Türkçe yapay zeka uygulaması görme engellilerimizin hayatını aydınlatacak

Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Microsoft, yapay zekâ ve bulut teknolojilerini kullanarak görme engellilerin gündelik hayatını kolaylaştıran Seeing AI uygulamasının Türkçe sürümünü kullanıma sundu. Boyner, Evyap, GS1 Türkiye, Koçtaş, Kuveyt Türk, MediaMarkt, Mondelēz International Türkiye, P&G Türkiye, Turkcell, Unilever Türkiye, Watsons Türkiye gibi alanında lider firmaların desteği ile birçok mağaza ve üründe kullanıma açılan uygulama, iOS kullanıcıları tarafından ücretsiz olarak yüklenebiliyor.

20 milyonu aşkın işlem

Yapay zekâ üzerinden görsel tanıma ve betimleme teknolojisiyle çalışan Seeing AI uygulaması, görme engellilerin çevrelerindeki tüm görsel öğeleri ses yoluyla tanımasını sağlıyor. Kullanıcının telefonunda fotoğrafı bulunan veya uygulamaya önceden tanıtılan insanları algılayabilen Seeing AI; cihazın tanımadığı insanlarla ilgili olarak da yaş, cinsiyet, ırk ve duygu durumu tahminlemesi yapabiliyor.

Dünyada ilk olarak 2017’de tanıtılan ve iOS işletim sistemi üzerinden ücretsiz olarak yüklenebilen akıllı uygulama, Türkiye’de bugüne dek ağırlıkla İngilizce seçeneğiyle kullanılıyordu.

Bir süredir Türkçe dil seçeneği üzerinde çalışan Microsoft Türkiye, 3 Eylül Perşembe günü Seeing AI’nin Türkçe versiyonunu Apple Store’da erişime açtı. Bugüne kadar dünyada 20 milyonu aşkın işlem yapmak üzere kullanıldığı hesaplanan uygulama, Türkçe sürümüyle Türkiye’de çok daha fazla sayıda görme engelli tarafından kullanılabilecek.

Seeing AI uygulamasının Türkçe sürümü ile erişime açılmasının ardından ilk 1 ay pilot uygulama süresi olarak değerlendirilecek ve bu süre zarfında alınan geribildirimler yönünde uygulamayı iyileştirme çalışmaları devam edecek.

Alışverişte kolaylık

Microsoft Türkiye Genel Müdür Vekili Murat Yılmaz Seeing AI’ı Türkiye’ye uyarladıklarını anlatarak şu ayrıntıları paylaşıyor:

“Seeing AI, yapay zekâ ile engellilerin gündelik hayatına ne kadar büyük katkı sağlanabileceğini kanıtlayan eşsiz bir uygulama. Bir süpermarkette ne satın aldığından emin olmak; ödeme adımında Türk lirasını tanıtarak alışverişi güvenle tamamlayabilmek; sokakta çevresindekileri algılayabilmek, görme engelli bir birey için son derece özgürleştirici deneyimler. Seeing AI uygulamasıyla kullanıcıların WhatsApp ve sosyal medyada paylaşılan metinleri okuması; görsellerin sesli betimlemesini dinlemesi dahi artık mümkün.”

6 milyon ürün barkodu

Türkiye’de Boyner, Evyap, Koçtaş, MediaMarkt, Mondelēz International Türkiye, P&G Türkiye, Unilever Türkiye ve Watsons Türkiye gibi firmalar tüm ürünlerinin barkodlarını paylaşarak; GS1 Türkiye ise uygulamaya entegre olarak, görme engellilerin çok geniş yelpazede alışveriş yapmasını sağlayacak bir ürün platformunun oluşmasına katkı sağladı. Microsoft Türkiye ekibi, 5 ayda toplam 6 milyon ürünün barkodunu uygulamaya yükledi. Mağazalarında yer alan tüm ürünlerin barkodlarını Seeing AI uygulamasına entegre eden Turkcell ise, bunun yanında uygulama içi data kullanımını Turkcell abonelerine ücretsiz sunuyor.

Engelliler için çalışan derneklerden destek

Türkiye’de ilk ve tek görme engelli çocuk derneği olan Parıltı Görmeyen Çocuklara Destek Derneği, Eged ve Engelsiz Erişim Derneği de Seeing AI’nin Türkçe versiyonunun test aşamasına dâhil olarak uygulamanın sorunsuz çalışması için destek verdi. Seeing AI uygulamasının nasıl kullanıldığını uygulamalı şekilde anlatmak amacıyla çekilen tanıtım videosunda da yer alan Parıltı Derneği gençleri, Seeing AI ile ilgili deneyimlerini detaylı şekilde aktardılar.

