Tüm kaynakları sürdürülebilirlik projelerine ayırma zamanı

Fatoş KARAHASAN Markalar & İçgörüler

Ülkemiz için 2020 yılı, COVID-19’un olumsuz etkileriyle savrularak geçti. 2021’in son çeyreği içindeyiz. Ne yazık ki yoğun aşılama çalışmalarına rağmen, hala gidecek çok yolumuz var. Sağlık krizinin yanı sıra daha önce görülmemiş büyük ölçekteki doğal afetler yaşıyoruz. İşsizlik- özellikle genç işsizliği toplumdaki mutsuzluğu artırıyor.

Bu bağlamda, özel sektör kuruluşlarının pazarlama harcamalarını planlarken, çalışanlarını, toplumu ve gezegeni ön plana alması gerekiyor. Sorunlar acil çözüm bekliyor. Kaynakların birleştirilmesi ve sürdürülebilirlik çalışmalarına ayrılması bir zorunluluk durumunda.

Geçtiğimiz hafta iki büyük küresel markanın Türkiye’deki sürdürülebilirlik faaliyetlerini paylaşıldığı basın buluşmalarına katıldım. Unilever kuruluşlarından Algida ve Nestlé Damak markalarının, başta gıda sektörü olmak üzere tüm kuruluşlara ilham verecek çalışmalarını kısaca aşağıda paylaşmayı diliyorum.

Yerli ve sürdürülebilir hammadde kaynağı

Algida son 10 yılda Türkiye'de 315 milyon dolarlık yatırıma imza attı. UnileverYönetim Kurulu Üyesi, Dondurma Kategorisinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Toloy Tanrıdağlı’nın verdiği bilgiye göre, Algida15 marka ve 100'ü aşkın ürünle her yıl ortalama 16 milyon haneye giriyor ve 49 milyon tüketiciye ulaşıyor. Türkiye genelinde 135 distribütör ve 129 bin perakendeciyle çalışıyor. Sadece 2020 yılında 21 bin 754 kişiye iş imkanı sundu. Türkiye gayri safi yurt içi hasılasına 4,2 milyar TL'lik katkı sağladı. Algida Türkiye, Azerbaycan, Dubai, Günay Irak, Gürcistan, Katar, Nahçıvan, Güney Asya ve daha birçok ülkeye 335 milyon dolar değerinde ihracat yapıyor. Ekim ayı itibarıyla bu listeye Amerika Birleşik Devletleri de eklenecek.

Unilever dondurma kategorisinde yüzde 97 oranında geri dönüştürülebilir ambalaj kullanıyor. Her geçen yıl farklı teknolojilerle özellikle ev tipi dondurma kaplarında kullanılan plastiği azaltıyor. Algida markası kakao, süt, şeker, kâğıt, karton gibi hammaddenin yüzde 46'sını sürdürülebilir kaynaklardan tedarik ediyor. Magnum kakao çekirdeklerinin yüzde 100'ü Yağmur Ormanları Birliği sertifikalı çiftçilerden alınıyor. Türkiye'de üretilen ürünlerin hammaddenin neredeyse tümü (yüzde 97) yerli kaynaklarda işleniyor. Tedarikçilerin yüzde 71'i, Algida ile çalışmanın sorumlu ve sürdürülebilir üretim yapmalarına katkı sağladığını belirtiyor

Topluma katkı

Unilever Pazarlama Direktörü Özge Özmen Kireççi, Algida olarak toplumun özellikle üç kesimine doğrudan fayda sağlamak istediklerini vurgulayarak, yaptıkları çalışmaları şöyle özetliyor:

'Kalpten Kalbe Mutluluk Sınıfı' ile ilköğretim öğrencileri ve ailelerine çocukluktan başlayarak, mutluluğun öğrenilebilir bir kavram olduğunu anlatıyoruz. Carte d'Or markamız tarafından hayata geçirilen 'Kadınlarla Güzelleşen Külahlar ve Kadınlarla Güzelleşen Tatlılar' projeleriyle kadın emeğinin güçlenmesini destekliyoruz. Üniversite öğrencileri ve yeni mezun gençlere iş imkânı sağlayan 'Ben Algida' projesiyle de kariyerinin ilk adımlarındaki gençlerin mutluluklarına eşlik ediyoruz. Son iki yıldır ise Birleşmiş Milletler Dünya Mutluluk Raporu'nun resmi sponsorluğunu üstleniyor, ulusal mutluluk seviyelerinin yükseltilmesine katkıda bulunuyoruz."

