Türkiye, 2020'de de OECD ortalamasının altında kaldı

OECD tarafından yayımlanan Bir Bakışta Bölgeler ve Şehirler 2020 Raporu, bölgelerin ve şehirlerin daha güçlü ekonomi, daha iyi yaşam koşulları ve daha kapsayıcı toplum hedefleri karşısında gösterdiği performansı ölçüyor. Türkiye, birçok konuda OECD ortalamasının altında.

Didem Eryar ÜNLÜ YAKIN PLAN

OECD tarafından yayımlanan Bir Bakışta Bölgeler ve Şehirler 2020 Raporu, bölgelerin ve şehirlerin daha güçlü ekonomi, daha iyi yaşam koşulları ve daha kapsayıcı toplum hedefleri karşısında gösterdiği performansı ölçüyor. Rapor bu kapsamda, bölgeler ve metropolitan alanlarda ekonomik büyüme, verimlilik ve girişimcilik eğilimlerine dönük karşılaştırmalı analizler sunuyor. Raporda Türkiye’ye dair yer alan analizler şöyle:

Uzaktan çalışma potansiyelinin en yüksek olduğu şehir İstanbul

Uzaktan yapılabilecek işlerin oranı Türkiye’de şehirlere göre farklılıklar gösteriyor. Uzaktan çalışma potansiyelinin en yüksek olduğu şehir yüzde 30 ile İstanbul. İstanbul’u ortalama yüzde 25 ile İzmir ve Ankara takip ediyor. Doğu Anadolu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu’da bu oran yüzde 15’in altında izleniyor. Bölgesel farklılıklar, uzaktan çalışmaya uygun olabilecek işlerin dağılımıyla ilgili. OECD sıralamasında, Türkiye’de uzaktan çalışmaya uygun işler oranı açısından 34 ülke arasında 33. sırada yer alıyor. İlk üç sıra ise Lüksemburg, İngiltere ve Avusturya’ya ait.

Yaşlanma, Doğu ve şehirlerden uzak bölgeleri zorluyor

Türkiye’de yaşlılık oranları OECD bölgelerine kıyasla daha düşük. Doğu Anadolu ve Doğu bölgeleri, 2019 yılında çalışma çağındaki her yüz kişiye karşılık yediden az yaşlı sayısıyla, OECD bölgeleri arasında en düşük yaşlı bağımlılık oranına sahip. Öte yandan Batı Karadeniz ve Ege bölgesi Türkiye genelinde yüzde 27 ile en yüksek yaşlı bağımlılık oranına sahip bölgeler konumunda. Yine de genel ortalamaya baktığımzda, Türkiye, yaşlı nüfus oranı açısından OECD ortalamasının üç puan altında. Yani birçok ülkeye kıyasla, hala genç bir nüfusa sahip.

Kişi başı hasta yatak sayısı artıyor ama hala yetersiz

2000 yılından bu yana Türkiye’nin tüm büyük bölgelerinde kişi başına düşen hastane yatak kapasitesinde artış izleniyor; fakat buna rağmen, Türkiye genelinde, kişi başına düşen yatak sayısı OECD ortalamasının oldukça altında. Türkiye’de 2017 rakamlarına göre her 1000 kişiye yaklaşık 3 yatak düşüyor. OECD ortalaması ise 5 civarında. Kuzey Doğu Anadolu ve Doğu bölgeleri 1000 kişiye düşen 2.5 hasta yatağı ile en düşük orana sahip bölgeler konumunda. Bu iki bölgedeki yatak sayısı, Kuzey Doğu Anadolu ve Batı bölgelerindeki yatak kapasitesinin yarısından daha az.

Bölgesel gelir eşitsizliğinin en yüksek olduğu ülke

Bölgesel ekonomik farklılıklarda, özellikle fakir bölgelerdeki hızlı büyüme sayesinde 2000 yılından bu yana azalma izleniyor. GSYİH bakımından da, 2004 yılından bu yana bölgesel farklılıkların azaldığı dikkat çekiyor.

2004-2018 yılları arasında her yıl yüzde 4.5 oranında kişi başı GSYİH büyümesi gerçekleştiren Doğu Anadolu ve Doğu bölgeleri, aynı dönemde yüzde 3.7 oranında büyüme gösteren İstanbul’a yaklaşıyor. OECD ülkeleri geneline bakıldığında ise, Türkiye bölgesel gelir eşitsizliklerinin en yüksek olduğu ülke konumunda yer alıyor. En fakir bölgelerin kişi başına düşen gelir oranı ile en zengin bölgeler arasındaki fark 3 kattan daha fazla.

Elektrik üretiminde en büyük pay kömüre ait

Türkiye’de elektrik üretiminde en büyük pay hala kömüre ait. Marmara ve Akdeniz bölgesi elektriğinin yarısından fazlasını kömürden elde ediyor. Bu bölgelerde yenilenebilir enerjilerin payı ile sadece yüzde 28. Bunun tam tersine, ülkenin en büyük üçüncü elektrik üreticisi olan Orta Karadeniz ise temiz elektrik üretimine doğru ilerleme kaydediyor.

Elektrik üretiminde karbon verimliliği de Türkiye’de bölgeler arasında eşitsizlik gösteriyor. Orta Karadeniz üretilen gigawatt saat elektrik başına 290 ton civarında CO2 salımı yaparken, Marmara Bölgesi gigawatt saat başına 580 tona yakın CO2 salımına neden oluyor. Toplamda bakıldığında ise Marmara Bölgesi toplam elektrik üretiminin sadece yüzde 13’ünü gerçekleştirirken, elektrik üretimiyle ilgili toplam CO2 emisyonlarının yüzde 17'sinden sorumlu.

BÖLGESEL REFAH UÇURUMU

Türkiye; eğitim, sağlık, istihdam, çevre, sivil katılımcılık, kamu hizmetlerine ulaşım, güvenlik gibi 11 refah kriterinin 6’sında büyük bölgesel eşitsizlikler gösteriyor. Türkiye'deki bölgelerin büyük bir bölümü çevre, gelir düzeyi ve istihdam oranı dahil olmak üzere altı refah boyutunda diğer OECD bölgelerinin gerisinde kalırken, sivil katılım konusunda Türkiye’deki birçok bölge, OECD bölgelerinin ilk yüzde 20’si arasında yer alıyor. Buna karşılık, kamu hizmetlerine erişimde bölgeler arası çok büyük eşitsizlikler olduğu dikkat çekiyor. Geniş bant erişimde İstanbul OECD bölgeleri arasında ilk yüzde 20'lik dilimde yer alırken, Trakya bölgesi son yüzde 20’lik bölümde yer alıyor. Türkiye’nin seçmen katılımı dışındaki tüm refah göstergelerinde en iyi performansı sergileyen bölgeleri bile, OECD ilk yüzde 20’lik ortalamasının altında bulunuyor.

Tüm yazılarını göster