Yatırımcılar e-ticaret girişimlerini tercih ediyor, sosyal girişimcilik gelişemiyor

Yıllardır ülkemizde pek çok ortamda, sosyal fayda sağlayan girişimlere ihtiyaç olduğu dile getiriliyor. Dünyadan başarılı örnekler üzerinde duruluyor. Şirketler ve STK’lar sosyal girişimciliğin önemini vurguluyorlar. Ancak, ne yazık ki, iş maddi desteğe ve yatırıma gelince, para kazandırma ihtimali yüksek olan yeni projeler kolayca fon bulurken, sosyal projeler cılız kalıyor.

Sosyal girişimcilik alanında Türkiye’deki en başarılı örneklerden birisi İmece. İmece’nin çalışmalarını yıllardır yakından takip ediyorum… HSBC Türkiye, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ve Hackquarters’ın ‘Sürdürülebilir Büyüme Programı’ çerçevesinde sosyal fayda sağlayan start-up’lara destek vermesi de çok önemli bir adım.

8 Eylül günü yapılan basın toplantısında verilen bilgilere göre ‘Sürdürülebilir Büyüme Programı’na 129 start-up başvurmuş. Projeler arasında seçilen BlindLook, Ecording, Compose-it, Mana ve Mum.o, 6 aylık hızlandırma programına katılmaya hak kazanmış. Sürdürülebilir Büyüme Programı kapsamında, farklı alanlarda uzman 20 kişiden oluşan bir mentor ekibi eğitim vermiş. Program kapsamında start-up’lara toplamda 125 bin TL destek sağlanmış.

Kadın girişimciler

Seçilen beş start-up şirketinin dördünün kurucu ortaklarının kadın girişimcilerden oluşması girişimcilik eko-sistemimizdeki “dahiliyet” hakkında umut verdi. Hedefimiz, daha çok kadın girişimciye destek vermek olmalı.

Sürdürülebilirliğe 100 milyar dolarlık finansman ve yatırım

HSBC Türkiye Genel Müdürü Selim Kervancı basın toplantısında “HSBC Grubu olarak, temiz enerji, düşük karbonlu teknolojiler, eğitim, sağlık hizmetleri ve temiz su ve gıdaya erişimin iyileştirilmesi konusundaki projeleri desteklemek amacıyla 2025 yılına kadar 100 milyar dolarlık sürdürülebilir finansman ve yatırım sağlamayı hedeflediklerini” anlattı.

TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ozan Diren’in verdiği bilgiye göre, Türkiye’de geçen yıl, start-up’lara yapılan yatırım yüzde 62 artarak 100 milyon doları geçti. Bu rakam 2018 yılında 58 milyon dolar, 2017 yılında ise 117 milyon dolardı. Türkiye’de en fazla yatırımı e-ticarete yönelik girişimler alıyor.

HSBC Grubu’nun hazırladığı Sürdürülebilir Finansman ve Yatırım 2019 Araştırması’na¹ göre dünya genelinde yatırımcıların yüzde 64’ü yatırım kararlarında şirketlerin çevresel ve sosyal etkilerinin büyük önem taşıdığını ortaya koyuyor.

45 ülkeye ihracat yapan Fide Konserve pandemi döneminde de büyüyor

Fide Konserve CEO’su Cemal Konakçı bir aile şirketi olan Fide’nin gelişimini Dünya’ya anlattı.

Fide Konserve ne zaman ve kim tarafından kuruldu? Kuruluş hikayenizi anlatır mısınız?

1950 yılında Çanakkale’de Cumhuriyet Konserve olarak faaliyet gösteren firmayı babam Mehmet Salih Konakçı 1974 yılında satın aldı. Aile şirketi olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Üretim tesisleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Çanakkale bölgesinde balık ve salça konservesi üretimi ile üretim hayatımıza başladık. Ancak Çanakkale bölgesinin sebzesinin yetersiz kalması sonucunda üretim kapasitemizi artırarak 1986 yılında Susurluk’ta yeni bir tesisi devreye aldık. Bugün Susurluk’ta 120.000 metrekare alanda modern tesislerimizde salça, doğranmış domates, pizza sos, ton balığı, kemik suyu, mandalina konservesi, hazır yemek ve közlenmiş sebzeler alanlarında üretim gerçekleştiriyoruz. Susurluk tesislerimizde ayrıca 1000 kw’lık güneş enerjisi sistemi kurduk.

Ürün gamınız ve toplam üretim kapasiteniz nedir?

Fide, Türkiye’nin verimli topraklarında yetişen en taze sebze ve meyveleri geleneksel ve doğal hali ile konserveleştirmekte ve yurt içi/yurt dışı pazarlar için her yıl yaklaşık 110.000 ton ürün işlemektedir. Domates salçası, biber salçası, sebze konserveleri, balık konservesi, közlenmiş ürünler, hazır yemekler, ilikli kemik suyu, soslar, meyve konservelerinden oluşan geniş ürün gamına sahibiz.

Toplam istihdamınız nedir?

Toplam 200 kişilik kalıcı istihdamla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ancak sezonluk olarak istihdamımız 400 kişiye kadar çıkabiliyor. 350 çiftçi ile sözleşmeli tarım usulüyle çalışıyoruz.

