Türk baklavasına ve lokumuna AB Tescili için mücadele başlıyor

Sadi ÖZDEMİR EKONOMİDE SAĞDUYU

Başlığı okuyup ‘baklava zaten tescil edildi, bu da nerden çıktı’ demeyin. Avrupa Birliği’nin (AB) 2013 yılında baklava ile ilgili tescil ettiği şey Gaziantep Baklavası için çoğrafi işaretti. Şimdi ‘Baklavanın Türklerin milli tatlısı olduğunu tescil için’ yola çıkıldı. Dünya çapında ünlenen Türk Lokumunun da aynı şekilde tescili için çalışmalara başlandı. Bu yöndeki niyetleri biliyordum ama resmen çalışmaların başladığını önceki gün düzenlenen Baklavacılar ve Tatlıcılar Derneği’nin (BAKTAD) genel kurulunda öğrendim. BAKTAD Başkanı Mehmet Yıldırım’ın daveti üzerine katıldığım ‘dünyanın en tatlı genel kurulunda’ benden başka gazeteci görmeyince hem şaşırdım hem sevindim. Gaziantep’ten, Adana’dan, Kayseri’den, Şanlıurfa’dan, Bursa’dan ve birçok vilayetimizden baklavacı ve tatlıcıyla tanışma fırsatı buldum. 200 üyeli derneğin yaklaşık 150 üyesi genel kurula katıldı. Süleyman Köşkeroğlu’nun Yenibosna’daki lokantasında gerçekleşen genel kurula sektörün duayenleri de diğer sivil toplum örgütlerinin başkanları da gelmişti. Mehmet Yıldırım, derneğin üye sayısını önce 500’e sonra da 1000’in üzerine çıkarma kararı aldıklarını belirterek, baklava ve lokumun, geleneksel Türk tatlıları olduklarını tescil için AB nezdinde çalışmalara başladıklarını söyledi. Bu konuda başta Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) başta olmak üzere ilgili örgütlerle beraber çalıştıklarını anlattı. Baklava özelinde bir başka uluslararası girişimleri olacağını da söyledi ve “Bugün, Türkiye’ye gelen turistlere Türk mutfağından ilk neyi tatmak istedikleri sorulunca Baklava birinci sırada çıkıyor. Turizmimiz için baklava çok önemli. Bizim için de turistlerimize satışlarımız çok önemli. Bu nedenle Türk baklavacılar olarak ‘Dünya Baklava Günü’ ilan etmek için Unicef nezdinde girişim kararı aldık. Tarihi belirleyip eyleme geçeceğiz. Dünya Baklava Gününde yurt içinde ve dışında özel etkinlikler düzenleyip Türk baklavasını dünya gündeminde güçlü şekilde tutmak istiyoruz” dedi. Yıldırım, baklava ihracatının yaklaşık 30 milyon dolar olduğunu, yolcu beraberindeki ve e-ticaretle satılarak yurt dışına giden baklavalarla rakamın 60 milyon doları bulduğunu söyledi.

İhracatla baklavanın tatlının cirosu 10’a katlanır

Genel Kurulun misafirlerinden İstanbul Hububat ve Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı, yakın zamanda Şikago’da fuara katıldıklarını belirtti ve ABD’nin yılda yaklaşık 30 milyar dolarlık şekerli mamul ithal ettiğini vurguladı. İHBİR çatısı altında şekerli ve unlu mamuller alt sektörlerinin çok güçlü olduğunu ve ihracatının da hızla artabileceğini anlattı. Başkan Taycı, “Sektörümüzün ihracatı geçen sene 11 milyar dolardı, bu sene 13,5 milyar dolar olacak. Bugün baklavacılarımızın yurt içindeki toplam cirosu kaç liraysa ihracatla bunu kısa sürede 5 ya da 10 misline çıkarmak mümkün. Yeter ki sizler ihracata önem verin, birlikte bunu başaralım” dedi. Taycı’nın ‘baklava, lokum, helva ve Türk kahvesi ile ilgili’ ilginç bir önerisi de oldu. Taycı, “Biliyorsunuz, Türk dizileri artık dünyanın her yerinde çok seyrediliyor. Biz de bu dizilerin senaryo ekipleriyle görüşüp bu ürünlerimizin güçlü şekilde yerleştirilmesini istedik. Ancak Birlik olarak gidince çok yüksek rakamlar istendi. Bence markalarımız, firmalarımız bu konuda kendileri dereye girse daha iyi olur. Biz yine de Bakanlık nezdinde bazı kaynaklar oluşturmak için çaba harcıyoruz” dedi.

