“Yeryüzü bize atalarımızdan miras kalmadı; çocuklarımızdan ödünç aldık.”
Bir süreden beri Avrupa’dan başlayarak diğer ülkelerde görülen, son günlerde İspanya’da zirveye ulaşan aşırı ziyaretçi trafiğine yönelik haklı tepkiler yayılıyor.
Daha önce çevreci aktivistlerin gösterileri olarak görülen eylemler geçen hafta İspanya Kanarya adalarının Tenerife bölgesinde gerçekleşen protesto eylemlerine on binlerce kişinin katılmasıyla tepkiler kitlesel bir boyut kazandı.
Eylemlere neden olan itirazlar haklıdır.
Yukarıdaki Kızılderili atasözü bunun özlü ifadesidir.
Eylemciler aşırı ziyaretçi trafiğinin doğayı bozduğu çevreye zarar verdiği gibi doğru ve haklı olarak insanlığın ortak değerlerine sahip çıktıklarını belirtirken, bölgeye çok sayıda kişinin gelmesi nedeniyle her alanda arz/talep dengesinin bozulmasına, ev kiralarının artmasına, çevre ve gürültü kirliliğine ve sosyal yaşam dengesini bozacak sonuçlara neden olduğunu söylüyor.
Bu saptamalar doğru ve buna karşı çıkmak da yerindedir.
Bu gidişat turizmi sürdürülemez hale getiriyor.
Ama bunu önlemek için ‘Aşırı trafik’ten başlayıp işi ‘Düşmanlık düzeyinde turizme düşmanlık’a götürerek, haddini aşma, ileri gitme anlamında ‘İfrad’a varılmamalı.
Aynı şekilde ciddi sorunlar karşısında ihmalkarlık gösterip geride kalma anlamında ‘Tefrid’e de gidilmemeli Arapça kökenli ‘İfrad’ ve ‘Tefrid’ yanında bir de denge anlamında ‘İtidal’ var.
Aşırı ziyaretçi trafiğine olan haklı tepkiyi ‘İfrada vardırıp turizm düşmanlığına götürmek, haklı iken haksız duruma düşmeye neden oluyor. Aşırı ziyaretçi trafiğinin verdiği zarar ne kadar doğru ise turist istemiyoruz diyerek turizmi düşmanlaştıran ‘İfrad’a varan anlayış da yanlıştır.
Zira aşırı ziyaretçi trafiğinin çok yönlü zarar verdiği ne kadar gerçek ise turizmin ekonomiye katkı sağladığı, istihdam yarattığı, sosyal dönüşümü hızlandırdığı, refahı artırdığı da bir gerçektir.
Bugün ifrada vardırılan eylemler ile düşmanlaştırılmak istenen turizm, Hitler Nazizminin on milyonlarca insanın yaşamını yitirip ekonominin çökmesi, sosyal yaşamın dağılmasına neden olduğu ikinci dünya savaşından sonra Avrupa’nın yeniden ayağa kalkması, yeniden yaşama bağlanarak moral bulmasında harekete geçirici manivela işlevi gördü.
Turizm bugün de ekonomide, sosyal yaşamın gelişmesinde ve ülkeler arasındaki diplomaside işlev görüyor. Aşırı ziyaretçi trafiğinin neden olduğu zarar görülmeye, buna yönelik önlemler de alınmaya başlandı. Bunda o eylemlerin de etkisi oldu.
Öte yandan turizm dünya ekonomisine önemli katkı sağlıyor, istihdam yaratıyor, refahı artırıp toplumsal dönüşümü hızlandırıyor. Çevre, doğa ve günlük yaşamın korunmasında ihmalkârlık yapılmamalı, buna izin verilmemeli, yani ‘Tefrid’e olmamalı, turizm düşmanlığına varan ‘İfrad’a da varılmamalı.
Artı ve eksiler görülmeli, artılar çoğaltılıp eksiler azaltılmalı.
Bu da ’İtidal’ ile olur.
Peki bu olabilir mi?
Evet.
Bunun için ‘Sürdürülebilir turizm’ ağızda çiğnenen sakız olmaktan çıkarılmalı, ‘Kuvvadan fiile’ dönüştürülmeli, teori uygulamaya geçirilmeli.