamladık. Dünyada pek çok global şirket buna benzer özellikler kullanıyor. Hep söylenen şey, milyon dolarlarca bir tasarruf sağlıyor. Ya da 3 senelik bir çalışmayı bir seneye indiriyor. ChatGBT’nin süreçlere dahil edilmesi sonrasında sağlanan hız ve verimlilik ekonomileri gerçekten başka yerlere götürüyor.

Ekibimle ilk fiziki toplantımı 13 ay sonra yaptım

Uluslararası bir şirkette çalışırken 2020’de Türkiye’ye geldim ve pandemide burada kaldım. Evim, arabam her şeyim İngiltere’deydi. Eşim ve çocuklarımın buradaydı. Teknoloji sektöründe dünya çapında ilk kırılım Şubat 2020’de Barcelona’da Mobile World Kongresi’nin iptal edilmesi oldu. Zaten o iptal edilince herkes bu işin ciddiyetini anladı. Ben de durumu değerlendirmek için Türkiye gelmiştim. Pat diye sınarlar kapanınca burada kaldım. Büyük bir şans oldu. Tamamen tesadüfen mayıs-haziran gibi Microsoft sürecim başladı. Görevi aldım. Kasım 2021’e kadar ekibimi bir masa etrafında toplayamadım. Ekibimle ilk fiziki toplantımı 13 ay sonra yaptım.

Microsoft, OpenAI'in servislerini üst lige taşıdı

OpenAI’nın ilk çıktığında lanse edilen 3 kullanım alanı var. Bir, ChatGBT… Yine teknik olarak tanımlarsak, Large Language Model diye trilyonlarca parametresi olan bir yapay zeka denklem serisi. İkincisi resim tanıma ve tanımlama servisi; DALL-E. Resmin size ne olduğunu tanımlıyor, daha da önemlisi tersini de yapabiliyorsunuz. Bana bir resim çiz diyorsunuz, size onu çiziyor. Üçüncü ve enteresan uygulaması, programlama servisi; Codex. Bu ne demek; bilgisayar programı yazıyor. Biz Microsoft olarak yapılan ortaklık sonrasında bu servisleri yukarı taşıdık. Microsoft’un sahip olduğu şirketlerden birinin adı GitHub. Dünyadaki açık kaynak bilgisayar kodunun yüzde 60’ını barındıran, bir yazılım geliştirme platformu. ‘Codex’i Github’la entegre edelim’ dedik. GitHub Copilot’u kullanan bir yazılımcı, yazdığı satır satır kodların yüzde 40’ını otomatik olarak yapay zekaya yaptırabilir. Bunu iki şekilde değerlendirebilirsiniz. ‘Oh maliyet tasarrufu çocukların yüzde 40’ını gönderiyorum’. Ya da yazılımcı aslında kıt bir kaynak, dünyada en iyi tahminle 30 milyon yazılımcı var. Türkiye’de çok daha az. Tam tersini düşünüp ‘Ben bu çocukların zamanının yüzde 40’ını boşaltıyorum. Çok daha üretken, çok daha yaratıcı şeyler yapması için. Aslında bu ürüne pilot değil copilot dememizin amacı ‘yardımcı’ olduğumuzu vurgulamak.

Tüm yazılarını göster