Öncelikle şu ayrımlardan kurtulmak lazım, ağırlama, gastronomi, turizm, otel, tarım… Hepsi bunların artık bir potada eriyor. Gastronomi dediğiniz konuya ben GastroEkonomi diyorum. Çünkü saydığımız tüm bileşenlerin katalizörü durumuna gelmiş durumda. Bu zinciri tarladan, sofraya ve turizme diye niteliyorum. Daha önce, yani bundan 30 yıl önce turizmden bahsederken içinde sanayi yoktu… Şimdi üründen ekipmana, yani bardaktan mutfağa, gıda sanayi, tüm ekipmanların üretimi önemli bir sanayi bütünü de bunun içinde… O yüzden biz büyük bir ekonomiden bahsediyoruz. İşin tarlaya ve mutfağa uzanan kısmı da zincirin diğer entegre olan ucu… Uçtan uca bir entegrasyonun, bu zincirin ‘destinasyonlar’ özelinde markalaştırmasından bahsediyoruz. Sevgili Hatay’mız, Gaziantep, Adana ve tabii Antalya bu zincirin önemli parçaları. O yüzden Hatay’ı, Gaziantep’i ayağa kaldırmamız tekrar yaraları sarmamız gerekiyor. Onlar bizim en büyük ekonomik değer potansiyellerimiz. Hep birlikte de bunu başaracağız.
Antalya Fsummit2023
Hız kesmeden çalışmaya devam etmemiz gerekli, normalleşme dediğiniz çalışmak. Ancak çalışarak desteklerimizi sürdürebiliriz. Bu hafta önemli bir etkinliğe katıldım, III. Uluslararası Turizm Gastronomisi Yatırımları ve Ağırlama Zirvesi FSUMMIT’te turizm ve gastronomi paydaşları Sözen Group organizasyonuyla “Destination & Branding” teması ile bir araya geldi. Grup, Türkiye’yi dünya üzerinde önemli bir turizm ve gastronomi destinasyonu haline getirmek için pek çok bilgi, kültür ve deneyim platformu tasarlıyor. Bunu da uluslararası ölçekte yapıyor. Ben de oturumlardan birinde moderatör olarak yer aldım ve konuşmaları dinleme fırsatı buldum. Kontent ve konsept pazarlaması üzerine kafa yoran, çalışan biri olarak bu konuyu çok önemsiyorum. Bu katkıları da çok değerli buluyorum. Zirvedeki konuşmalardan çıkardığım sonuçları ve bazı önemli noktaları kısaca aktarmaya çalışacağım.
Turizmde bir dönüşüm süreci gerekli
Girişte biraz bahsettim, ama şu bir gerçek ki bugünkü turizm modelimizi sürdürmek çok verimli değil… Turizmde yeni bir dönüşüm süreci başlatmalıyız. Artık ne gelen yabancı turist eski turist, ne de Türkiye eski Türkiye değil. Turistin beklentileri değişti, gelen turistin niteliği değiştiği gibi biz de bundan 30 yıl önceki Türkiye değiliz. Sunduğumuz olanaklar çok daha fazla, çok daha farklı… O zaman işin içine turizmciden sanayiciye, tarladaki üreticiden şeflere herkesin içine dahil olduğu yeni bir vizyon ortaya koymamız gerekiyor. İşi turizm içinde yükselen gastronomi olarak değerlendirmek çok kısır bir yaklaşım olarak kalıyor. Tarımdaki üretim, sürdürülebilirlik, sıfır atık, buradan ürünlerin turizm tedarikine uzanması, yerel ürünler-coğrafi işaretli ürünlerin ön plana çıkarılması, konaklamada yeni programlar… Uçtan uca yeni bir model tasarımı gerekli. Bu bir dönüşüm modeli olmak zorunda… Ne mutlu ki artık insan kaynağı olarak da çok daha zenginiz… Her şeyin başı insan kaynağı ile dönüşümü sağlamak.
Fark yaratma biçimleri değişti
Artık turizmde fark yaratma biçimleri değişti. Sadece deniz, güneş, tarih fark yaratma paketinde olan ama yeterli gelmeyen unsurlar. Benim yönettiğim panelde otellerin yeme-içme yöneticileri ağırlıktaydı. Hepsinin söylediği, misafirlere daha sağlıklı ürünler sunmak, daha az atık ile işleri yürütmek hatta yiyecek içecek zincirini tarlaya kadar uzatmaktı… Antalya Ticaret Odası Başkanı (ATSO) Başkanı Ali Bahar da yaptığı konuşmada, bir yandan yine tarım ile turizmin entegrasyonundan bahsederken, bir yandan geleneksel ürünler ve coğrafi işaretleri konu ediyordu. Çünkü artık turistin talebi bu ayrıntılardaki özelliklerden, yaşadığı deneyimlerden geçiyor. Bir yöresel tadı keşfetmek, sağlıklı tarım ürünlerini tüketmek turist için yeni deneyimler. Otel çerçevesinden çıkıp nerede, neyi keşfettiğini bilmek çok önemli hale geldi. İşte yapılanmayı farklı bir şekilde ele almak gerekiyor. Bugün örneğin Antalya’da bir mutfak sanatları merkezi kurulmasını öneriyorum. Eğer otellerde Türk mutfağı gecelerinin bile standartlarını yükseltsek, büyük katkı olacaktır. Tabii bunların hepsinin bir model içinde değerlendirilmesi önemli…
Antalya Türkiye’nin vitrini
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ali Bahar konuşmasında şunları söylüyordu: “Turizm kapasitesi nedeniyle Antalya’yı Türkiye’nin vitrini olarak görüyoruz. Her yıl ağırladığımız 10 milyonlarca turiste, Türkiye’nin değerlerini zenginliklerini gösterme sorumluluğumuz var. ATSO Antalya ve ülke ekonomisi gelişmesi ve dolayısıyla refahın artması için tarımdan turizme sanayiden ticarete, çok sayıda başlık üzerine çalışmak zorundayız… Antalya’nın turizm kadar tarımda da katma değer yaratan bir kent olduğunu biliyorsunuz. 2022 turizm gelirlerinde rekor kırdığımız bir yıl oldu. Bu başarı için turizm sektörünü kutluyorum. Yeme içme gelirleri 7.5 milyar dolar ile turizme önemli miktarda katkı verdi. Ancak Türkiye’nin toplam turizm gelirlerinde yeme içme harcamalarının da yüzde 20’den yüzde 16’ya gerilediğini görüyoruz. Turizmin katma değerini artırma yolları bellidir. Çeşitlenme gereklidir. Turizm kent merkezini sokaklara çekmek gereklidir. Yürüyüş rotalarıyla, esnaf kültürüyle tanıştırırsanız turist otelden çıkar. Sokak lezzetlerini tatmak, şehri tanımak ve alışveriş yapmak için şehir merkezine indirebiliriz. Coğrafi işaretli ürünler bir kentin gastronomi şehri olması için çok önemli değer taşıyor. Ticari potansiyel de yaratıyor. “