İran’ın plastik üretim endüstrisi, ülkenin yaptırımlar altındaki ekonomisi için çok önemli bir döviz kaynağı sağlıyor. Dolayısıyla ülke, plastik üretimini sınırlamamakta kararlı. Türkiye ise, diğer kıyı ülkelerine kıyasla en fazla kirletilen kıyılara sahip olmasına rağmen, bu konuda çekimser kalmaya devam ediyor.
Kasım 2024 tarihinde Güney Kore’nin Busan kentinde gerçekleşen Küresel Plastik Anlaşması için Beşinci Hükümetlerarası Müzakere Komitesi (INC-5) oturumu, bir anlaşma sağlanamadan sona erdi. Toplamda 3 bin 360’tan fazla katılımcıyla Küresel Plastik Anlaşması görüşmelerinin bugüne kadarki en büyük oturumu olan INC-5’te, devlet temsilcileri, deniz ortamını da kapsayacak şekilde plastik kirliliği konusunda uluslararası hukuki bağlayıcılığı olan bir anlaşma geliştirmeyi amaçlıyorlardı, fakat bir uzlaşma sağlanamadı. Üretim hedeflerinin belirlenmesi, zararlı polimerler ve kimyasalların ortadan kaldırılması ve krizin en büyük sorumluları tarafından finanse edilen adil bir finans mekanizması gibi öncelikli konular, 2025 ortasından önce gerçekleşmesi muhtemel olan INC 5.2 oturumunda da masada olacak. İnsan sağlığını, biyoçeşitliliği ve iklimi koruyacak etkili bir plastik anlaşması sağlama fırsatı hala mevcut. Yeter ki fosil lobisi izin versin!
İran, dünyanın en büyük metanol ihracatçısı
100’den fazla gelişmiş ve gelişmekte olan ülke, anlaşmanın plastik üretimini sınırlamasını isterken, Suudi Arabistan, Rusya ve İran gibi petrol ve gaz bağımlı birkaç devlet, anlaşmanın plastik tüketimi ve geri dönüşümüne odaklanması gerektiğini savunuyor. İklim uzmanları, İran’ın bu karşıtlığının, plastik üretiminin ülkenin yaptırımlar altındaki ekonomisi için hayati bir kaynak olmasından kaynaklandığını belirtiyor. Plastik üretimi, ülkenin aşırı enflasyonu kontrol altına almak ve döviz sağlamanın önemli bir yolu. İran’ın plastik endüstrisi, ülkenin 1980’lerin sonlarında geniş doğalgaz rezervleri keşfetmesinin ardından büyük bir patlama yaşadı. İran, şu anda dünyadaki en büyük metanol ihracatçısı konumunda. Metanol; etilen ve propilen üretmek için kullanılan temel bir hammadde ve bunlar, çoğu plastik türünün yapımında kullanılan temel yapı taşlarını oluşturuyor.
Enflasyonu kontrol etme aracı
2022 yılında plastik endüstrisi, İran’ın GSYİH’sının neredeyse yüzde 2’sini oluşturdu ve polimerler ülkenin petrol ve gazdan sonraki ikinci en büyük ihracat kalemi oldu. Özelleştirme girişimlerine rağmen, endüstri hala büyük ölçüde hükümetin denetiminde. Petrol yaptırımları ve ham petrol ihracatındaki dalgalanmaların yarattığı zorluklar nedeniyle, petrokimya ürünleri, özellikle de plastiklerin ihracatından elde edilen döviz, ülkenin dünyanın en kötü enflasyon oranlarından birini kontrol altına almak için önemli bir aracı haline geldi. Öte yandan endüstrinin büyük kısmı, plastik üretimi için gerekli olan off -shore gaz rezervlerine yakın güneyde yer alıyor. Bölgenin nispeten yoksul bir nüfusa sahip olması ve birçok dini ve etnik azınlığa ev sahipliği yapması da, plastik üretiminin kısıtlanması durumunda, kargaşa nedeni olabilir.
Plastik üretimi kısıtlamaları İran’ın jeopolitik gücü için tehdit
İran’ın uluslararası etkisi büyük ölçüde petrol ve gaz ile petrokimya ihracatına dayanıyor. Dolayısıyla plastiklere karşı başlayan küresel hareket, İran’ın jeopolitik avantajına yönelik bir tehdit oluşturuyor. İran Çevre Bakanlığı eski başkan yardımcısı, şu anda ise Birleşmiş Milletler Üniversitesi Su, Çevre ve Sağlık Enstitüsü Direktörü olan Kaveh Madani, İran’ın tarih boyunca uluslararası baskılara maruz kaldığını ve ilerleyen süreçte ülkeye yükümlülükler getirebilecek anlaşmalara imza atmaya hevesli olmadığını söylüyor.
Nitekim İran’ın küresel anlaşmalara katılmamakta kararlı olduğunu görüyoruz. 2015 Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan üç ülkeden biri olan İran, 2022’de, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir çevre hakkını “insan hakkı” olarak kabul etmeyen sekiz ülke arasında yer alıyor. Madani, İran’ın diğer ülkeler gibi plastik kirliliği konusunda endişeleri olduğunu, ancak yaptırımlar altındaki ve petrokimya endüstrisine bağımlı bir ekonomiye sahip olan ülkenin, hayatta kalma riskini tehlikeye atacak önlemler almak istemediğini söylüyor. Madani, “Ekonomi baskı altındayken, İran plastik üretim kısıtlamalarını mantıksız ve hatta intihar gibi görüyor” diyor…