Av. Serap Sargın- KONUK YAZAR
Liman güvenliği, limanların uluslararası niteliğinden dolayı, denizlerde ortaya çıkabilecek olumsuzlukların engellenmesi ya da olumsuzlukların ortaya çıkması halinde de müdahale edilerek eski duruma en kısa zamanda dönülmesinin sağlanması noktasında, idarenin faaliyetlerini kapsayan bir dizi faaliyetler bütünüdür. Limanlarda genel anlamda güvenlik denilince ilk akla gelen örnekler, kaçakçılık sorunu (insan, uyuşturucu, ilaç, kimyasal madde, silah gibi), deniz kirliliği, terör ve sabotajlar, deniz kazalarının önlenmesi, doğal afetlerden koruma gibi vazifelerdir. [1]
6 Şubat 2023 tarihinde ülkemizde yaşanan Kahramanmaraş depreminde görüldüğü üzere; limanlarımız karayolu ile bağlantıyı sağlayan en önemli ulaşım ve lojistik noktasıdır. Bu nedenle limanların ticari faaliyetlerinin yanı sıra asli unsurlarından bir tanesi de kamu hizmeti ihtiva etmeleri ve kamu yararına faaliyet göstermeleridir.
Limanların kurulumu, işletmesi, güvenlik ve denetimi belli faaliyetler dışında (elleçleme gibi) “kamu hizmeti” dir.[2] Zira, idarenin ülke güvenliği için “güvenli limanlar” oluşturması limanların emniyetli, risklere hazırlıklı, kültür ve doğa dostu olmasının teminine özen göstermesi asli görevidir[3].
Bu kapsamda değerlendirildiğinde liman sigortalarının hazırlanması öncesinde sigorta şirketleri tarafından yapılan özellikle doğal afet şartlarını içeren sigorta poliçelerini ihtiva eden risk analiz raporlarının uygulamada eksik ve yetersiz olduğu görülmektedir. Bu noktada liman kıyı yapılarının sağlamlığı ve elverişliliği konusunda risk analiz raporları oluşturulmasında denetim ve otorite boşluğu mevcuttur.
Limanların kamu hizmeti ve kamu yararı görevi olduğu da göz önünde bulundurulduğunda liman risk analiz raporlarının ne liman işletmelerinin ne de sigorta şirketlerinin insiyatifine bırakılmaması, liman güvenliliğinin devlet otoritesi tarafından denetlenmesi ve bu risk analizlerinin devlet otoritesi tarafından yaptırılması gerekmektedir.
Liman yapılarının depreme ve doğal afetlere dayanıklılığının ve sigortalanabilirlik risk analizlerinin bu sektördeki teknik ve uzman ekiplerce yapı denetim faaliyetinin içinde limanlara özel kıyı yapı denetim şirketleri kurularak devlet kontrolünde özel kıyı yapı denetim şirketleri aracılığıyla denetlenmesi ve bu raporların devlete bildirilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte 4708 Sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun 1999 depreminden sonra çıktığı için 1999 yılı öncesi yapılan kıyı yapılarına ait imalatların ivedilikle kentsel dönüşüm kapsamına alınıp sağlamlık kontrollerinin yapı denetimler aracılığıyla yapılması zorunlu hale getirilmelidir.
Mevcut sistemde yapı denetim şirketleri daha çok inşaat sektörünün denetimiyle ilgili alanlarda faaliyet gösterdikleri için bu şirketler kıyı yapılarının denetimi ve risk analiz raporlarının oluşturulması noktasında yetersiz ve eksik kalmaktadır.
Bu nedenle yapı denetim sistemi bünyesinde kıyı yapılarına özel içerisinde kıyı mühendisi ve liman sektöründe çalışan teknik personelden oluşan bir kadro ile liman altyapı ve üst yapılarının profesyonelce denetlenmesi gerekmektedir. Zira dünya çapında meydana gelen liman patlamalarının ne kadar büyük ölçekli olduğu göz önüne alınırsa liman yapılarının ve risk analizlerinin devlet kontrolünde ve güvenliğinde yapılması hem liman işletmeleri açısından hem kamu yararı açısından daha güvenli ve ekonomik olacaktır. Bu raporları ihtiva etmeden sigorta yapan sigorta şirketlerine cezai yaptırım ve müeyyideler uygulanmalıdır. Ayrıca doğal afet sigortalarının ve risk analiz raporlarının maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle özellikle yüksek tehlike riski içeren kimyasal yük terminalleri ve tehlikeli yük içeren terminaller için belli bir oranda devlet desteği veya muafiyeti sağlanarak bu doğal afet sigortalarının kapsayıcı bir şekilde liman işletmeleri tarafından yapılması teşvik edilmelidir.
[1] A.Kürşat Ersöz, Türkiye’de Deniz Limanlarının İdari Açıdan Değerlendirilmesi,syf 35
[2] A.Kürşat Ersöz, Türkiye’de Deniz Limanlarının İdari Açıdan Değerlendirilmesi, syf 104
[3] A.Kürşat Ersöz, Türkiye’de Deniz Limanlarının İdari Açıdan Değerlendirilmesi, syf 36