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkan Yardımcısı Ahmet Özer ise sektörün gelişmesi için İTO nezdinde her türlü desteği sağladıklarını ve bundan sonra da aynı anlayışla devam edeceklerini anlattı.

Mahir Dindar: Seçimde belediye başkanı değişince bizim projeler nasıl çöp oldu?

Tatlı sektörünün duayenlerinden Koska’nın patronu Ahmet Mahir Dindar da TATBAK Genel Kurulundaydı. Dindar, gördüğü yüksek katılımın şaşırtıcı bir o kadar da sevindirici olduğunu vurgularken sektörün birlik ve beraberlik şuurunun daha da gelişmesi gerektiğini söyledi. Kendisinin 1980’lerde yaşadığı deneyimlerden bahsederken, “Merhum Turgut Özal ile iyi tanışırdım. Bedrettin Dalan da sınıf arkadaşımdı. Dalan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde sektörümüz için projeler geliştirmiştik. Bir tanesi şehir içindeki imalathaneleri taşımak için kurduğumuz kooperatifti. Arsamızı da almış, çalışmaları ilerletmiştik. Bir başka projemiz de sektöre ve turizme hizmet edecek bir ‘Şekerciler Çarşısı’ kurmaktı. Bunun için de şehir içinde arsa tahsisini sağlamıştık. Ancak 1989’da yerel seçimler oldu ve Dalan kaybedip Nurettin Sözen kazanınca iki projede iptal oldu. Hatta bizi belediyeye bile sokmadılar.”

 ‘Ticarethane projeleri, sanayicinin ‘deprem korkusuna’ çare olur mu?

Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Mahmut Asmalı ile ortağı Hüseyin Dinçel’in şirketi Ak Yapı, hem konut hem de ticari projeler konusunda çok başarılı işlere imza atıyor. Daha önce Makro İnşaat (Ercan Uyan) ile ortaklaşa hayata geçirdikleri TEM34 markalı ticari

Hüseyin Dinçel - Mahmut Asmalı

projelerle öne çıktılar. Şimdi ise Ak Yapı olarak, Ticarethane markasıyla Hadımköy, Başakşehir, Dudullu ve Metkap projelerine başlıyorlar. Sayın Asmalı’ya “İstanbul’daki sanayicilerin bir bölümü deprem riskine karşı fabrikaları için endişeli, onlar için de bir model olabilir mi” diye sordum. Yanıtı ilginç oldu. Asmalı, ticari projelerin zaten eski fabrika arsaları üzerinde ve sanayi imarı sayesinde geliştirildiği bilgisini verdi. Malum, “fabrikaların yerine konutlar dikiliyor” diyen bir kitle buradan hareketle memlekette üretimin yok edildiğini de ileri sürüyordu. Şimdi, üretim ve ticaret kümelenmelerinin OSB’lerin içinde ya da yanında 200 metre kareden 45 bin metrekareye kadar kiralama yapılabilen, her kata ve işyeri önüne TIR’ların girebildiği modern, devasa sağlam yapılar inşa ediliyor. Umarım Türk inşaat sektörünün diğer büyük oyuncuları da böyle projeler üretmeye başlar.

Tüm yazılarını göster