“COVID-19 dünya ekonomisi ve sağlık sistemi olduğu gibi, dünya enerji sistemi üzerinde de büyük bir şok etkisi yarattı. Dünya genelinde enerji talebinde son 70 yıldan bu yana yaşamadığımız bir düşüş söz konusu. Petrol başta olmak üzere fosil kaynaklara talep hızla düşüyor. Düşüş görülmeyen tek alan yenilenebilir enerjiler. Önümüzdeki altı ay ila 1 yıl içinde hükümetlerin masaya koyacakları trilyon dolarlık ekonomi paketleri dünya enerji sistemini belirlemede çok büyük bir rol oynayacak. Eğer hükümetler eskimiş, köhnemiş teknolojilerin devamı konusunda kararlar alırlarsa, bu ne ekonomi ne de çevre açısından iyi bir haber olmaz.”
Bu yorumlar Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol’a ait. DÜNYA’nın sorularını yanıtlayan Birol, “Uluslararası Enerji Ajansı olarak bizim çabamız ülkelerin alacağı ekonomik kararların daha temiz, daha güvenilir, daha modern bir enerji sistemini desteklemesi yönünde. Bu süreçte asıl mesele sadece enerji bakanlarını ikna etmek değil, aynı zamanda maliye bakanlarını da ikna etmek. Enerji ile ilgili alınacak kararların ekonomik açıdan olumlu getirileri olması lazım. Ekonomi ile iklim değişikliği arasında bir çelişki olmaması gerekiyor. Dünya bunu kaldıramaz” diyor.
Ekonomi, istihdam ve enerji
Bu süreçte gözden kaçırılmaması gereken en önemli konunun “ülkelerin ekonomik büyüme önceliği” olduğunu ifade eden Birol, şu yorumları yapıyor: “Şu an hükümetlerin bir numaralı baş ağrısı ekonomiyi yoluna koymak ve ekonomik büyümeyi sağlamak. İkinci sırada ise istihdam var, çünkü çok büyük bir işsizlik dalgası geliyor. Enerji konusunu ise bu iki sorunun ardında konumlandırmak gerekiyor. Bu nedenle hükümetlere yaptığımız önerilerde, sürdürülebilir enerjilere verecekleri teşviklerle, yeni istihdam yaratacaklarını ve ekonominin büyümesine katkı sağlayacaklarını anlatıyoruz. Bu yöndeki önerilerimizi 19 Haziran’da kamuoyuna açıklayacağız.”
Yeşil büyüme için zaman bu zaman
Tüm rakamların yenilenebilir enerjilerin büyüyeceğine işaret ettiğini ifade eden Fatih Birol, “Özellikle petrolde yıllık 9 milyon varil seviyesinde düşüş yaşanacağını öngörüyoruz. Kömür ve doğalgazda da büyük talep düşüşleri söz konusu. Düşüş görülmeyen tek alan yenilenebilir enerjiler. Özellikle güneş ve rüzgarda kısmi de olsa bir büyüme var. Bunun nedeni, elektrik talebinde düşüş olmasından dolayı birçok hükümetin kendi sistemlerinde yenilenebilir enerjiye garanti vermesi, şebekeye bağlanma önceliği sunması. ABD, AB, Çin, Hindistan, Japonya bu konuda çoktan harekete geçmiş durumda. Başı çeken ise, trilyon dolarlık Yeşil Anlaşma’yı hayata geçirecek olan Avrupa Birliği. Yenilenebilir enerjilerin büyümesi için zaman bu zaman. Yenilenebilir enerjiler veya çevre dostu sürdürülebilir teknolojilere yapılacak olan yardımlar, virüsten sonra çok daha modern, çok daha güvenilir ve çok daha temiz bir enerji sistemine kavuşmamızı sağlayabilecek” diyor.
Özel sektörümüz yeşil teknolojilerde son derece yetkin
Türkiye’nin yenilenebilir enerjiler konusunda dünyanın en şanslı ülkelerinden biri olduğunu söyleyen Birol’un yorumları şöyle: “Hidroelektrik başta olmak üzere, güneş, rüzgar, biyokütle ve jeotermalde önemli bir potansiyele sahibiz ve bu potansiyeli enerjiye çevirmemiz lazım. Daha da önemlisi, yenilenebilir enerji teknolojileri konusunda son derece yetkin bir özel sektörümüz var. Son dönemde hükümetimizin yenilenebilir enerji teşvikleri son derece yerinde oldu ve devam etmesi gerekiyor. Teknolojimiz var, mühendislik tecrübemiz var, yenilenebilir enerji rezervlerimiz çok yüksek. Benim gönlümde yatan aslan, Türkiye’nin yenilebilir enerji konusunda hem Hazar bölgesine, hem Ortadoğu’ya, hem de Afrika’ya yenilenebilir enerji teknolojilerini ihraç edecek bir üs haline gelmesi. Tecrübemizi hem kurum aşamasında hem de operasyonel aşamada ortaya koyabiliriz.”
Doğru politikalar olmazsa emisyonlar yeniden yükselir
“2020 yılında, CO2 emisyonlarındaki düşüş, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana izlenmemiş bir oranda gerçekleşti. Dolayısıyla bu sene karbon emisyonlarındaki düşüş geçtiğimiz 10 yıldaki büyümeyi tamamen silecek düzeyde. Bu düşüş normal zamanda iyi bir haber olsa da, içinde bulunduğumuz durumda büyük bir müjde değil” yorumunu yapan Fatih Birol, “Bu düşüşün nedeni, doğru enerji politikaları değil, yaşadığımız salgın ve bunun sonucunda insanların hasta olması, ölmesi ve ekonominin çökmesi. Bu yüzden son zamanlardaki emisyon düşüşünün uzun dönemli trendlere hiçbir etkisi olmayabilir. Eğer hükümetler şu anda hazırlanan ekonomik teşvik paketlerinde sürdürülebilir enerji politikalarını desteklemezlerse, düşen emisyonlar dünya ekonomisinin canlanması ile tekrar yükselecek. Bu nedenle dünya genelinde 40 ülkede yaptığımız çalışmalarda, Covid-19 sonrasında enerji sistemini nasıl daha güvenilir ve temiz hale getirebileceğimizin üzerine çalışıyoruz” diyor.
Yenilenebilir enerji yatırımlarının önündeki 3 zorluk
Enerji sektörünün büyük bir ekonomik şoktan geçtiğini ve yenilenebilir enerjilerin de bundan nasibini aldığını ifade eden Fatih Birol, yenilenebilir enerjilerin önünde üç temel zorluk olduğuna dikkat çekiyor ve bunları şöyle sıralıyor: “Birincisi, ekonomik çöküntüden dolayı birçok hükümetin bütçelerinde kısıntı olacak ve bu hükümetler yenilenebilir enerji desteklerini azaltabilirler. İkincisi, birçok yenilenebilir enerji şirketi, özellikle küçük ve orta ölçekteki şirketler ciddi sarsıntı geçiriyor. Bırakın yeni yatırım yapmayı, ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Üçüncüsü ise, fosil yakıtlar, özellikle de doğal gazın fiyatları oldukça düşük. Avrupa’da 1 doların altında. Bu durum, yenilenebilir enerjilerin rekabet gücünü zorlaştırıyor. Bu nedenle eğer gerçekten samimiyetle destekleyeceklerse, hükümetler bu zor dönemde yenilenebilir enerji üzerindeki baskıları hafifletmek için kararlar almak durumundalar.”