Türkiye Arjantin’e benzer mi?

Osman ULAGAY DÜNYA GÖZÜ

Arjantin’de seçimi kazanarak devlet başkanlığı koltuğuna oturan Javier Milei, yıllardır azgın enflasyonun pençesinde kıvranan Arjantin halkına çılgın bir gelecek vadediyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın hayranı olan Milei’nin çarpıcı vaatleri arasında Arjantin Merkez Bankası’nın kapısına kilit vurmak, yerlerde sürünen Arjantin Pesosu’nu tedavülden kaldırıp ABD Doları’nı ülke parası olarak kabul etmek, devleti ekonomiden tamamen çekmek, kamu harcamalarını budamak, devletin sağladığı sosyal desteklere son vermek ve özel şirketlerin vergi yükünü düşürmek de var.

Çılgın program ne getirir Arjantin’e?

“Çılgın başkan” diye anılmaktan hoşlanan Milei’nin radikal neoliberalizmi hortlatarak Arjantin’i kurtarmayı hedefleyen programı yoğun biçimde tartışılıyor şimdi. Milei’nin çılgın programının Arjantin’i kurtaracağına inananlar küçük bir azınlıktan ibaret. İddialı programın ekonomide tam bir kaosa yol açması halinde Arjantin’in yıllar sonra bir kez daha gaddar bir askeri yönetimin pençesine düşmesi de korkulan olasılıklardan biri.

Türkiye Arjantin’e benzer mi?

Türkiye’yi tek elden yönetenler yıllardır lanetledikleri yüksek faize şimdi sımsıkı sarılıp enflasyonun belini kırmaya çalışırken Türkiye’yi Arjantin’e benzetmek nerden geldi aklına diye sorabilirsiniz haklı olarak.

Basit bir cevabı var bu sorunun. İngiltere’de yayınlanan The Economist dergisinin her hafta yayınladığı, dünyanın önde gelen 42 ekonomisinin verilerini karşılaştıran tabloda %143’lük yıllık enflasyon oranıyla 1.sırada yer alan Arjantin’i %61.4’lük oranıyla Türkiye izliyor. Listedeki 42 ülkeden 31’nde yıllık enflasyon %5’in altında. Bu %5 rakamı yabancı değil bize. Türkiye Ak Parti yönetiminde yıllardan beri yıllık enflasyon hedefi %5 iken yıllık enflasyonu üç haneli rakamlara yaklaştırmayı başarmış(!) olan bir ülke.

Enflasyon bağımlılığı var bizde

Ben 1981’den beri gazeteci olarak ekonomiyi yakından izlerken iddialı hedeflerle yola çıkıp büyük düş kırıkllığı yaşayan çok siyasetçi gördüm. Turgut Özal 1983 yılında Anavatan Partisi’ni kurup seçime girerken %30 dolayında olan yıllık enflasyonu iki yıl içinde %10’a indirerek “ortadirek” diye tanımladığı kesimi rahatlatacağını vadetmiş ama enflasyonun iki yıl sonra %50’ye, 1987’den sonra %80’lere tırmanmasını önleyememişti. 1993’de başbakanlık koltuğuna oturan Tansu Çiller’in enflasyonu düşürerek ekonomiyi canlandırma iddiası da 1994 yılında 5 Nisan kararları fiyaskosuyla sonuçlanmıştı. AKP akılcı politikalar izlediği 2002-2006 döneminde yıllık enflasyonu %5 dolayına indirerek Türk Lirası’nı gerçek para haline getirmeyi başardı  ama özellikle 2017’den sonra ipin ucunu iyice kaçırarak bizi bu günlere getirdi.

Şunu çok iyi bilelim ki gerçeği görmezsek bu sorunu çözemeyiz. Toplumumuzda yıllar içinde kökleşmiş olan bir enflasyonla yaşama alışkanlığı var. Bu alışkanlığı kıracak adımları atmadan bu sorunu aşamayız ve “Arjantin’e benzer miyiz?” diye kaygılanmaktan kurtulamayız.        

Tüm yazılarını göster