Fide Konserve’nin toplam cirosu nedir? Son 5 yılda nasıl bir büyüme sergiledi?

2019 yılı ciromuz 110 milyon TL (20 milyon dolar) tutarındadır. Son 5 yıla baktığımızda ise istikrarlı bir büyüme grafiğimiz olduğunu söyleyebilirim. Hedefimiz üzerinde büyümeler yakaladık ve hey yıl yüzde 40 oranında büyüme kaydettik.

İhracatınızla ilgili bilgi verir misiniz?

Bugün itibariyle Avrupa ülkeleri ve Avusturalya ağırlıklı 45 ülkeye ihracat yapıyoruz. Fide markamızın yanı sıra private label üretimle de ihracat gerçekleştiriyoruz. Private label üretimimizi Tesco, Ko-op, Sainsbury, Safeway, Edeca, Kauflaund gibi dünya zincirlerine yapıyoruz.

Toplam satışlar içerisinde ihracatın payı nedir?

Toplam satışımızın yüzde 50’si ihracat, yüzde 50’si ise iç piyasadır.

İç pazarda pazar payınız nedir?

Fide Konserve Türkiye’de en büyük ikinci kapasiteye sahip kuruluştur. Pazardan aldığımız pay hızla artmaktadır. Bugün itibariyle salçada yüzde 10 pazar payına sahibiz. 3 yıl önce geniş ürün gamımıza kemik suyunu ekledik ve pazarda hızlı bir yükseliş yakalayarak iç pazar lideri olduk. 5 milyon dolar yatırım yaptığımız ton balığında 4 farklı çeşitle Türkiye’deki market zincirlerinde önemli bir oyuncu olduk. Yine horeca ürün gruplarında da %25 pazar payımız var.

Yabancı ortaklığa bakış açınız nedir?

Fide Konserve olarak tüm ürün gruplarının üretiminde önemli bir 'knowhow'a sahibiz. Geçmişten gelen balık ve meyve konservesi deneyimimizle son 2 yılda yatırım yaparak ürün gamımızı genişlettik ve çok hızlı bir büyüme yakaladık. Ortaklık olgusunun bu hızlı büyümede özellikle bize stratejik bir katkı sağlayarak itici güç olacağını düşünüyoruz. Ortaklıktan gelecek bilgi paylaşımının finansal destekten daha büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum.

Büyüme planlarınızdan bahseder misiniz?

Ürün bazında baktığımızda salçada her yıl istikrarlı satışlarımızı sürdürüyoruz. Domatesli ürünlerimizde her yıl ürün gamımıza farklı ambalaj tipleri ve farklı ürün gamı ekleyerek karlılığımızı arttırıyoruz. İki yıl önce 15 milyon dolarlık mandalina konservesi ve 20 milyon dolarlık ton balığı yatırım hedefi koyduk. Bugün mandalinada 5 milyon dolar, ton balığında ise 5 milyon dolarlık yatırımımızı tamamladık. Ton ve mandalinadaki ihracat potansiyeli bizim yatırım yapmamızdaki en önemli itici güç oldu. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde mandalina ve ton balığında 25 milyon dolar daha yatırım yaparak 35 milyon dolarlık hedefimizi tamamlayacağız. İlikli kemik suyunda ise şu an pazar lideriyiz. Mandalina konservesinde dünya lideri, her yıl %20 büyüme gösteren 200 milyon dolarlık ton balığı iç pazarında ise yüzde 30 pazar payı ile ilk 2 firmadan biri olmayı hedefliyoruz. Önümüzdeki 3 yıl içinde ciromuzu 100 milyon dolara çıkartacağız.

Tüm dünyayı etkisi altına alan COVID-19 virüsünden nasıl etkilendiniz özellikle ihracatta kaybınız ne oldu?

Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi nedeniyle ihracat pazarlarında biz de zincir mağazalar pazarında artış yakaladık. Ancak yaşanan izolasyon süreci yeme içme sektöründe olduğu gibi catering pazarında bizi de etkiledi. Türkiye’de ilk vakanın görüldüğü mart ayından itibaren çalışanlarımızın sağlığını ve güvenliğini odağımıza alarak üretim planlamamızı yaparak üretime ara vermeden hem ihracatta hem de yurt içinde talepleri karşıladık.

Toparlanmanın nasıl olacağını öngörüyorsunuz? Bu konuda şu anda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Tüm dünyada olduğu ülkemizde 1 Haziran itibariyle normalleşme sürecine adım attık. Yeme içme sektöründeki kademeli olarak kurumların hizmet vermeye başladı. Bu da toparlanmayı beraberinde getirdi. Sürecin kesintiye uğramadan devam edeceğini öngörüyoruz.

Dipnot

¹HSBC Sustainable Financing and Investing Survey 2019

Tüm yazılarını göster