10 yılda üretimi yüzde 149 artıran proje

Nestlé Damak ve TEMA Vakfı iş birliğiyle 2011 yılından bu yana gerçekleştirilen “Fıstığımız Bol Olsun” projesinin üçüncü faz çalışmaları devam ediyor. Antep fıstığında verim ve kalitenin artırılmasını, çeşitliliğin korunmasını ve doğal varlıkların sürdürülebilir kullanımını amaçlayan proje, çiftçilerin bilgi ve bilinç düzeyinin yükseltilmesini ve kırsal ekonomiye katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen çalışmaları kapsıyor.

 “Fıstığımız Bol Olsun” projesinin ilk iki fazında, çalışılan bahçelerde, komşu bahçelere kıyasla yüzde 149 üretim artışı sağlandı. Proje kapsamındaki faaliyetlerin Türkiye’deki tüm Antep fıstığı bahçelerinde uygulanmasıyla üretimde yüzde 50 artış sağlanması halinde, Antep fıstığından 2-6 milyar TL arasında ek ulusal hâsıla elde edilebileceği öngörülüyor.

Üreticiye büyük destek

Erkek fidan eksikliğini gidermek üzere proje bahçelerine dikilen erkek fidan sayısı projenin 3. fazında 3 bine çıktı. Proje kapsamında 92 köyde yer alan 177 bahçede çalışmalar yürütülürken, 3. fazda danışmanlık desteği sağlanan üretici sayısı 2 bini geçti. Projenin üçüncü evresinde yaşlı bahçe sorununun çözümüne yönelik tepe tacı gençleştirme örnek uygulaması başlatıldı. 5 bahçede 50 ağaçta tepe tacı gençleştirme uygulamaları yapıldı. Yetişmiş aşıcı ve budamacı ihtiyacını karşılamak üzere ilk iki fazda yetiştirilen 133 aşıcı ve budamacıya ilave olarak üçüncü fazda 60 aşıcı ve 60 budamacı yetiştirilmesi planlandı.

Çocuklar ve gençlere yönelik eğitimler.

Fıstığımız Bol olsun kapsamında, bölgeye yönelik eğitim çalışmalarına büyük önem veriliyor. Bahçe günü etkinliği, iyi tarım uygulama eğitimleri, yerel mühendis eğitimleri ve üretici sohbetleri etkinlikleri devam ediyor.

Bölgede yaşayan ilkokul çocuklarına yönelik eğitim ve farkındalık çalışmaları düzenleniyor.. 2019 yılından itibaren Gaziantep İl Millî Eğitim Müdürlüğü iş birliğiyle, yüz yüze uygulamalarla 500’ü aşkın, çevrim içi uygulamalarla ise bin 800 olmak üzere toplamda 2 bin 300’ün üzerinde ilkokul çocuğuna eğitim verildi. Eğitimlerin bir parçası olarak, projeye katılan çocuklarla birlikte bu yıl ilk kez çevrim içi bir Fıstık Şenliği düzenlendi. Proje eğitimleriyle 2023 yılına kadar 4.500 çocuğa ulaşılması hedefleniyor.

STK-marka ilişkisine mükemmel bir örnek

Fıstığımız bol olsun projesi bir takım çalışması ürünü. Nestlé, Tema Vakfı, bölgedeki yerel yönetim temsilcileri ve vatandaşlar elele vererek kampanyanın kalıcı ve yaygın bir biçimde yürütülmesini sağlıyorlar.

Nestlé Çikolata ve Şekerleme İş Birimi Genel Müdürü Umut Tavaşoğlu 10 yıldır devam eden projenin hedefini şu cümlelerle ifade ediyor: “Hem bölge hem de tüm Türkiye için çok önemli bir tarımsal değere sahip olan Antep fıstığı üretiminde kalite ve verimi artırmayı amaçlarken, projemizin önemli bir ayağı da olan anıt ağaçları koruma altına alıyor, aynı zamanda yarınları da düşünerek, doğal varlıkların sürdürülebilir kullanımını ve fıstığı gelecek nesillere ulaştırmaya devam ediyoruz”

TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç ise bilimsel yaklaşımın önemine dikkat çekiyor; “Bilimsel bilgi ile donatılan, uygulanabilir çözümler üretilmesi ve sürdürülebilir olmasına özen gösterdiğimiz proje, aynı zamanda vakfımızın en uzun soluklu projelerinden biri olması sebebiyle de bizim için çok değerli. Projemizde şimdiye dek üreticileri, toprak sağlığını koruyan bilimsel uygulamalar ile tanıştırdık; Antep fıstığı verimini ve üretimini artırdık. 2023 yılına dek devam edecek 3. Faz çalışmalarımızda da mevcut çalışmalara ek olarak, kazanımların yaygınlaştırılmasını ve geleceğe taşınmasını hedefliyoruz.”

Tüm yazılarını göster