Geçtiğimiz günlerde tüketici güven endeksinin ocak ayı değeri 79,1 olarak açıklandı. Bu, hem aralıktakinden 3,5 puan daha yüksek bir sonuç; hem de Eylül 2021’den beri açıklanan en yüksek endeks değeri. Haziran ayında görülen 63,4’lük tarihi dibin ardından genel olarak güven endeksinde artış var. Ülke genelinde fiyatlar hızla artmaya devam ediyorken, güven endeksinin 16 aydır yükseliyor olmasını şaşırtıcı bulanlar olabilir. Ancak ortada çok da olağan dışı bir şey yok. Kısaca anlatayım…
Hava sıcaklığının -30 derece olması ya da -20 derece olması arasındaki farkı düşünün. Hissettiğiniz sıcaklıkta pek de fark olmaz, değil mi? Tüketici güveninde de durum buna benziyor. Endeksin 100’un altında olması tüketicilerin kötümser olduğunu, yani güvenin olması gerekenin altında olduğunu gösterir. Son 16 ayda 63’ten 79’a gelen endeksi, bu açıdan, güvenin arttığı değil güvensizliğin azaldığı seklinde yorumlamak daha doğru olur. Pozitif tarafa geçmek için eşik değer 100. Ancak buzların çözülmeye başlaması ve artık güvensizlik ortamından çıkmak için pozitif endeksin en azından 90 ve üzerinde değerler alması gerekiyor.
Güven endeksinin yükseliyor olmasının ardındaki temel etken ücretlerdeki yükseliş. Temmuz’da asgari ücrete yapılan ara zamla başlayan toparlanma, bu defa Ocak başındaki ücret artışları ve EYT haberlerinden destek alıyor. Tüketicilerin satınalma güçlerini artıran her yeni gelişme bu potansiyele sahip. Alım gücünün bir hayli erimiş olduğu ve güvenin dipte olduğu bir ortamda ücretlerde artışın bu sonucu doğurması kadar doğal bir şey olamaz. Tüketici güven endeksinin 115 puanda olduğu bir ortamda aynı ücret artışları ve düzenlemeler bu sonucu muhtemelen doğuramazdı.
Tüketici güvenini oluşturan dört alt endeksin üçünde güçlü artışlar görmemize rağmen, dayanıklı tüketim malı satınalma niyetinde bu performansı göremiyoruz. Bunun için, endeksin biraz daha yükselmesi ve geleceğe yönelik beklentilerin bir süre daha iyileşmesi gerekiyor.
Önümüzdeki aylarda kurlarda bir sıçrama olmazsa ya da beklenmedik bir negatif gelişme olmazsa, güven endeksinde Şubat ve Mart aylarında yükseliş görmeye devam edebiliriz. Bununla birlikte tüketimin her alanında, her sektörde bu yükselişin izlerini aynı güçte göremeyeceğiz.
Geçen hafta iki önemli gelişme yaşandı. İlki Merkez Bankası’ndan ihracatçılar için gelen kur desteği. Yüzde 2’lik bu destek ihracatçıları tatmin etmek için yeterli olmayacaktır ancak özellikle son 4-5 ayda karlılıkları dibe düşen firmalar için yeni bir nefes molası olabilir.
Cuma günü sanayide kullanılan elektriğe gelen indirim ise çok daha önemli ve etkili bir adım. Doğalgazın küresel piyasalarda fiyatının hızla düşüyor olması elektrik üretim maliyetini aşağı çekmeye başladı. Enerji maliyetlerindeki artış, kurun iki katına çıkması nedeniyle, Türkiye’deki üretim maliyetlerini diğer ülkelerden çok daha sert etkilemişti. Şimdi gelen indirimler bu açıdan özellikle ihracatçılar için ikinci bir destek anlamına geliyor.