İslam Ticaret Bankası olarak 9 Mart 1913 yılında Adapazarı’nda kurulan Türkbank, yeniden milli ekonomiye kazandırılması talebinde… 107 yıllık bankanın faaliyeti durdurulmuştu. Türk Ticaret Bankası Munzam Vakfı, düzenlediği panelde, tabela bankası kalmak istemediklerini belirttiler.
Bankaları, patron veya onların da üstünde olan yapıların batırdığına, 90’lı yıllarda tanık olduk. Panelde söz alan Temel Hazıroğlu, yerli ve milli finansa olan ihtiyaca vurgu yapıyor; “çalışanların da ortak olacağı bir yapı ile banka yeniden hayata döndürülmeli.”
Bülent Taban; rekabetin giderek hızlandığı ortamda, yalnızca yerli değil aynı zamanda yabancı sendikasyonların da düşünülmesi görüşünde; “ancak sandık üyeleri küçük hisselerle temsil edilmeli.”
Hicabi Ersoy; Türkbank’ın yeniden faaliyete geçmesi halinde güçlü sermaye ihtiyacından dolayı kamu ile başlasa da özel sektörün, “yerli ve yabancı paydaşları sisteme katması gerektiğini” düşünüyor. Türkbank emeklileri adına konuşan Ali Rıza Adaş ise bankanın katılım ve ticari bankacılık olarak ikiye bölünebileceğini savunuyor.
Bana göre Türkbank, asırlık markasıyla Türkiye değerlerinden biridir. Ancak ona kullanılmış gelecek yerine, çağdaş bir yol çizilmeli… Katılım, yatırım ve kalkınma bankacılığı veya daha modern finansal ihtiyaçlara yönelik bir model denenebilir. Yüzyıllık markalarımız yaşatılmalı…
TEFECİLİĞE MİLLİ BAŞKALDIRI
Türkiye’de ne yazık ki asırlık kuruluş sayısı son derece az. Geçtiğimiz yıllarda 100 yıllık markalar kulübü kuralım dedik, 50’yi zor aştık.
Türk Ticaret Bankası, geçmişinde bir ideal ile yola çıkmıştı; “Tefeciliğe milli başkaldırı.” Şimdi, küllerinden yeniden var olma gayreti içinde…
Dün Adapazarı’ndaydım ve özel bankacılığının ilki Türkbank’ın tarihi binasını yeniden hayata katmanın parıltısı canlandı gözlerimde…