Türkiye'nin diplomatik gündemi giderek hareketleniyor. Özellikle gelecek hafta, Orta Doğu meselelerinden, Avrupa'yla ilişkilere kadar her konu, üstelik en üst düzeyde görüşülecek.
En dikkat çeken unsur, Katar'ın İsrail-Hamas geriliminde oynadığı ara bulucu rolünden vazgeçme eğilimine girmesi, bunu da yüksek sesle dile getirmeye başlaması. Daha da ilginci ise, AK Parti hükümetinin Katar'ın bırakacağı boşluğu doldurmaya hevesli bir tablo çizmesi. Katar Başbakanı'nın geçen haftaki "İsrail ile Hamas arasındaki arabuluculuk rolümüzü gözden geçireceğiz" açıklamasını, bizzat Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'la ortak basın toplantısında dile getirmesi önemli. Erdoğan'ın Hamas ile Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Kuvayımilliye arasında benzerlik kurması da, Hamas'ın siyasi kanadının lideri konumundaki İsmail Haniye'nin Türkiye'ye davet edilmesi de Ankara'nın olası yeni adımlarının habercisi gibi. -Bu arada Erdoğan'ın Hamas'la Kuvayımilliye arasında benzerlik kurmasının, hâlen Türkiye tarafından da tanınan Filistin Devleti'nde iktidardaki El Fetih açısından ne anlama gelebileceğini de ayrıca düşünmek gerek. Erdoğan'ın Hamas'ı bu kadar ön plana çıkarması, Filistinliler arasındaki uzlaşma görüşmelerinde Ankara'nın "tarafsız konumunu" kaybetmesi olarak yorumlanabilir. Bir tarafın gönlü kazanılırken, aynı önemdeki diğer tarafın gönlü kırılmamalı.
TÜRKİYE'NİN ADIMLARININ OLASI ETKİLERİ
Türkiye'nin Gazze meselesinde Katar'ın rolünü üstlenebilmesi için İsrail'le de bir "bağlantı kanalı" açması gerek elbette. Oysa ilişkiler son dönemde, hem AK Parti hükümet üyelerinin İsrail'le yönelik söylemi sertleştirmeleri, hem de İsrail'le yapılan ticaretin kısıtlanmasına ilişkin yönetmelik nedeniyle -deyim yerindeyse- baş aşağı gidiyor. Yani AK Parti'nin üstlenmeye çalıştığı rol, mevcut konjonktürde ara bulucu değil, olsa olsa "Hamas'ın dünyadaki sesi" olmaktan öteye gidemeyecek gibi görünüyor. Bunun yol açacağı olası sorunlar ise, bizzat Katar'ın neden "ara bulucu rolünden" sıyrılmaya çalıştığında gizli; ABD'de çeşitli siyasi kesimlerden son dönemde Katar'ın Hamas'a bir sığınak sağlaması, Hamas'ın sesini dünyaya duyurması nedeniyle bu ülkeye yönelik eleştiri tonu giderek arttı. Nitekim Katar da bu eleştiriler üzerine "istismar ediliyor" diyerek, arabuluculuk rolünden çekilebileceğinin işaretini verdi. Türkiye bu rolü üstlenirse, aynı eleştiriler Ankara'ya da gelmez mi? Üzerinde düşünmek gerek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önümüzdeki hafta, 12 yıl aradan sonra Irak'a yapacağı ziyaret de Orta Doğu denkleminde Türkiye'nin rolü açısından önemli olacak elbette. Karşılıklı nokta saldırılar sürecine girmiş İsrail ve İran'ın, Erdoğan'ın Irak temaslarını en yakından izleyecek ülkeler olacakları kesin gibi. Tüm bu trafiğe, AK Parti'nin yıllarca süren "küslükten" sonra birden bire barıştığı Mısır'ın Dışişleri Bakanı Şükri'nin Türkiye'ye yapacağı ziyareti de eklemek gerek; Türkiye, Orta Doğu diplomasisinde çok hareketlendi bugünlerde.
ALMAN CUMHURBAŞKANI'NIN "DENGELİ DİPLOMASİSİ"...
Türkiye'nin Avrupa ilişkilerinde, AB Konseyi'nin son açıklamasıyla gelen "hayal kırıklığı" ise Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'in ziyareti ile aşılmaya çalışılacak gelecek hafta; AB, Türkiye ile ilişkileri geliştirmek için bir kez daha "Kıbrıs şartını" masaya sürdü geçen hafta. Steinmeier ile özellikle Kıbrıslı Rumlar ve Fransa'nın ısrarıyla konulan bu şartın, Türkiye-Avrupa ilişkilerine nasıl etkileyebileceğini görüşüleceğini tahmin etmek yanlış olmaz. Almanya'nın, Cumhurbaşkanı ziyaretini planlarken, yerel seçimlerden sonra Türk iç politikasında oluşan yeni dengelere nasıl "diplomatik bir yöntemle" yaklaştığı ise ayrıca dikkate değer;
Steinmeier Türkiye ziyaretinin ilk gününde İstanbul'da Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu ile bir araya gelecek. Ancak ardından, AK Parti hükümetinde hoşnutsuzluk yaratmamak için olsa gerek, Gaziantep'e giderek AK Partili Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin'le ayrı bir programda buluşacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "resmi konuğu" olan Steinmeier'in, görüşme programına ana muhalefet partisi CHP Lideri Özgür Özel'i de dâhil etmesi, Türkiye'deki iç politika dengesinin Ankara temaslarında da korunacağını gösteriyor. İlginç bir hafta var önümüzde...