Geçtiğimiz yılın son günlerinde dış ticaret yapan işletmeler için gelen en olumlu haber akışı, Türkiye ile Birleşik Krallık arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması oldu. Brexit geçiş sürecinin bitmesine sayılı günler kala Avrupa Birliği’nin yürüttüğü müzakerelere paralel olarak Türkiye'nin Birleşik Krallık ile sessiz ama derinden yürüttüğü müzakereleri olumlu sonuçlandırdı ve Birleşik Krallık ile bir serbest ticaret anlaşması imzaladı.
Birleşik Krallık ülkesinin Avrupa Birliği ile anlaşmalı ayrılmasının üzerinden daha bir kaç gün geçmeden Türkiye’nin de Birleşik Krallık ile bir ticaret anlaşması yaparak hiç bir süre kaybına yer vermeksizin süreci netleştirmesinin fevkalade önemli olduğunun vurgulanması gerekiyor.
Birleşik Krallık Türkiye'nin dış ticaret kompozisyonunda fazla verdiği ender ülkelerden biri olma özelliğini taşıyor. 2019 yılında Türkiye’nin İngiltere’ye olan ihracat tutarı 11,2 milyar iken aynı yıl ithalat rakamımız 5,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiş. Bu kapsamda İngiltere en çok ihracat yaptığımız ülkeler sıralamasında Almanya’dan sonra ikinci sırada bulunuyor. Dolayısıyla gerek nitelik gerek ise nicelik bakımından tercihli bir tarife üzerinden ticaret yapmakta olduğumuz pazarın kaybedilmemesi oldukça akıllıca.
Bilindiği üzere daha önce Türkiye ile Birleşik Krallık ülkesi arasındaki ticaret, gümrük birliği kuralları uyarınca yapılmaktaydı. Gümrük Birliği sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerini kapsıyor ve tarım ürünleri ise bu uygulamanın dışında tutuluyor. Serbest ticaret anlaşmalarının temel özelliği ise ticarete konu olan sanayi ve tarım ürünleri dahil tüm ürünleri kapsamasından geçiyor. İngiltere ile imzaladığımız serbest ticaret anlaşması da, tüm sanayi ve tarım ürünlerinin ticaretini kapsadığından ilk bakışta Gümrük Birliğine göre ikili bazda daha kapsamı daha geniş durumda. Şüphesiz bu oldukça olumlu bir noktayı işaret ediyor.
Türkiye ile Birleşik Krallık arasında imzalanan serbest ticaret anlaşması bakımından ifade edilmesi gereken bir diğer önemli husus, tercihli ticaretin kriterinin “menşe” esasına dayanmasıdır. Daha önce her iki ülke arasındaki ticaret, Gümrük Birliğinin “serbest dolaşım” ilkesi çerçevesinde yapılmaktaydı ve eşyanın menşeinin gümrük vergisinin tahsili bakımından bir önemi yoktu. Oysa ki serbest ticaret anlaşmaları menşe esasına dayanan hukuki metinler olup, taraflar arasında yapılacak ticarette tercihli tarifelerin uygulanması ürünlerin anlaşmaya taraf ülkelerin menşeini taşıması şartına bağlıdır. Bu bakımdan Türkiye ile Birleşik Krallık arasında ticarete konu olan ürünler, anlaşma kapsamında gümrük muafiyetlerinden ancak Türkiye veya Birleşik Krallık menşeini taşımaları halinde yararlanabilecekler. Bu bakımdan Türkiye’den İngiltere’ye ihracat yapan ihracatçılarımızın ürünlerinin gümrük vergisine tabi olmaması için ürüne Türkiye menşeini kazandırmaları gerekiyor.
Yukarıda belirtilen durumun doğal sonucu olarak 01/01/2021’den itibaren Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticarette A.TR Dolaşım Sertifikası kullanılmıyor. Bunun yerine anılan serbest ticaret anlaşması kapsamında tercihli ticarete konu olacak eşyanın menşeinin ispatı amacıyla kullanılacak belgenin tüm ihracatçıların fatura veya ilgili bir ticari belge üzerine kendi kendilerine bulunabilecekleri ve bir makam tarafından onaylanmayacak olan "menşe beyanı" olacağı Ticaret Bakanlığı tarafından geçtiğimiz ayın son gününde duyuruldu.
Türkiye ile Birleşik Krallık arasında imzalanan serbest ticaret anlaşmasının ihracatçılarımıza getirdiği önemli avantajlardan biri de telafi edici vergi konusunda bulunuyor. Daha önce Gümrük Birliği kapsamındaki ticarette A.TR dolaşım belgesiyle bir eşya Birleşik Krallık’a gönderildiğinde ihracatçılarımızın telafi edici vergi ödeme yükümlülüğü vardı. Çünkü Birleşik Krallık Avrupa Birliği üyesi konumundaydı. İmzalanan anlaşma eki menşe protokollerindeki hükümler uyarınca “geri ödeme” yükümlülüğünde esnemeye gidildi ve mevcut durumda 50 ila 63’üncü fasıllar arasında yer alan tekstil ve konfeksiyon eşyası dışındaki bütün fasıllarda geri ödeme yükümlülüğü kaldırılmış bulunuyor. Dolayısıyla İngiltere’ye 50 ila 63’üncü fasıllar haricindeki ürünlerin ihracatını yapan ihracatçılarımızın dahilde işleme rejimini kullanıyor olmaları halinde yeni ticaret sisteminde ihraç ürününe Türk menşei kazandırıyor olmaları şartıyla telafi edici vergi ödeme yükümlülüğü bulunmuyor.
Sonuç olarak oldukça zorlu geçen 2020 yılının ardından Türkiye’nin önemli bir ihracat pazarı olan Birleşik Krallık ile yılın son günlerinde bir serbest ticaret anlaşması imzalaması 2021 yılı için iyi bir moral olmakla birlikte bazı belirsizlikleri de ortadan kaldırdı. Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki ticaretin gerek nicelik gerek ise nitelik bakımından serbest ticaret anlaşmasındaki hükümler çerçevesinde yeniden şekilleneceğini ve önceki döneme kıyasla artacağını tahmin etmek zor değil. Darısı hali hazırda müzakere sürecinde olduğumuz diğer ülkeler ile imzalanacak serbest ticaret anlaşmalarına diyelim.